44. B ö l ü m.

25.6K 1.1K 988
                                    

Ay ayy geldim geldim. Biraz günler aldı bölüm için ama ne bölümle geldim amaaa. Bomba gibi bir bölüm ile hem de. Gelecek dedim ama gelmedi. Bunun için çok üzgünüm. Ama neden gelmediğini bölümü okuyunca anlayacaksınız.

Kırmızı Düş'ün ennnnn uzun bölümü. Beklettim sizi ama değdi. Günlerimi aldı ama değdi.

Bu kadar emek verirken sizlerden de bekliyorum arkadaşlar. Yorum ve oylarla destek olun arkadaşlar.

Bu bölüm yorum ve oy sınırı koyacağım. Eh bu uzun bölüme de yorum yaparsınız artık. Bölüm benden yorumlar sizden. Özellikle satır arası.

Yorum sınırı 300

Oy ise 180.

Bin kişiden fazla okuyor ve az bile.

Emeğimin karşılığını almak istiyorum arkadaşlar sadece bu.

Sizi bölüm ile başbaşa bırakayım Kırmızı Düş ailesi. Önceki bölüm sonuna bakarsanız nerede kaldığımızı hatırlarsınız. Hatalarım varsa affola.

♾️

Bu panik, normal bir panik değildi. Kesinlikle ama kesinlikle değildi. Öcü müydüm ki ben telaş yapıyordu bu kadın? Niye elli tane şey kırıp döküyordu? Niye gelen giden bana tepki gösteriyor, ucubeymişim gibi davranıyordu? Belki de intihar ettiğinden dolayıdır he? Öyle olsaydı eğer yanıma gelir, bir hoş geldin derdi. Hatırlatırım Lahza, intihar ettin. Çay kahve içmeye gelmedin, altın günü yapan teyzeler gibi 'ay hoşgeldiniz siz oturun şöyle aman efendim' mi diyecek sana?

Öyle bir karşılama beklemiyordum tabi ki ama ne bileyim bir merhaba bekliyordum. Geleli bir dakika olmadı. Sabır kuzucum.

Yüzümü garip şekilden şekile sokarak içimden konuşurken karşımda dikilen adamı fark etmemiştim. Yüzüme ne ediyor bu dercesine bakıyordu. Ben ise kadının yüzüne bakıyor, elli tane tahminlerde bulunuyordum. Burada ne işim olacağından tut, Mesih ile ne bağlantısı olacağına kadar düşünüyordum.

Bu kadın kimdi?

Benim yanımda ne işi vardı?

Benim onun yanında ne işim vardı?

Nasıl ve ne için kurtarmıştı beni?

Benim bu ailenin içinde ne işim vardı?

Mesih'in ayaklarına kapanan kadın ile ne işim vardı?

Az daha sabır. Bende merak ediyorum ama sabır.

Kendimi tutamadan, "Siz?" deyiverdim.

Kadın ne cevap vereceğini bilemezcesine yüzüme bakarken konuşmak için dudaklarını araladı fakaf konuşmaya acizmiş gibi başını eğdi. Zeus Fioravanti bu durumu farkına vardığında kadının beline elini koyarak salona yürüttü. Kadının titreyen eli dikkatimden kaçmazken yüzüne dikkatlice baktım. Başını hafifçe eğdiği için açık kumral saçları yüzüne dökülmüştü ve maviye yakın, benimkine benzeyen turkuaz rengi gözleri yere odaklanmıştı. Ellerini birbirine öyle bir kenetlemişti ki sıkmaktan neredeyse kırılacaktı. Ne için bu kadar geriliyordu bilmiyordum. Belki de psikolojik sorunları var diye düşündüm ama gözlerinin rengi olsun, saç rengi olsun benim ileriki yaşlardaki halim duruyordu karşımda.

Aptal değildim. Bu kadar benzerlik tesadüf değildi. Ki beni kurtarması da, beni baygın zannedip, bana dediği cümlelerden de yola çıkmak üzere kadının kim olduğunu anlamıştım. Bu kadın Mesih'e yalvaran, ayaklarına kapanan kadındı. Benim biyolojik annem, Matmazel Moren'di.

KIRMIZI DÜŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin