Şimdiye kadar ki Kırmızı Düşün en kısa bölümünü attım. Bir nevi çerez niyetine bir bölüm. Kısa olması yoğunluğumdan dolayı. Abim ameliyat oldu. Misafirler üst üste gelip gidiyor. Başımı kaşıyacak zamanım yok. Çok yorgunum gerçekten. Yine de boş bulduğum her an yazmaya çalıştım. Kısa da olsa size bölüm yazmak istedim.
♾️
İç çekişim bir karabasan gibi çöktü üzerimize. Cümlelerimle yüzünde oluşan mimikler kesinlikle bir şaşkınlığın ifadesiydi.
Tüm bu anın ve bu hırpaniyetin ortasındayken yüzüme bakan kapkara gözleri o gün ki adamın bakışlarıyla aynı bakış olduğunu düşünürken buldum kendimi. Hem müthiş bir şaşkınlık vardı gözlerinde, anlam veremediğim bir duygu....Ne söylesem diye düşündüğünü, nasıl baksam diye gözleriyle savaşa girdiğini bir kitaptaki en anlaşılır, basit yapıdaki cümleyi okur gibi görebiliyordum gözlerine bakarken..
Ben kendimi, hiç tanımadığım, hiç bilmediğim bir adama şiir okur gibi mısra mısra, dize dize o günkü adama kapıldığımı şimdi bir kez daha itiraf ediyordum. Tüm bu olan bitene rağmen, gökyüzünden yağan yağmurla ıslanmışken, rüzgarların arasında kalmışken ona karşı içimde bir anlam veremediğim bir duygu ekilip biçiliyordu bir kez daha; ilk andan beri nasıl hissediyorsam bugün bir kez daha öyle olan, var ve gariptir ki; çok tuhaf... Bir duygu, hiçbir şekilde anlam veremediğim bir duygu şekilde kalbime ılık ılık, ağır ağır sızıyordu.Şekilli dudakları kıpırdandı. Cümleler ağzından çıkmak için bir savaş veriyordu sanki ama ne diyeceğini bilememenin verdiği karmaşıklıkla ağzından dökülemiyor gibiydi. Şu an şaşkın bir ördek gibi göründüğünden bi' haberdi.
Uçurumun metrelerce aşağısında bulunan denizden kıyıya çarpan hırçın dalgalardan ve yağmur tanelerinin sesinden başka hiç bir ses yoktu. Öyle bir şeydi ki bu tabutu, mezarı unutmuştum, aklımdan çıkmış gibiydi sanki. Tek bir şeye odaklanmıştım; yılbaşı gecesinde yaşananlara.
"Anlamadım," diye mırıldandı ne diyeceğini bilemez gibi şaşkın bakışlarla. Ses tonundan buram buram şaşkınlık akıyordu. Bilakis yüzü de öyle.
O adam kendisiydi. Hatırlıyordum. O gece de yağmur yağmıştı ve bu yağmur taneleri bana o geceyi hatırlatmıştı. Bir türlü yüzünü hatırlamayamadığım adamın yüzünü zihnimde belirmesine neden olmuştu. O gece de Mesih diye fısıldamıştı.. Hatırlıyordum. O adam kendisiydi. O Mesih, şu an kucağında olduğum adamdı.
Büyük bir şaşkınlıkla birbirimizin yüzüne bakarken şaşkınlığı karşısında ekstra bir şaşkınlık yaşadım.
Unutmuş muydu o geceyi?
Hatırlamıyor muydu?
Bu nasıl olurdu aklım almıyordu. O gece ki adam nasıl kendisi olurdu? Nasıl bir gece sarhoşken geçirdiğim adam Mesih olabilirdi. Nasıl?
Yılbaşından sonra tam bir ay sonra defile gecesinde şehrine geldiğimi bilmeden kucağına düşmem, defalarca kez karşılaşmamız, onun düşmanının kızı olmam anlaşma yapmamız, evinde kalmam... Bunlar nasıl olabilirdi. Aklım durmuştu. Böyle bir şey olması mümkün değildi. Bir gece geçirdiğim adamla nasıl bir ay sonra karşılaşıp, sonra da tüm olaylar ardı ardına gerçekleşebilirdi?
Onca şehir varken onun şehri olduğunu bilmeden Sınırsız'a gelmiştim. Onlarca şehir varken onun şehrine gelmem, binlerce insan varken yine onunla karşılaşmam... Hem de o gece ki adam olduğunu bilmeden bunların yaşanşması.... Aklım gerçekten almıyordu. Tüm bunlarda neydi? Neler oluyordu? Bir gece gördüğüm adam nasıl başka bir şehirde yine karşıma çıkardı ve hayatımız keşisirdi? Tüm bunların olması imkansızdı. Olması mümkün dâhi değildi. Ama olmuştu.
![](https://img.wattpad.com/cover/250257657-288-k163395.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI DÜŞ
Ficción GeneralMesih Yıldıran. Namı değer Şah; Sınırsız ve Yıkılış şehrinin sahibi. Herkesin korkudan titrediği, Polis'in aleyhine tek bir delil bulamadığı illagal bir dünyanın Şah'ı olan bir adam düşünün. Aşkı kırmızının en tutkulu tonu. Saplantısı ölümüne bir s...