Sessizce yatağımda beklerken en sonunda elimi telefona uzattım. Saat neredeyse altı buçuğa geliyordu ama Çağlar'ın hâlâ kalktığını duymamıştım. Normalde bu saatlerde evden sabah sporu için çıkmış olması gerekiyordu.Yerimde doğruldum. Uyuya mı kalmıştı ki? Ya da farklı bir şey miydi? Bir süre sonra yataktan kalkıp kapıya ilerledim. Kendi odamdan çıkıp sessizce Çağlar'ınkine girdim. Kapıyı arkamdan kapatıp yatağa ilerledim.
Yorganı tepesine kadar çekmiş bir şekilde uyuyordu. Yanına çömelip, "Çağlar," diye fısıldadım. Bir hareketlilik olmadığında onu elimle dürttüm. Yerinde biraz kıpırdandı. "Efendim," dedi uykulu sesiyle. Gece geç mi yatmıştı ki? "İyi misin?" dedim elimle yorganı başından çekmeye çalışırken. Yanağına dokunduğum gibi elimi alnına koydum. "Yanıyorsun sen," dedim yorganı hızla çekerken. Hareketimle daha da çok kıvrılırken, "Ben hep yanıyorum," dedi. "Ben ondan mı bahsediyorum," dedim ayağa kalkarken. Işığı açtığımda kafasını yastığın altına soktu. İçeriden ateş ölçeri alıp hemen yanına döndüm.
"Şunu kol altına koy," dedim. "Ne?" dedi gözleri yavaş yavaş açılırken. Ona laf anlatmaya uğraşılmayacağı için direkt tişörtünü çekiştirdim. Ateş ölçeri koyarken, "Noluyor?" dedi. Yerinde doğrulmaya çalıştığında başına giren ağrıyla geriye yattı. "Ölüyorsun," dedim. Ellerini gözlerinden çekip bana baktı. "O zaman cennetteyim," dedi gülümserken. Yüzümün kızardığını hissederken, "Şaka yapma," dedim. Ses geldiğinde hızla ateş ölçeri aldım. "Ateşin otuz dokuz nokta sekiz. Çok fazla," dedim endişem artarken. "İlaç getireyim. Soğuk bez de koyabiliriz ya da direkt hastaneye gidelim." Ayağa kalkmaya çalışırken Çağlar beni elimden tuttu. "Ne hastanesi?" dedi. "Çok fazla endişeleniyorsun. Hastanelik bir şeyim yok." Yerinde doğrulup geriye yaslanırken beni yatağa oturttu. "Ama," dediğimde elini kaldırdı. "İlk defa ateşlenmiyorum. Bu beden kırk üstlerini de gördü. Bir ilaç alacağım ve bu kadar," dedi.
"Tamam," dedim. "Ama yanında kalacağım. Bir şey olursa direkt hastaneye gideceğiz."
"Ne demek yanında kalacağım? Okulun var senin. Ayrıca yirmi yaşındayım ben. Kendime bakabilirim."
"On dokuz," diye düzelttim onu. "Birkaç ayında hesabını yapma bana," dedi bıkkınca. "Şimdi git giyin ve okuluna git. Bende yatacağım."
"Emin misin?" dedim ona bakarken. "Kendine bakabilecek misin?" Gözlerini devirdi. "Çocuk değilim ben."
"Peki," dedim ayağa kalkarken. "Sana ilaç getireyim." Odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Ona ilacını verdikten sonrada hazırlanmaya gittim. Evden çıkmam gereken saat yaklaşırken Çağlar'ın odasına girdim. Tekrardan yorganı tepesine kadar çekmişti. Sinirle yorganı çekerken, "Tepene kadar çekme şunu," dedim. "Üşüyorum," dedi. "Acaba neden?" dedim yanına çömelirken.
"Sen böyle yaparsan gidemem," dedim. "Aman be," dedi üstündeki yorganı ayağıyla itelerken. "Saat yaklaşmadı mı?" dedi neden burada olduğumu sorgular gibi. "Yaklaştı," dedim. "Senin için çorba yaptım. Onu ısıtıp yiyorsun. Masaya ilaçları bıraktım. Onları da alıyorsun. Eğer bir şey olursa direkt beni arıyorsun. Tamam mı?""Tamam," dedi. "Yorganı tepene kadar çekmiyorsun. Aralıklarla ateşini kontrol ediyorsun. Aradığımda o telefonun açılmasını istiyorum."
"Tamam," dedi kelimenin sonunu uzatırken. "Kızma bana. Sadece endişeleniyorum," dedim. Derin bir nefes verip bana baktı. "Kızmıyorum," dedi. "Hadi şimdi git."
"Benden bu kadar kurtulmak istediğini bilmiyordum," dedim ayağa kalkarken. "Senden kurtulmak istediğimi kim söyledi? Ben sadece seni alıkoymamaya çalışıyorum."
"Beni alıkoyduğunu kim söyledi?" dedim ona bakarken. Gözlerini kısıp kapıyı gösterdi. "İşe yaramaz. Şimdi okula." Derin bir nefes verip kapıya ilerledim. "Kendine dikkat et. Dediklerimi unutma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla beraber arka masamda oturan dörtlüye döndüm. Son konuşan kişiye hitaben, "Aslında ben bir ev arkadaşı arıyorum. İsterse-" dememe kalmadan "Olur...