0.7

12.2K 926 431
                                    

"Bana arkadaşlarından bahsetsene," dedim kendimi koltuğa atarken. "Nasıl yani?" dedi Çağlar dikkatini televizyondan bana verirken. "Yani neler yaptıklarını falan. Bölümleri ne mesela? Nasıl tanıştınız? Sevip sevmedikleri şeyler ne?"

"Neden öğrenmek istiyorsun?" dedi yüzündeki sırıtmayla. Cevabı gayet iyi biliyordu. "İstiyorsan anlatma. Yapacak başka işlerimde var," dedim ayağa kalkmaya yeltenirken. "Tamam tamam," dedi. Beni kolumdan tutup geri oturtmuştu. "Kızma hemen." Sonuçta Çağlar benim ev arkadaşımdı. Beraber yaşıyorduk. Onun hakkında öğrenmek istediğim çok şey vardı. Bunlardan biri de arkadaşlarıydı.

Yerinde biraz daha kayıp düşüncelere daldı. "Şimdi, Batu iç mimarlık okuyor. Cem ve Burak resim bölümündeler. Merve ve Eda da grafik tasarım bölümündeler. Tanışma ise... Cem ve Burak zaten çocukluk arkadaşları. Karşılıklı apartmanlarda büyümüşler. Eda ve Merve lisede tanışmışlar. İkisi de aynı bölümü okumak istediklerini öğrendiklerinde yakınlaşmaya başlamışlar. Batu, Eda ve Merve'yle aynı liseden mezun. Ben Batu'yla ilk yıl aynı aldığımız derste tanışmıştım. Merve ve Eda'yla da Batu sayesinde tanıştım. Cem ve Burak ile yapılacak bir gösteriyi hazırlarken tanışmıştık. Sonradan ise karşılaşa karşılaşa yakınlaştık. Zaten ilk yıl çoğunluk arkadaş bulup sosyalleşme peşinde oluyor. Biz de birbirimizle tanışmışken ayrılmayalım dedik." Tavana gözlerini kısmış bir şekilde bakarken bana döndü. "Batu'yla Eda'nın sevgilileri var. Eğer yanlarında karşı bir cins görürsen büyük ihtimalle onlardır."

Yerinde tekrardan doğrulup bağdaş kurdu. "Genel huylara gelirsek Eda ve Batu fark ettiğin gibi çok rahat insanlardır. Hiçbir şeyi umursamazlar. Merve tam bir parti kızı. Modayla da çok ilgili. Bir anda üstündekileri yorumlayabilir." İstemsizce yerimde biraz kıpırdandım. Yorumlanmak. Nefret ederdim. "Ama onu çok takma derim. Kıza ne giysek yakıştıramıyoruz." Birilerini takmamak kolay değildi. İnsanların ne düşündüklerini bilmek istedikçe daha kötü oluyordum. Kendimi sonsuza kadar bir yerlere kapatmak istiyordum. "Burak aşırı şen şakraktır. Pozitiftir. Olaylara kötü bakmayı sevmez. Ve aşırı dağınıktır. Eşyalarını hep bir yerlerde unutur. Çoğunu da kendi dağınıklığı içinde kaybeder. Cem ona ters olarak aşırı düzenli biri. Temizliğe çok önem verir. Aramızda en olgun o olduğu için genellikle ondan hep azar yeriz. Onu kızdırmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Burak'la da temizlik konusunda hep kavga ederler. Bir de Mete var. Batu'nun ev arkadaşı. O da hep bizimledir. Yakında onunla da tanışırsın zaten." Biraz daha düşünür gibi baktıktan sonra omuzlarını silkti. "Bu kadar," dedi bakışları bana dönerken.

"Sen?" dedim. Bağdaş kurup tamamiyle ona döndüm. "Ben," dedi mırıldanır bir şekilde. "Öyle söylenecek pek bir şey yok. Ben biraz umursamazım o yüzden nefret ettiğim bir şeyler yok." Bir süre düşündükten sonra, "Aslında var. Mantar," dedi tıslayarak. "Mantardan ölümüne nefret ediyorum." Gözlerini kısmış bir şekilde nefret dolu bakışlar atmasına istemsizce güldüm. "Onu fark ettim." O da güldü. "Başka bir şey yok," dedi tekrardan omuzlarını silkerken.

"O zaman bu kasların hikayesini anlat. Sağlıksız beslendiğini kendin söylüyorsun. Ama nasıl bu kadar kas yapabiliyorsun?"

"Sağlıksız beslendiğim doğru. Ama benim düzenli bir spor hayatım var."

"Ne zamandan beri?" dedim çenemi elime yaslarken. "Ortaokuldan beri." Cevabıyla istemsizce tekrardan gülmüştüm. "Yani sen bana şu aptal aşk kitaplarındaki her haltı yiyip, gram hareket etmeden sekiz tane baklavaya sahip olan kötü çocuk olduğunu mu söylüyorsun?" Bütün kahkahası odayı kaplamıştı. Gülerken kafasını iki yana sallıyordu. "Bir kere ben gerçekten lisedeyken o baklavalara sahiptim," dedi nefesini düzene sokmaya çalışırken. İnanmaz bir şekilde ona baktım. "Ciddiyim," dedi. "Hem belki ergenliğin vasıtasıyla birazcık kötü çocuk havasında da olabilirdim. Ama kesinlikle bu konuda övünmüyorum."

Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin