Bir ara, sadece bir ara, Çağlar'dan uzaklaştığımda Selim'e yakalanmıştım. Üst kata çantadan bir şey almak için Çağlar'ın odasına çıkmıştım. Ama almam gereken şeyi unuttuğum için bunun yerine tabletten kısacık bir işimi yerine getirmek istemiştim.
Ve tabiki sonrasında biri kapıda belirmişti. Her zaman belirirdi ve bu katta kesinlikle bir işi olmadığına emindim.
"Bir şey mi istemiştin?"
"Hayır," dedi. "Seni yemeğe çağırmamı istediler." Çağlar ve Oğuz Abi dururken mi? Eminim öyledir.
"Geliyorum," dedim ve ayağa kalktım. Masaya ilerleyip tableti çantama tıktım. Telefonumu ise cebimden çıkarıp yatağa bıraktım. Tüm hareketlerimi dikkatle izlediğinin farkındaydım. Ona dönüp yüzündeki düşünür ifadeye baktım. "Çıkar ağzındaki baklayı," dedim.
Kaşları çatılır gibi olsada umursamadı. "Çağlar'da ne buluyorsun?"
Derin bir nefes verdim. Ona bunu açıklamak isteseydim bile kelimelerim buna yetmezdi.
"Söylesem de anlamazsın."
Buna gülmüştü. "Onun sinir hastası bir manyak olduğunu biliyor musun?"
"Şu an buradaki tek manyak senmişsin gibi gözüküyor."
Çağlar'ın bana söylediği şeyleri az çok hatırlıyordum. Ailesinin onu nasıl gördüğünü söylemişti ve onlarlayken kendini kontrol etmekte zorlandığını da. Ondan uzaklaşmamdan korktuğunu söylemişti. Uzaklaşmak? İmkansızdı. Ama sanırım onu şu an biraz daha iyi anlayabiliyordum. Ama yine de geçmişte onun yanında olmak isterdim. Herkes onu damgalarken yaralarını sarmak isterdim. Anlamasam bile yanındayım demek isterdim.
Ve şu an bu Selim'in yüzüne yumruğu geçirmek de isterdim. Ama ne şiddet yanlısıydım ne de kendimi savunabilecek kadar güçlü.
"Çağlar eminim ki benim hakkımda çok güzel şeyler söylemiştir sana."
"Söylemesine gerek yok. Bakınca bile anlaşılıyor."
Bu onun yüzünde sinirli bir gülüşe sebep olmuştu. "Çok kırıcısın. Oysaki aşağıda iyi çocuğu güzel oynuyordun."
"Muamelem kişisine göredir."
"Benden nefret ediyorsun o zaman."
"Bu garip olmazdı değil mi?"
Sessiz kaldığında odadan çıkmaya yeltenmiştim.
"Onu gerçekten seviyor musun? Ya da o seni gerçekten seviyor mu ki?"
Kapıya yaslanmış bir şekilde bana bakarken iç çekmiştim.
"Eğer benim yerimde olsaydın, ona karşı ne hissettiğimi ve bana nasıl yaklaştığını bilseydin bunu sormaya tenezzül bile etmezdin."
Ona bakarken, "Biliyor musun?" dedim. "Nefret etmek yerine kendin için çabalasan daha mutlu olursun."
"Ne alaka?" dedi tamamen bana dönerken.
"Kıskançlık sadece sana zarar verir," dedim.
Bu onu güldürmüştü. "Bunu dediğine göre Çağlar'ı kıskandığımı falan düşünüyorsun. Onun neyini kıskanayım ki?"
"Senden daha özgür oluşunu." Bu tip tip bana bakmasına sebep olmuştu. "Ailesi ne derse desin istediği üniversitede, istediği bölümde ve çevresi ne söylerse söylesin kolunda bir erkekle çıkıp gelebilecek kadar da umursamaz. Ve şu an mutlu. Senin düşüncene göre tabi."
"Bunları kıskanmam çok saçma olurdu. İyi bir üniversitedeyim, başarılıyım ve gayet özgürüm."
"İstediğin yerde misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla beraber arka masamda oturan dörtlüye döndüm. Son konuşan kişiye hitaben, "Aslında ben bir ev arkadaşı arıyorum. İsterse-" dememe kalmadan "Olur...