"Beni yemek yapmaya zorlamak yerine bana da şöyle yemek yapsan şu an bunları yaşıyor olmazdık.""Ben her zaman senin arkandayım Jimin." Namjoon hyung büyük bir gururla bana bakarken diğer herkes düz bir ifadeyle beni izliyordu. En azından içlerinden birinin benim yanımda oluşu bozulan duruşumu düzeltirken, kendimden emin gözükmek adına kollarımı önümde doladım.
"Jimin, mutfağı yaktın." Seokjin hyungun sinirli mırıldanışıyla güçlü duruşum bozulurken kendimi korumak adına konuşacağım sırada Namjoon hyungun benden önce davranması beni tekrardan güç pozuma dönmemi sağlamıştı. Onların karşısında yılmayacaktım.
"Bunlar her insanın başına gelebilecek şeyler, gitmeyin çocuğun üstüne."
"Senin geçmişini de biliyoruz hyung." Jungkook, hyungunu onaylamaz bir şekilde kafasını olumsuzca salladığında araya girerek, "Kimseye bir şey olmadığı sürece bir sorun yok." Demiştim en önemli söz olan cana geleceğine mala gelsin sözümüzü hatırlattığımda. Benim ölmemdense mutfağın ölmesi daha iyiydi tabi ki.
"Evi ne yapacağız?" Hoseok hyung, simsiyah olan mutfağa merakla baktığında kendimi bir tık suçlu hissetmiştim ki sadece bir anlığına sürmüştü. Onlara kaç kere bana yemek hazırlamalarını istediğimi söylememe rağmen beni mutfağa sokarlarsa olacak şey buydu.
"Tadilat bitene kadar otelde kalırız, bir haftaya biter dediler." Telefonda konuşan Yoongi yanımıza geldiğinde olayı açıklığa kavuştururken Taehyung, "Bizim yanımızda da kalabilirsiniz." Demişti.
"Hastaneye uzak kalıyor, acil durumlarda riske atmak istemiyorum. Ben halledeceğim siz merak etmeyin." Yoongi, kardeşinin teklifini kabul etmezken bu kadar ince düşünüyor olması beni gülümsetmişti. Benim bile düşünmeyeceğim şeyleri benim için düşünüyor, endişeleniyordu. Bu adam her geçen bir gün daha çok aşık ediyordu beni kendisine.
"Ee akşam yemeğinde ne yiyeceğiz?" Jungkook merakla abilerine baktığında, Hobi hyung onun bu aç haline karşı kafasını olumsuz bir şekilde sallarken, "Şu an tek sorunumuz bu mu sence?" Diye sormuştu.
"Ben başka bir sorun göremiyorum." Jungkook, abisinin ona kızışını anlamayarak masum bir şekilde etrafına bakarken onun bu tatlı halini gören sevgilisi küçüğüne güldüğü sırada onu kolları arasına almıştı bile.
Onların bu güzel hali beni ister istemez eskiye götürmüştü birden. İkilinin gizli ilişkisini ifşa etmem, bir göt için kavga etmeleri, elleri bağlı pasta yapmaya çalışmaları ki bu anıya karşı hala travmalarım vardı. Birbirlerini tamamlayan bu çiftin birlikte olması beni mutlu ediyordu.
"Ah her neyse, yarın ki antrenmanda görüşürüz." Namjin çiftinin daha fazla bize katlanamadıklarını aceleyle kapıya gitmelerinden anlarken, ikili yanımızdan gülerek ayrılmıştı. Bu çift kendimi bildim bileli beraberdi, bu yüzden hepimiz bu ilişkiye çok fazla şey katmıştık ki en son ki ayrılık kavgaları hepimizi fazlasıyla etkilemişti. Namjoon hyungun saçlarını kesmesine sebep olsa da tekrardan bir araya gelmeleri yeterdi bizim için.
"Bize kimse yemek yapmayacak mı?" Jungkook taltı bakışlarıyla karşısında ki adama bakarken Yoongi'ninse bu umrunda değil gibiydi. Gözleri yanında ki küçüğünden sıyırarak benimle buluştuğunda gülmemek için yanaklarını ısırdığını fark etmiştim.
"Biz gidiyoruz." Demişti beni kolunun altına alıp götürürken. Arkamızdan birbirine ağlayan ikiliyi görmek beni gülümsetirken "Onları gerçekten aç mı bırakacaksın?" Diye mırıldandım.
"Biraz da dışarıdan yesinler, benim önemli işlerim var." Demişti beni arabaya bindirip diğer koltuğa geçtiği sırada merakla ona bakarak önemli işinin ne olacağını düşünüyordum. Bugün ne antrenmanı ne de iş yerinde halletmesi gereken işleri vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skipper [Yoonmin]
FanfictionVoleybol takımının kaptanı Park Jimin vs Basketbol takımının kaptanı Min Yoongi.. -angst