Öğle yemeği zamanı geldiğinde ayağa kalktım. Aç hissetmiyordum ama yine de yemem gerekiyordu."Aç mısın? Yemek için istediğin bir şey var mı?"
Kafasını televizyondan bana çevirdi. "Sen ne yiyeceksin?"
"Meyveli yoğurt yapacağım." Öğle yemekleri benim ara öğünüm gibiydi. Normal bir yemek yemeye kendimi zorlarsam genellikle midem bulanıyor ya da kusuyordum.
"Ben de aynısından istiyorum."
"Emin misin?" dedim mutfağa girerken. Kendim fazla bir şey yiyemediğim için genellikle az şeyler yapardım. Ama Çağlar hiç yaptığım şeylerle doyacak birine benzemiyordu.
"Neden ki?"
"Aç kalmanı istemiyorum da ondan. Ben genellikle yemeği kendime göre hazırlarım. Eğer açsan söylemelisin ki daha fazla yapabileyim."
"Aç olursam bir şeyler yerim zaten. Sadece senin neler yediğini merak ediyorum," dedi koltuktan her hareketimi izlerken. Bunu biraz garipsemiştim ama yine de bir şey demedim. Ben de onun neler yediğini merak ediyordum çünkü artık aynı evde yaşıyorduk. Zaman zaman ona uymam gerekecekti. Bilmem kötü olmazdı.
İlk buzdolabına gidip birkaç muz ile yoğurt aldım. Onları makineye koyarken Çağlar'ın bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum.
"Öğünlerine gerçekten dikkat ediyorsun değil mi?"
"Evet," dedim yoğurtları kaselere koyarken. Kaseleri alıp içeri girdim. "Aslında sormaya çekiniyorum ama," dedi bir süre sessiz kaldıktan sonra," bu kadar sağlıklı besleniyorken fazla zayıf değil misin?"
"Bu kadar fast fooda gömülürken fazla kaslı değil misin?"
"Hey," dedi. Gülerken yüzündeki bozulmuş ifadeye baktım. Hızla bilmiş ifadesini takıntı. "Bir kere sağlıksız beslensemde benim düzenli bir spor hayatım var," dedi. Bir süre tekrar sessizce bana baktı. Aklından ne geçtiğini biliyordum.
"Bir hastalığım yok," dedim sakince, "sadece dikkat etmezsem hızlı bir şekilde kilo veren bir yapım var."
"Bunun için bir diyetisyene gitmedin mi?"
"Gittim," dedim. Lise üçte gitmeye başlamıştım. Her şey gayet güzeldi de. Düzenli bir şekilde kilo alabiliyordum. Tabi annemi lise dördün başında kaybedene kadar. Sonradan kendimi salmıştım. Ve aldığım kiloları fazlasıyla vermiştim.
"Bir süre düzgün kilo alabildim ama sonradan tekrardan hızla verdim. Şuan ise kilo almak yerine sadece kilo vermemeye çalışıyorum."
"Boyun kaç?"
"1,75."
"Kilon kaç?"
"En son altmışlardaydım sanırım," dedim yüksekten atarak. Daha aşağıda olduğuna emindim ama kaç olduğunu bilmiyordum.
*
Yine sessiz geçen bir öğleden sonra güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı. Birbirimize soracak pek bir şeyimiz olmadığı için genellikle filmden konuşmuştuk. Bir film bitince başka bir film izlemiştik.
Ona dönüp, "Mantarlı sebze yemeği yapsam yer misin?" dedim. Yüzünü buruşturarak bana baktı. "Mantar," dedi sessizce. "Fark etmez. Ne istiyorsan onu yap. Ben sana uyarım."
"Tamam," dedim arkamı dönüp mutfağa girerken. Mantar sevmiyorsa tavuklu sebze yemeği de yapardım. Ama o sebze her türlü yenecekti.
Buzdolabında gerekenleri aldım. Bir süre sonra iyice yemeğe odaklanmıştım. Tavukları tencereye dökerken arkamdan gelen Çağlar'ı fark etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)
Novela Juvenil"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla beraber arka masamda oturan dörtlüye döndüm. Son konuşan kişiye hitaben, "Aslında ben bir ev arkadaşı arıyorum. İsterse-" dememe kalmadan "Olur...