Bu kısma saat ve tarih bırakmanızı rica ediyorum.
(Sınırsız bir direnişin hikayesi.)
👑♟️
Sıradan ve sıkıcı bir hayat yaşarsın. Rutin diye tutturduğun hayattan öyle ki sıkıldığını düşünürsün. Fakat öyle bir an çatar gelir ki, ne olduğunu anlamadan bir yaprak gibi hoyratça savrulursun.
Kendi dünyanda sıradan bir insan iken, bir başka dünya içinde bir piyon olduğunu fark edersin. Fakat çok geçtir. Senin üzerinden oynanan eller, seni her bir hamle ile bir acıya, bir intikama sürüklerken, çırpınışların sana sadece acı ve gözyaşı verir.
Bir kraliçe diye kendini sansan da, aslında bir piyondan ibaret olduğunu inkar etmen, sana sadece bir başka acı yaşatmakla beraber, haberinin dahi olmadığı bir başka oyunun içinde bulursun
Üzerinde oynanan kirli ve kanlı eller, beyaz dunyana kan sıçratırken, beyazından emare bile kalmaz. Öyle ki, kırmızıdan ibaretle olmakla beraber, kırmızının anlamı haline gelirsin; intikam, piyon, kurban....
"Bir baş kaldırış," diye fısıldaman yeterli sana. Söylediğin bir cümlenin, üzerindeki intikam ellerini çekmekle sınırlı kalmayacağını, yerinden koparıp atacağını bileceğin bir güce eriştiğini anladığın an, Şah-mat olmamakla beraber, oynanan oyunları tepetaklak edeceksin.
Bu bir direnişin hikayesidir. Kırmızı ve beyazın savaşı. Ya Şah olursun, ya piyon olur mat olursun. Kaybetme ihtimalin yok. Kaybedersen eğer, yok olursun! Bu, var olmanın da hikayesidir. Ya var olursun, ya yok. Bunun arafı yok! Ya kazanacaksın! Ya kaybedeceksin!"
️♾️♾️
Bir adam düşünün; varlığı tehlike, gücü akıl almaz çılgın bir sınırsızlık... Çılgınca bir saplantının beden bulmuş hâli... Aşkın en kara, en şiddetli, en saplantılı hâli...Beyaz bir aşkın kırmızı saplantısı; Mesih Yıldıran.
Akıl almaz gücünün, sınırsız ve tehlikeli aşkının, saf ve gerçek acımasızlığının, sınırı yok. Kana aşık bir adam. Kanı ve ölümü temsil eden kırmızı rengine sınırsızca saplantılı.
Saplantı...
Onu tarif edecek olan kelime buydu işte; saplantı... Kırmızıya olan tutkusu, saplantısı masum bir kızın beyazını kırmızıya bürümüştü. Öyle ki kırmızı, kızı kendisine mahkum edene dek.
Geçmişin içinde birbiri ardına dönen intikam oyunları, planlanan intikamlar, kızı onun dünyasına mahkum etmişti. Saplantılı pençesi kızın peşini bırakmıyordu. Elde edip kendi dünyasına mahkum edene kadar bırakmayacaktı da.
Yer altının ve illegal dünyanın Şah'ı Mesih Yıldıran'ın sınırsız aşkı kızı yok mu edecekti, yoksa onu özgür mü bırakacaktı?
"Karanlık dünyamdaki sana ait bölümde, intikam planlarımın içindesin Lahza..."
♾️
"Bu bir dövme değil, krallık. Benim krallığımın sembolü. Şehir sıradan ama sen değilsin. Mahkûmsun ama sıradan bir mahkûm değilsin. Benim tenimin mahkûmu. Benim aşkımın ve saplantımın mahkûmu. " diyerek kulağıma gerçekleri fısıldarken, söylediği son cümle tüylerimi ürpertmişti: " ve benim krallığımın ölümlü Kraliçesi'sin Lavinia. " Şah damarıma nefesini vura vura, sözünü damgalar gibi öpücük bıraktı. "Zirve tek kişiliktir. O benim kadınım, " dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI DÜŞ
Ficción GeneralMesih Yıldıran. Namı değer Şah; Sınırsız ve Yıkılış şehrinin sahibi. Herkesin korkudan titrediği, Polis'in aleyhine tek bir delil bulamadığı illagal bir dünyanın Şah'ı olan bir adam düşünün. Aşkı kırmızının en tutkulu tonu. Saplantısı ölümüne bir s...