3.7

4K 336 225
                                    

Dur dur. İkinci bir şok geliyor. Bir gün sonra bölüm mü? NE? Evet evet bölüm. Tam yerinde bıraktığım için sizi meraklandırmıyım dedim. Azıcık kaos çıkarıp gideceğim.

Bu arada bu bölümde özet vermiyorum. O yüzden ben hatırlamadım ama siz hatırladınız değil mi? Rnkrkdkdid. Neyse, iyi okumalar.

*

Çağlar'dan devam...

"Alp'ten ayrıl."

Sadece dondum. Ne diyeceğimi kestiremedim, ne düşüneceğimi bilemedim. Asıl sorun da neydi biliyor musunuz? Canım yandı. Babamın beni evlatlıktan reddetmesi bile bu kadar koymamışken buna canımın yanması... Tamer Amca'ya fazla mı umut bağlamıştım? Onunda kendi ailem gibi olmayacağını mı düşünmüştüm? Şu ana kadar benle konuşması, bana yaklaşımı... Sanırım gerçekten birinin beni olduğum gibi kabul edeceğini düşünmüştüm. Ne bekliyordum ki? Onu bir baba figürü gibi görebileceğimi mi? Ne çocukluk ama.

Zorla yutkundum. Bakışlarımı yemekten kaldırıp ona baktığımda ben bir şey diyemeden araya girdi. "İstediğin neyse veririm." Sakin ol. Sakin ol. Sakin ol. Kendi evindeki gibi masayı yıkıp çıkamazsın. Gökalp'i düşün. Onu üzemezsin.

"Hayır," dedim. İfadesi değişmedi. Ne düşündüğünü anlayamıyordum. "Bana karşı mı geliyorsun?" Sakin ol. "Evet. Bana verebileceğiniz hiçbir şey umurumda değil." Kaşları çatıldı. "Ne düşündüğünüzü bilmiyorum ama ben Gökalp'i seviyorum. Ona deliler gibi aşığım. Ve onunla birlikte olmak istiyorum. Bu yüzden hayır, ondan ayrılmayacağım." O sırada da koridordan kapı açılma sesi geldi. Başka hiçbir şey demedi. Gökalp kocaman gülümsemesiyle koridora girdiği gibi onunda ifadesi değişmişti. "Bensiz ne konuştunuz?" dediğinde gülerek, "Bizim aramızda," dedi. Bende gülümsedim. "Evet, öyle."

Gökalp ilkten anlayamayarak bize baktı. "Ne alaka? Neden? En fazla ne konuşmuş olabilirsiniz?" Tamer Amca omuzlarını silkip onu görmezden geldi. Aynısını yaptım. "Aaaa hainler," dedi Gökalp. İfademi korumaya çalıştım. Gül. Çünkü Gökalp anlar. Onun gözünden kaçmazdı. Ve onu üzmek istemiyordum. Onu babasıyla karşı karşıya getirmeyecektim.

"Ağlama," dedi babası Gökalp'e karşı. "Resmen dışlıyorsun beni," dedi Gökalp ama ikiside gülüyordu. Eğleniyorlardı. "Sen bir şey de bari," dedi bu seferde bana dönerken. Tamer Amca'da bana baktı. "Dudaklarım mühürlü," dedim gülerek. "Sizi Cansu Abla'ya söyleyeceğim," dedi Gökalp. Hepimiz güldük.

Bir şekilde yemek olayını geçtiğimizde yine koltuklardaki sohbete geri dönmüştük. Ama kısa bir süre sonra Gökalp esnemeye başlamıştı. "Birilerinin yatma saati gelmiş," dedi Tamer Amca. "Çocukmuşum gibi söylüyorsun," dedi Gökalp ve tekrar esnedi.

"Siz istiyorsanız durun ama ben uyuyacağım," dedi ve ayağa kalktı. "Bedenim siz gençler gibi dayanıklı değil artık."

"Gayet turp gibisin," dedi Gökalp. "İyi geceler." İyi geceler karşılığını aldığında Tamer Amca merdivenlere ilerledi. Bizde Gökalp'le yalnız kaldık. "Senin de mi uykun geldi?" dedi. Ona baktım. "Neden?"

"Akşamdan sonra sessizleştin biraz. Yoruldun mu?" Sorgular bir şekilde bana baktı. "Yoksa bir şey mi oldu?" Elimi saçlarına bastırdım. Saçları zaten uzundu, böyle yapınca görüşü tamamen kapanıyordu. "Çok paranoyaksın. Dediğin gibi sadece uykum geldi. O yüzden şimdi gidip uyuyacağım."

Ev Arkadaşım | bxb (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin