Mom || 10

6.4K 616 137
                                    


Saçımda hissettiğim parmaklarla bilincim yerine gelirken uyandığımı anladım. Ağzımda ki kurulukla dilimin damağıma yapıştığını, dudaklarımın birbirinden ayıramadığımı hissettim. Vücuduma binen yorgunluğu bir kenara atıp gözlerimi aralamaya, parmaklarımın ucunu oynatmaya çalıştım. Boğazım yırtılmışçasına acıyordu. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırırken tavanda ki parlak ışık yüzünden zar zor açabilmiştim.

Kısık gözlerimle etrafa bakınırken gözlerimin bana bakan adamla kesişmesiyle bana gülümsemiş, onun gülüşüyle gülümsemeye çalışan dudağımı ve yanaklarımı zor tutmuştum. "İyi misin? Doktor çağırayım mı?"

"İyiyim." Yorgun hissediyordum. Aynı zamanda onun bana bu iyi tavırları beni üzüyordu, ben ondan kaçmaya çalışırken o beni kendine daha bi aşık ettiriyordu. Haksızlık. Onun hiçbir şeyin farkında olmaması daha bir sinir bozucuydu.

"En son böyle dediğinde kollarıma yığılmıştın Jimin. Sana inanmıyorum artık." Alayla söylediği cümlelere karşı gözlerimi devirdim. Haklı olabilirdi ama iyiydim, gerçekten. Kendimi daha iyi hissediyordum. Dinlenmiş.

"Hyung, gerçekten iyiyim."

Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde küçük bir koltukta birbirlerine sarmaş dolaş bir şekilde uyuyan Taehyung ve Jungkook'u gördüğümde, onların bu haline gülümsedim. Tatlılardı.

Tekrardan Yoongi'ye dönerken, uykulu gözleriyle bana baktığını görmüş, bu sefer yüzümde oluşan gülüşü durduramamıştım. Yanımda kalmıştı. Benim yanımda.

Hayır buna sevinmemeliydim, ben onun arkadaşıydım büyük ihtimalle endişelendiği için buradaydı. Eğer ben de onu o halde görsem endişelenirdim. Yanlış fikirlere kapılma Park Jimin.

Uzun bir süre, sessiz bir şekilde bana bakmasıyla daha fazla duramadığımı hissettiğimde, odada dolanarak ondan kaçırdığım bakışlarımı çevirdim. Kısa bi bakışmanın sonunda kalbim daha fazla bu adama dayanamamış ve gözlerimi kaçırmıştım ondan. Alışamamıştım ona.

"Ne kadar korktum biliyor musun?" Ellerimi inceleyen gözlerimi duyduğum cümleyle, içimde hissettiğim şaşkınlığı yüzüme yansıtmamaya çalışarak ona çevirdim. Bana o anlamdıramadığım bakışı ile baktığını fark ettiğimde kaşlarım çatıldı.

İlk defa onu böyle görüyordum ama anlamıyordum. Ne demek istediğini anlamıyordum ve bu beni daha da sinirlendiriyordu. Yumuşak tenini elimde hissetmemle nefesimin kesildiğine yemin bile edebilirdim. Ne yapıyordu bu adam? Ben kendimi ondan koparmaya çalıştıkça o kendini bırakmıyordu.

"Bir anda kollarıma hareketsiz bir şekilde düşünce ne kadar korktum biliyor musun? İçim gitti." Sıcak elleri elimi sararken, büyük ve kemikli ellerinin arasında kaybolmuştu ellerim. Boğazımdan zorla geçen nefesle ağlama isteğimi geriye atmaya çalıştım. Bu an gerçekten yaşanıyor muydu yoksa bir rüya mıydı? Yaşanıyorsa bile canım neden bu kadar acıyordu?

Beni ne kadar kırdığının farkında değil miydi? O kadar iyi mi oynuyordum rolümü? Beni böyle umutlandırması, mutlu etmesi haksızlıktı.

"Sana bir şey olucak diye çok korktum. Seni kaybedeceğim diye.."

"Hyung..hyung lütfen." Diye fısıldadım acıyla gözlerimi sıkıca yumarken. Ölüyordum burada. Bana söylediği her bir kelime kalbimi delip geçiyodu. Nasıl anlamıyordu?

Elimi yavaşça elinden ayırmamla kaşları çatık bir şekilde ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Kendimi toplayarak zar zor cümleye başladım.

"Hyung en iyisi..sevgilinin yanına git. Benim..dinlenmem lazım. Yorgunum." İçimden kalması için yalvarırken dudaklarım buna isyan edercesine doğruları ona söylemişti bile. Gitmesi lazımdı, artık buna son vermiştim. Bu kadardı.

Skipper  [Yoonmin]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin