1.6

9.1K 706 454
                                    

Televizyonun karşısına, yere yan yana oturup sırtımızı koltuğa dayadık. Çağlar direkt bana cips paketini uzattığında kafamı salladım. "İstemiyorum," dediğimde, "Sen bilirsin," dedi ve yemeye devam etti.

"Anlat bakalım. Babanla ne konuştunuz?" Bacaklarımı kendime doğru çekip başımı dizime doğru yasladım. "Her zamanki şeyler. Onun hayatı, benim okulum." Ona şöyle bir baktığımda her haliyle yakışıklı olduğunu söyleyebilirdim. "Ve hoşlandığım kişi hakkında konuştuk."

Tam ağzına götürmek üzere olduğu cipsi geri çekerken gülüşü de sönmüştü. "Birinden mi hoşlanıyorsun?" Kafamı salladığımda, "Kim?" diye sormuştu. Bir süre ona baktım. Kollarımı bacaklarıma sararken, "Sen," dedim fısıltıyla. Bir süre bana öylece bakmıştı. Elindeki cipsi yere bırakırken, "Sen bana mı aşıksın?" dedi. Kafamı yavaşça salladığımda bana iğrenircesine bakmıştı. Anlayamayaraktan ona baktığımda, "Sen eşcinselsin," dedi. Ayaklanırken, "Çağlar," diyip ona uzanmaya çalıştım. "Dokuma bana!" diyip kendini geri çekmeye çalıştığında yerimde kalakalmıştım. "Seni iğrenç homo." O koridorda yok olurken ben ne yapacağımı bilemez halde yerimde kalmıştım.

"Kıvırcık. Kıvırrrcık. KIVIRCIK."

"Ne?" dedim aniden kendime gelip. Gözlerimi televizyondan çekip Çağlar'a baktığımda parmaklarını şıklattığını gördüm. "Daldın gittin," dediğinde, "Üzgünüm," dedim. "Ne sormuştun?"

"Babanla ne konuştuğunuzu."

"Ah. Öyle her zamanki gibi. Onun işi, benim okul hayatım."

"Normal bir baba oğul konuşması," dediğinde. "Aynen öyle," dedim. Çağlar tekrardan dikkatini televizyona verirken ben ise aklımı başka yöne çekmeye çalışıyordum. Çağlar'ın böyle bir şey yapmayacağını biliyordum ama yine de... hissettiklerim bir süre daha bende kalabilirdi.

Dikkatimi televizyona verirken ekrandaki çizgi filme baktım. "Biz neden Uğur Böceği ile Kara Kedi izliyoruz?"

"Çünkü güzel. Çünkü sinir bozucu. Çünkü hepsi."

"Sinir bozucu mu?" dediğimde, "Evet," dedi. "Evet, sinir bozucu. Bak şunu görüyor musun?" Ekranda beliren Adrien'a baktığımda, "Bu salak kızın kendisine aşık olduğunu anlıyamıyor. Kız önünde eriyor bitiyor. Ama yok. Bu mal anlamıyor. Aha bir de şu mal var," dediğinde Marinette'i gösterdi. "Bu salak, aptal, mal, korkak bi gidip aşık olduğunu söyleyemiyor. Çok aşık ama ağzını dahi açamayacak kadar korkak. Böyle tutucaksın omuzlarından böyle hayvan gibi sallayıp, "Git söyle," diye bağıracaksın. Ama yok. Bu mal o şekilde de yapamaz. Çünkü o korkağın teki," dediğinde diziye olan nefretine hayretle baktım. "Yemin ederim bu Adrien, bu malı haketmiyor. Bu korktuğuna söyleyemediği için eninde sonunda kaybedecek Adrien'i. Ama bu iyi bir şey olur çünkü Adrien ondan daha iyilerine layık," derken sesinin çökmesine hayretle baktım. Resmen izlemiyor. Diziyi yaşıyordu. "Bence öyle değil," dediğimde bana baktı. "Evet ikiside mal. Ama bence ikiside birbirlerinden daha iyilerini bulamaz. Adrien bu salaklıkla Marinette'en daha iyisini bulsunda göreyim," dediğimde, "Gerçekten mi?" dediğinde kafamı salladım. "Hem sen Adrien'la Kagami'nin mi sevgili olmasını istiyorsun?"

"Hayır," derken yerinde yavaşça kaydı. "Ne olursa olsun Adrien'la Marinette birlikte olmalı. Çünkü onlar ruh eşleri."

"O zaman sorun yok. İkiside aptalca davranmış olabilir. Ama sonuç olarak birlikte olduktan sonra geçmişin pek bir önemi kalmaz."

"Haklısın," dedi bakışları beni bulurken. "Birlikte oldukları sürece sorun yok."

*

Mete odanın içinde bir ileri bir geri giderken her dakika saatin daha da ilerlemesine sinirle bakıyordu. Batu yine ortalarda yoktu. Batu'nun telefonu yine kapalıydı. Saat gecenin ikisiydi ama ondan çıt yoktu.

Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin