"Yarın işin var mı?""Hıhım."
"Birazcık bana zaman ayırabilir misin?" Kollarının arasında oturduğum adama dönmek için kafamı kaldırdığım sırada yüzünde ki gülümsemeyle birlikte bakışlarıyla karşılaşmamla ben de gülümsedim. Bu istemsiz olmuştu, onun gülüşünü görmek bile mutlu olmam için yetiyordu.
"Senin için her şeyi yaparım Jimin." Saçıma kondurduğu öpücükle birlikte gülüşüm daha bir büyürken aklıma gelen fikirle heyecanlı çıkan sesime engel olamamıştım. "O zaman saçlarını pembeye boyamama izin verir misin?"
"Hayır."
"Demek ki her şeyi yapmazmışsın." Anında bana karşı çıktığında hayal kırıklığına uğradığımı belli etmek için abartılı bir nefes vererek omuzlarımı çökerttirken önüme döndüm. Benim bu halime gözlerini devirdiğine emindim. Yine de başından buna hayır diyeceğini biliyordum.
"Saçlarımın rengi güzel."
"Yeşil?" Şansımı denemek adına heyecanla tekrardan ona döndüğümde yüzünde ki bıkkın ifadeyle karşı çıkmaya devam ediyordu. Yinede bu konuda kararlıydım. Uzun süredir saçlarımızı boyamıyorduk ve renklerin birbirimizle uyumlu olmasını seviyordum. Son kez de olsa bunu yapmak istemiştim.
"Jimin?"
"Tamam o zaman sarı?"
"Siyah."
"Hyung lütfen." Şans denemekten sızlanış adımına geçtiğimde o da bıkkınlık kısmından umursamama kısmına geçti, gözlerini kapatmış bana uyuma numarası çeksede yinede benim kolay kolay pes etmeyeceğimi de biliyordu. "Saçımı boyamana izin vermeyeceğim."
Net çıkan sesine karşı "Bir ay boyunca Seokjin hyungun tavuklu kravatını takıcaksın." Diye mırıldandım sakince vericeği tepkiyi beklediğim sırada. Çocuklarla girdiğimiz iddiadan hala haberi yoktu.
"Hayır?" Kaşları çatık, ne dediğimi anlamaya çalışır bir şekilde bana bakmasıyla olayı açıkladım kısaca. "İddia böyle, takmak zorundasın."
"Lütfen bana bunu maç için yaptığınız iddiada söyledim deme. "
Onun dediği gibi bir şey söylemediğimde bunu yaptığımı anlamış, sıkıntıyla aldığı derin nefesle göğüsüne yaslanan bedenim de onunla birlikte yükselmişti. "Uyuyordum, sadece güzelce uyumak istedim..sense arkamdan işler çevirmişsin."
"Seni çok sevdiğimi biliyorsun di mi?" Dedim gülerek dudağına bir öpücük kondurudğumda. Onun bu hallerini görmek beni eğlendiriyordu. Bazen eminim ki bizimle tanıştığına pişman oluyordu.
"Benden nefret ediyor olmalısın."
"Hadi saçını boyayalım, sarıyla uyumlu olur kravatın." Laf dalaşımızın sonunda Yoongi hızlı bir şekilde bize yemek hazırlamış, yemek bittikten sonra birkaç tehdit cümleleriyle onu şu an oturduğu koltuğa oturtmayı başarmıştım.
Elimde ki boyayı büyük bir ciddiyetle saçına sürdüğüm sırada bacağımda hissettiğim naif okşamayla birlikte "Uslu dur." Diye mırıldandım sakince saçını boyarken. Uzun süredir kendimden başka birine sürmüyordum, bu yüzden biraz fazla gerilmiş ve dikkatli davranıyordum.
Siyah rengini başarıyla açmış şimdiyse asıl rengi boyamaya geçmiştim. "Uslu durmak istemiyorum." Çocuk gibi mızmızlandığı sırada bacağımın üstüne doğru yükselen dokunuşlarıyla birlikte, "Saçının yarısı boyalı şekilde yaşamak istemiyorsan uslu durmalısın." Dedim dokunuşlarının vücudumda yarattığı etkiyi görmezden gelmeye çalışırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Skipper [Yoonmin]
FanfictionVoleybol takımının kaptanı Park Jimin vs Basketbol takımının kaptanı Min Yoongi.. -angst