"Bunu bize söylemediğine inanamıyorum.""Bu şaka di mi hyung? Birazdan uyanıp ne kadar aptal olduğumuza gülecek."
"Hepsi benim hatam."
Birkaç mırıltı ve duyduğum anlamsız seslerle uyandığımı anladığım sırada yorgun bedenimin sızlanışını hissetmiş, gözlerimi açmadan önce kendime gelmek için bir süre çocukların konuşmalarını dinledim. Neler olduğunu hatırlıyordum, Yoongi beni öyle görünce endişelenmiş olmalıydı. Kendimi ne kadar bayılmamak için zorlasam da bu zordu.
"Bu kimsenin hatası değil." Yoongi'nin kendini suçlayışına karşı Seokjin hyung sert bir dille ona karşı çıksada boşunaydı. Kendine yükleneceğini biliyordum, asıl hatalı olan bendim. O dışarı çıkmamamız gerektiğini söylemiş bense çocuk gibi onu dinlememiştim.
"Onu zorla dışarı çıkardım."
"Çıkarsan da çıkarmasan da bu olacaktı hyung." Taehyung, Seokjin hyung gibi abisinin kendini suçlayışlarına karşı çıktığında Yoongi etrafındakileri duymuyor gibi konuşmaya devam etti kendince. "O ölmeyecek, doktor sadece olabilecek şeyleri saydı. Bunu uyandığında onun yanında konuşmanızı istemiyorum, kim bilir kendi kendine nasıl yedi bitirdi içini. "
Beni bu kadar iyi tanıyor olması korkutsa da, ortaya atılan soruyla artık bir şeyler söylemem gerektiğini hissettim. Vücudum verilen ilaçlardan ve dinlenmem sayesinde daha iyi hissediyordu. Yine de bu anlık heyecana kapılmamam gerektiğini biliyordum, ne kadar şu an iyi olsam da yine her an kötüleşebilirdim.
"Bilmiyormuş gibi mi yapacağız?"
"Hayır sadece-"
"Bir şey yapmanıza gerek yok." Yoongi'nin sözünü kesen şey benim cümlem olduğunda, "Aman tanrım." Hepsi birden bir anda başıma üşüşmüş, Jungkook ve Hobi hyung kaldırmaya çalıştığım vücuduma yardımcı olarak yattığım yatakta beni dikleştirmişlerdi. Yine aynı hastane odasıydı, gözümü her açtığım da burada buluyordum kendimi.
"Hey, iyi misin ?" Namjoon hyung ve odada bulunan herkesin endişeli bir şekile bana baktığını fark ettiğimde onları daha fazla endişelendirmemek adına gülümseyerek iyi olduğumu söyledim, yalan da sayılmazdı şu an kendimi daha iyi hissediyordum. "Ben iyiyim merak etmeyin."
"Hyung-"
"Her şeyi eve gidince konuşalım olur mu?" Jungkook'un sözünü kestiğimde, "Akşam ne yiyeceğimizi de mi konuşmayacağız?" Ceylan gözleri merakla daha bir büyürken, pembe dudakları benden bir cevap beklediği sırada büzüşerek yanında ki sevgilisinin dikkatini çekmeyi başarmıştı, kendisi bunu fark etmese de.
"Hadi eve gidin siz, dinlenmesi lazım." Yoongi duyduğu soruyla derin bir nefes alarak oda da ki herkesi kovmaya başladığında engel olamadığım gülümsemeyle onların bu hallerini izledim sessizce. Beni iyi gördüklerinden gergin bedenleri rahatlamış, suratlarında ki ciddi ifade yerine gülümseme gelmişti. İçten içe endişeli olsalarda benim moralimi yüksek tutmak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını biliyordum.
"Kovuluyor muyuz biz şimdi?" Hoseok hyung alınmış bir şekilde kapıdan çıkarken Seokjin hyung odada ki Jungkook'u kolunun altına alıp sıkıştırdı. "Bunu hak ettin, sorduğun soruyu hiç düşünme evresinden geçirdin mi konuşurken?"
"Düşünme mi?" Jungkook duyduğu kelimeden iğrenirmişçesine yanında ki abisine baktığında arkalarından gelen Namjoon hyungun sesi duyulmuştu.
"Çocuğa düşünme gibi ağır kelimeler kurarak bozucaksın, gel Kook abin sana çikolata alacak."
"Ben pamuk şeker istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skipper [Yoonmin]
FanficVoleybol takımının kaptanı Park Jimin vs Basketbol takımının kaptanı Min Yoongi.. -angst