Elimdeki poşetlerle apartmana girdiğimde kendimi asansöre attım. Yolda gelirken Çağlar'dan birkaç fotoğraf daha almıştım. Anladığım kadarıyla bizimkiler ani bir dalış yapmıştı eve ve hiçbir şey yememişlerdi. Çağlar'ında akşam yemeğinde adam akıllı hiçbir şey yemediğine emindim. Bir gün benden dayak yiyecekti ama hadi hayırlısı.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde arkadaşlarımın sohbeti kulağıma ulaşmıştı. Konu yine saçma sapan, başını dinlemediğim için anlayamayacağım şeylerdi.
Salona doğru girdiğimde sesler yükselmişti. "Adam geldi adam," dedi Batu ellerini kaldırırken. "Onlarda ne?" dedi Burak ellerimdeki poşetleri gösterirken.
"Aç olursunuz diye bir şeyler aldım."
"Sen nasıl bir kralsın," dedi Eda. "Sen adamın dibisin. Nasıl açız bir bilsen," dedi Merve. "Aslında yiyipte geldik," dedi Mete. "Ve aslında hepimizin tok olması lazım," dedi Cem.
"İki saat oldu!" Batu sinirle arkasında oturan Mete'yle Cem'e döndü. "Ben on dakikada bir acıkıyorum zaten. Siz yemezseniz ben yerim."
"Her neyse," dedim elimdeki poşeti ortalarına bırakırken. "Mutfaktan baharatları getireyim."
Arkamı dönüp mutfağa girdiğimde içeride hâlâ bir kavga vardı. Dolaplardan birkaç şey aldığımda içeriye Çağlar girdi. Halinden bezmiş gibiydi. "Akşam baskınlarından nefret ediyorum."
"Haline şükret," dedim. "Düğün nasıl geçti?"
"Güzeldi. Her zamanki düğünler işte." Birkaç küçük gerici olayı saymazsak tabi.
"Siyahlar içinde pek şıksınız bu arada."
"Sen bana mı yürüyorsun?"
"Mesajlardan sonra gaza geldim," dediğinde bana doğru göz kırptı. "Bu ateşli beyefendiye yürümeyen de bir sorun vardır bir kere."
"Güzel iltifatların için teşekkür ederim ama," tezagaha yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim, "sen akşam yemeğinde ne yedin onu söyle."
"Şey," dedi kafasını başka yönlere çevirirken. "Şey ne?" dedim bakışlarını yakalamaya çalışırken. "Akşam yemeği diye bir öğün mü vardı ya?" Kaşlarımı çattığımda bakışlarını yine benden kaçırmıştı. Elimle kulağına uzandım.
Kulağını çekerken, "Yine hiçbir şey yemedin değil mi?" dedim. Aniden kulağını tutmama şaşırmış gibiydi. "Acıyor." Bileğimi tutsada kulağını bırakmadım. "Neden öğünlerini atlayıp duruyorsun bakalım?"
"Ben şu an neden azarlanıyorum ya?" dedi sinirle. Kulağını daha fazla çektiğimde çenesini kapatmıştı. "Üzgünüm. Üzgünüm. Bir daha öğünlerimi atlamayacağım."
"İnanmalı mıyım?"
"Lütfen inan bana."
"Peki." Elimdekileri onun eline tutuşturdum. "Bunları içeri götür ve uslu bir çocuk ol. Ben de üstümü değiştirip geliyorum."
"Üstünü değiştirmene yardım edebilirim." Kaşlarımı çatarak ona baktığımda, "Şaka yaptım. Şaka," dedi. "Gül diye." Ani geri yapışı komik gelmişti. "Güzel şaka," dedim gülerek ve yanından geçip koridora çıktım.
*
Gökalp koridorda yok olurken Çağlar tezgaha yaslanıp elindekilere baktı. Arkadaşlarının gülüşleri içeriden duyuluyordu. Yüzü de hafif kızarmıştı. Eli istemsizce kulağına gitti. Annesinden görmediği endişeyi neden ev arkadaşından görüyordu ki? Ama bundan nefret ettiğini söyleyemezdi. Gökalp'in onu önemsemesini seviyordu. Sadece birazcık acılıydı o kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla beraber arka masamda oturan dörtlüye döndüm. Son konuşan kişiye hitaben, "Aslında ben bir ev arkadaşı arıyorum. İsterse-" dememe kalmadan "Olur...