Mete, Gökalp'ler uzaklaştığında Batu'yu daha sıkı tutup içeri çekti. Ama yine beklediği şey olmuştu. Batu ayakta bile duramıyordu. Her zamanki gibi.
Onu kendine çekip kucağına aldığında Batu kafasını Mete'nin boynuna gömüp kollarını sarmıştı. "Alkol kokuyorsun," dedi uykulu bir sesle.
"Alkol kokan sensin," demişti Mete merdivenlerden çıkarken. "Neden o kadar içersin ki?" Mete'nin doğru düzgün hali yoktu. Başı çok kötü ağrıyordu ve içtiği içinde kendine sövüp duruyordu.
Yukarı çıkarken binanın tamamen sessiz olduğunu düşünüyordu. Normaldi. Çünkü gece yarısıydı. Ama unuttuğu biri vardı.
Alt katta yaşayan ve işi gücü yukarıdaki arkadaşına çıkıp çekirdek çıtlayıp camdan önüne gelene saydırıp gençlerin burnundan getiren teyzeydi. Bu teyzeler bazen tek başına, bazense grupça dolaşabilirlerdi. (Çoğunlukla grupça. Dedikodu yapacak biri lazım.) Genellikle camlarda ve parklardaki banklarda görülürler. Eğer onları fark ederseniz asla göz teması kurmayın. Kurtuluşunuz olmaz. Uyarı: Dikkatli olun, ısırabilirler.
Mete daireye geldiğinde cebindeki anahtarı çıkarırken üst kattanda en gıcık oldukları teyze gecenin bir yarısı arkadaşından elinde örgü hırkayla aşağı iniyordu.
Mete göz teması bile kurmadı. Şu anki tek derdi Batu'yu tutup kapıyı açabilmekti. "Şu hale bak. Aileniz sizi okuyun diye gönderiyor. Siz ise içip bir taraflarda sürtüyorsunuz." Alışmıştı Mete bu teyzeye. Şu ana kadar ne desede ağzını açıp tek kelime bile etmemişti. Ama şu an Batu kendinde olsa saydıracağını da biliyordu. Mete teyzeye kısa bir bakış atıp onu görmezden geldi. Kapıyı kapatırkende teyze dışarda hala söyleniyordu. Mete sadece derin bir nefes vermekle yetindi.
Batu'nun odasına girdiğinde onu yatağına yatırdı. Ama o kadar yorgundu ki daha fazla ayakta kalamayıp o da yatağın kenarına oturdu. Ellerini başının arasına alırken bir süre Batu'yu izledi. Sonra da Batu'nun ceketi ile botlarını çıkarıp üstünü örttü. Odadan ayrılmayı düşünüyordu ama yorganı örttüğü gibi Batu onun elinden tutup kendine çekmişti. Aşırı yorgundu ve ayakta duracak hali bile yoktu. Bu yüzden kolaylıkla dengesini kaybetmişti. Yatağa otururken Batu'nun üstüne düşmemek için yan tarafa tutunmuştu.
"Gitme," dedi Batu. Mete'nin başı yorgunlukla Batu'nun göğsüne düşmüştü. Bunu tasdikler bir şekilde, "Çok yorgunum," demişti Mete. Batu'un gözleri bile açılmıyordu. "Benimle uyu," dedi Batu fısıltıyla. "Korkuyorum."
Mete yerinde doğrulurken yatağa baktı. Batu ise o sırada, "Annemi rüyamda görmek istemiyorum," demişti. Mete'nin elini tutup sıktı. "Annen ne alaka?" dedi Mete.
"O kötü," dedi Batu yerinde büzülürken. "Beni öldürmek istiyor." Mete'nin bununla beraber gözleri açılmıştı. Ama bunun gerçek olma ihtimali bile yoktu. Kafası fena güzel, diye düşündü Mete.
Önceden olsa kalkar odasına giderdi. Ama gerçekten çok yorgundu. Ve o an dibindeki yatak cazip gelmişti. Ayrıca onunla yatmasını isteyen de Batu'ydu. Kendini yatağın bir kenarına bırakırken Batu beklenmedik bir şekilde Mete'nin arkasından sarılmıştı. Mete ayık olsa sanırım çıldırırdı ve asla yatakta durmazdı. Ama şu an kafası güzeldi ve düzgün düşünemiyordu. Batu'nun nefesi onun boynuna değerken uyku yavaşça onu ele geçiriyordu. Batu ona daha çok sarıldığında arkasından kulağına fısıldadı. "Seni seviyorum." Mete ise bundan sonra uyuyakalmıştı.
Batu sabah uyandığında sarıldığı şeyi daha fazla sarmaladı. Sonra ise bir an, ne zamandan beri yastığım bu kadar sert diye, düşündü. Acıyan gözlerini zorlukla açtığında Mete'nin sırtıyla karşılaşmayı beklemiyordu. İlkten şaşırsa da Mete'nin düzenli nefes alış verişleriyle hafif doğrulup yüzüne baktı. Deliksiz uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla beraber arka masamda oturan dörtlüye döndüm. Son konuşan kişiye hitaben, "Aslında ben bir ev arkadaşı arıyorum. İsterse-" dememe kalmadan "Olur...