0.5

13.6K 1K 497
                                    

Çağlar...

Sabah gözlerimi zorlukla açtığımda ıkına ıkına kalkmıştım yataktan. Üstüme bıkkınlıkla spor kıyafetlerimi giyerken aynadan son bir kez kendime bakmıştım.

Tam odadan çıkıyordum ki aklıma gelenle dağınık yatağıma döndüm. Önceki günlerde Gökalp'in benim yatağımı toplamasıyla biraz kötü hissetmiştim. Tek yaşarken hiç böyle dertlerim olmuyordu. Ama artık tek yaşamıyordum ve Gökalp'in görebileceği yerleri de düşünmem gerekiyordu.

Yatağımı topladığımda perdeleri çekip camları açtım. Sonra da odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Dolaptan ağzıma bir şeyler tıkıp sütü kafama dikmek için elime aldım. Ama aklıma gelenle tekrardan duraksamıştım. Evet, artık tek yaşamıyordum. Bu yüzden dolaptan bardak alıp sütü ona koydum.

Kafama diktikten sonra da eşyalarımı alıp evden çıkmıştım.

*

"Bir model bulmalıyım. Bir hafta içinde bulmalıyım. İki hafta içinde çekim yapıp dergi haline getirmek zorundayım."

Kız ellerini arkadaşının kollarına koyup sarstı. "Bana kapak modelim olmaya layık birini bul, Ece."

"Of Defne," dedi kız kollarındaki elleri iterken, "az sakin ol. Etrafın arkadaş dolu. Seç birini işte."

Defne etrafındaki insanlara baktı. Sonra kafasını iki yana salladı. "Öyle normal biri olmamalı. Dikkat çekmeli. Kapakta parlamalı."

Ece bıkmış bir şekilde kafasını iki yana salladı. Defne aşırı seçici ve hiçbir şeyi beğenmeyen biriydi. Popüler ve etrafı geniş biri olsada yapmak zorunda olduğu moda dergisinin kapağına kimi koyacağını seçememişti. Bazen popüler olmakta her zaman işe yaramıyordu.

"Okulun popülerleri olmaz. Onlar zaten her yerde, herkes biliyor. Bana keşfedilmemiş bir mücevher lazım. Bütün dikkati üzerine toplayan biri lazım."

"Öyle birini asla bulamayacaksın," dedi Ece. "Bulamazsam dersten kalırım!" dedi Defne ani çıkışla. "Kalmak istemiyorsan seç artık birini! Şurada ne kadarcık vaktin kaldı ki? Öyle zamanım var diye dersleri tınlamayıp eğlenmeye bakarsan projende böyle son dakikaya sıkışır."

Defne çenesini ellerine yaslayıp derin bir nefes verdi. Kabul etmek istemesede arkadaşı haklıydı. Parti parti gezeceğine her gün bir resim çekse dergisi şu ana bitmişti.

Ellerini pembe saçlarının içinden geçirdi. Belli aralıklarla sıkıntıyla oflarken gözleri bir çift maviye takıldı. "O da ne?" dedi aniden ayağa kalkarken. "Ne oluyor?" dedi Ece.

"Mermer gibi bembeyaz ten. Yunan tanrılarından alınmış masmavi gözler. Güneş tanrıçasının bahşettiği doğal kıvırcık kızıl saçlar. Tanrım bu meteorda kim?" dedi gözleri Gökalp'in üzerinde gezerken.

"İlk defa görüyorum. Birinci sınıf sanırım. Hem nesi var ki bu çocuğun?"

"Neyi yok ki?" dedi Defne Ece'ye dönerken. Ece tekrardan çocuğa baktı. Defne'nin büyüttüğü şeyi hâlâ anlamış değildi. Onun gördüğü ceset kadar beyaz ve zayıf bir beden. Dağılmış saçlar. Ölü balık gibi bakan mavi gözler ve mosmor göz altlarıydı. Biraz da kısa gibiydi. Ece tekrardan Defne'ye döndü. Ama Defne çoktan bütün odağını çocuğa vermişti. Ece, Defne'yi gerçekten anlamıyordu.

Ama Defne, Ece gibi bakmıyordu. Bu çocuğu nasıl değiştirebileceğini düşündükçe daha da heyecanlanıyordu. Çocukta insanların istediği her şey vardı. Mermer ten, mavi göz, kızıl saç, zayıf bir beden. İnsanlar bunlar için sağlıklı yaşamlarını tehlikeye atıyordu. Kilo vermek için ağır diyetlere giriyorlardı. Saçlarını boyatıp yıpratıyorlardı. Renkli göz için ameliyata girip kör kalmakla karşı karşıya geliyorlardı.

Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin