Etrafı sisler kaplamıştı. Hiçbir yeri göremiyorken bütün vücudumun yandığını hissediyordum. Etrafta bağırışlar ve feryatların sesi vardı. Bakışlarımı ellerime indirdiğimde kanlar içinde olduğumu gördüm. Etrafa bakarken solumda annemi görmemle aniden uyanmıştım.
Yerimde doğrulurken derin derin nefesler alıyordum. Göğsüm acırken ellerimi kontrol ettim. Sırılsıklam ter olmuştum. İzler bana geçmişten göz kırparken yataktan kalkmaya çalıştım. Ama dengemi kaybederek geri oturmuştum. Nefes alamıyor gibiydim. Gözlerim yanıyordu. Geçmiş aklıma geldikçe ağlamak istiyordum. O görüntüler çıkmıyordu aklımdan. Her yerde kan vardı sanki. Kurtuluşum yokmuş gibi.
Başımı kaldırıp dışarıya bakarken gördüğüm beyazlıkla gözlerim açıldı. Her yer bembeyazken gökyüzünden lapa lapa kar yağıyordu. Nefes alışlarım biraz daha düzelmişken uzanıp pencereyi açtım. Soğuk havanın tenime çarpmasıyla rahatladığımı hissediyordum. Bir süre pencerenin kenarına birikmiş karla oynadım. Terli olduğum için bu kadar soğuk hava kesin beni hasta ederdi. Ama bunu ne zaman umursamıştım ki?
Ben manzarayı izlerken telefonun çalmasıyla ayağa kalkmak zorunda kalmıştım. Bıkkınca telefonu alırken isme baktım. "Mehmet," dedim telefonu açtığımda. "Efendim," dedi o da. "Mehmet."
"Efendim."
"Mehmet."
"Efendim."
"Söyle Mehmet."
"Şirkete gelmelisiniz, efendim."
"Bugün tatil Mehmet."
"Ama işler efendim."
"Tatil Mehmet."
"İşler efendim."
"Sabahın körü Mehmet."
"Çok üzgünüm ama işler efendim."
"Neden Mehmet?"
"Çünkü işler yetişmeyecek efendim."
"Ne zaman gelmeliyim?"
"Şimdi efendim." Ve telefonu yüzüne kapattım. Bir süre yerimde kaldığımda daha iyi hissediyordum. Ama gözlerim kendi odamdaki banyoda gezerken oraya giremeyeceğimi biliyordum. Bu yüzden havluları alıp koridordaki banyoya girdim.
Odada üstümü giyinip eşyalarımı da aldığımda dışarı çıktım. Çağırdığım taksiye binip şirkete girdiğimde bıkkınlıkla asansöre ilerledim.
En üst kata çıktıktan sonra Mehmet beni karşılamış ve adımlarını bana göre ayarlamıştı. "Dosyaların hepsini düzenledim. Ayriyetten bugün bir toplantıya girmenizi istiyorum."
"Toplantıya girmeye hazır olduğumu düşünmüyorum."
"Konuşmanız gerekmeyecek. Yeni başlayacağımız projelerin sunumu olacak ki kabul edileceklerde çoktan belirlendi. Bu sadece formalite."
"Peki," dedim odaya girip yerime otururken. Sanki özellikle ayarlamışlar gibi odaya Mehmet'ten sonra birkaç kişi daha girip dosyaları önüme yığdı. Saat daha sabahın altısıydı. Ki bende sabahki kabusum yüzünden pek modumda değildim. Kendimi aşırı yorgun ve halsiz hissediyordum.
"Toplantı ne zaman?" dediğimde, "Dokuz civarı," demişti. "Tamam. Hadi başlayalım."
Doğruyu söylemek gerekirse üç saatte çok iyi iş çıkardım. Bilirsiniz ki ben her işi iyi yaparım. Ama kendimi gerçekten iyi hissetmiyordum. Aklım her saniye yaşadıklarıma gidiyordu ve Mehmet'in anlattığı her şeyi kaçırıyordum. Ki başıma bir de kuzenim Ahmet'in yaptığı anlaşma düşmüştü. Akman'la onun adıyla yapılan bir anlaşma. Maddeleri o hazırlamıştı. Okuduğumda rahatça söyleyebilirdim ki bir şeyler ters giderse ve bok yoluna girersek zarara uğrayacak kişi bendim. O da benim buralarda olmamamı değerlendiriyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)
Novela Juvenil"Herif beni evden atacak. Yarına kadar nereden bir ev bulabilirim ki?" Kulak misafiri olduğum konuşmayla beraber arka masamda oturan dörtlüye döndüm. Son konuşan kişiye hitaben, "Aslında ben bir ev arkadaşı arıyorum. İsterse-" dememe kalmadan "Olur...