Kafeteryaya girdiğimizde yemekleri aldıktan sonra hızlı adımlarla en diplerde olan bir masaya ilerledim. Çağlar da beni takip ediyordu.
Oturduğumuzda o direkt yemeye başlamıştı zaten. Ben ise yemekle bakışıyordum öyle. Çağlar bana doğru baktığında ben de yemeye başlamıştım. Aklımda hala neden benimle yemek istediği dönüyordu. Neden benimle gelmişti? Arkadaşları neredeydi? Sanırım midem bulanıyordu.
"Bugün arkadaşlarla takılacağız. Gelmek ister misin?"
"Ne?" dedim kafamı yemekten kaldırıp.
"Diyorum ki gezelim. Arkadaşlarımla tanışırsın."
"Hayır. Yani gerek yok. Benim işlerim var."
"Ne gibi işler?" Ellerini çenesinin altında birleştirdi.
"Bitirmem gereken çalışmalar var. Yetişmeleri lazım."
"Üniversitede daha ikinci günün. Ne çalışması?"
"Kendi çalışmalarım," dedim. Kafamı eğip yemekle oynamaya başladım. Kafamı kaldırıp göz ucuyla ona baktım. Kafasını eline yaslamış yemeğine bakıyordu. Bir süre sonra bakışları beni buldu.
"Arkadaşlarımdan hoşlanmıyor musun?"
"Neden hoşlanmıyayım ki? Onlarla tanışmadım bile."
"O zaman onlarla tanışmak istemiyorsun?"
Kafamı eğdim. Daha da kamburlaşıyormuş gibi hissediyordum. Senin arkadaş ortamında benim ne işim vardı ki."İnsanlarla konuşmayı sevmem." Ya beni sevmezlerse, o zaman ne olacaktı? Bir de ev arkadaşıydım. Saçma bir durumun içine düşmek istemiyordum.
"Sonuçta seni bir şeye zorlayamam," dedi camdan dışarı bakarken. Nedensizce... kırılmış gibi bir hali vardı. Ama asıl sorun neden kırıldığıydı. Ben onun hiçbir şeyi değildim. Bir günlük ev arkadaşıydım sadece. Beni adam akıllı tanımazken bile arkadaşlarıyla gerçekten tanıştırmak mı istiyordu? Ya da onu reddettim diye gerçekten kırılacak mıydı? Benim için? Hiç sanmıyordum.
"O zaman beni geri çevirdiğin için ceza," dedi. Bana dönüp gülümsedi. "O yemek bitmeden kalkmıyorsun." Bir yemeğe bir ona baktım. Çoktan doymuştum.
Elime çatalı alıp kafamı salladım ve yemeye başladım. Midem yine taşacakmış gibi hissediyordum. Çağlar arada bir beni izlesede sadece gülümsedim. Eh, yemek beni bu garip durumdan kurtaracaksa bir seferliğine kendimi bunun için zorlayabilirdim.İkimiz de yemekleri bitirdiğimizde ayağa kalktık. O kendi binasına giderken ben de kendiminkine ilerlemiştim. Mide bulantım artarken adımlarımı hızlandırdım. Tuvalete hızla girmemle Cem'le karşılaşmam da bir olmuştu. Bir an duraksayarak bana baktı. Beni hatırladığı yüzünden anlaşılıyordu zaten.
"Sen-"
Ama benim bir saniyem bile yoktu. Hızla yandaki kabinlerden birine girip kapıyı arkamdan kapatmıştım. Yere çömelip kustuğumda Cem kapıya vurmuştu. "İyi misin?"
Bir süre derin nefesler alıp kendime gelmeye çalıştım. "İyiyim." İyiydim. Alışmıştım artık. Kendimi zorladığımda sonucunun ne olacağını gayet iyi biliyordum.
Elimi ağzıma bastırıp bir süre sesini dinledim. "Emin misin?"
"Eminim," dedim duvara tutunup ayağa kalkarken. Yavaşça kapıyı açıp gülümsedim. "Gayet iyiyim." Musluğa ilerleyip suyu açtım. Yüzümü yıkarken hâlâ bana bakıyordu. "Eğer miden kötüyse derse girme istersen. Yakında bir sağlık ocağı vardı. Oraya gidebiliriz."
"Bir şeyim yok. Gerçekten iyiyim," dedim ona doğru dönerken. Eminim onun da dersi vardı ama şu anda yanımdaydı. Yüzünde görmek istemediğim endişeli bir ifade vardı. Yine birini endişelendirmiştim. Yine birilerini kendi sorunlarım yüzünden alıkoyuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)
Teen Fiction"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla beraber arka masamda oturan dörtlüye döndüm. Son konuşan kişiye hitaben, "Aslında ben bir ev arkadaşı arıyorum. İsterse-" dememe kalmadan "Olur...