Akşamüstü artık eve vardığımda kafam yine dağınıktı. Evde sadece annem vardı. O salonda televizyon izlerken ben de odama geçmiştim hızlıca. Üstümü başımı soyup duşa girmiştim. Üstümdeki ağırlığın kalkması gerekiyordu. Kendimi ancak o zaman rahat hissedebilirdim. Kendimi yatağa attığımda biraz da olsa rahatladığımı hissettim. Yarın işe gideceğim için orada işin asıl astarını Sinan'a sorabilirdim. Bu bahaneyle gözkapaklarımı kapattım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
Sabah erkenden uyandığımda beni bir sürpriz bekliyordu. Öznele kıyafetlerimi giyindim ve kahvaltımı yapıp yola koyulmuştum. Sonunda Korkmaz Tasarlamaya vardığımda önce kısa bir süre kapıda durup kocaman binayı yeniden süzdüm. Güvenlik kulübesindeki adamla garip garip bakıştıktan sonra içeriye girdim. Adamın sapık olduğunu düşünmem an meselesiydi. Ama öyle düşünemedim. Çünkü bugün Korkmaz Tasarlamada bir gariplik vardı. İçeriye girdiğimde çok güçlü bir sessizlik vardı. Ve hiç kimse yoktu. Etrafıma bakınarak birilerini aradım ve bulamayınca odama doğru gittim. Görkem'in odasının kapısına vardığımda içeriye girme hissiyle bir süre debelleştim. Acaba içeride miydi? Ama kendi odamda o odayı gösteren bir camın olduğunu hatırladığımda hızla önce kendi odama girdim ve kapının ardından camın ardına baktım. Boş... Kimse yoktu. Görkem'in odasına girdim. Onun burada olmaması gayet olağandır. Sonuçta yaralıyı. Ama neden kimse yoktu anlamamıştım. Sinan'a sormak üzere üst kata onun odasına çıktım. Kapıyı tıklatıp içeriden herhangi bir sesin gelmesini beklemeden kapıya yüklendim. Ama kapı kilitliydi. Sinan da yoktu. Çok garipti. Bugün resmi tatil falan da yoktu. Koridorun sonundaki cama yaklaşıp dışarıya baktım.
Bir süre camın önünde bekleyerek düşündüğümde aklıma Görkem'in evi gelmişti. Telefondan Sinan'ı aradığımda açmamıştı. Tabii bu da garip olan başka bir durumdu. Orada olabileceklerini düşünerek oraya gitmek istedim. İçimdeki ses Görkem'in sana dediğinden sonra yanına gidecek misin dese de merakım beni çatlatacaktı. Bu şirkette neden hiç kimse yoktu?
Hızla dışarıya çıktım ve yeniden Güvenlik ile buluştum. Onun cevabı bildiğini düşünerek sordum. Belki de ona söylemişlerdi.
"Bugün tatil mi?"
Elindeki sigaradan bir fırt çektikten sonra, "Sinan Bey, onlar yeniden söyleyene kadar güvenlik dışında hiç kimsenin gelmemesini söyledi." dedi.
Duyduğum bu açıklamadan sonra merakım daha çok kabarmıştı. "Neden?"
"Bilmiyorum. Duyduğuma göre şirket içinde birinin güvenliği açısından bir tehlike arz etmiş ve bu tehlike yok olana kadar bu dürüm sürecekmiş."
Anlamaya çalışır gibi baktım yüzüne. Sanırım güvenliği tehlikede olan kişi Görkem'in ta kendisiydi. Kısa bir tebessüm göndererek hızla oradan ayrıldım ve Görkem'in evine doğru gitmeye karar verdim. Bu açıklamadan sonra oraya gitmemde bir sakınca olduğunu düşünmemiştim. Ortaköy'ü tekrar görmenin bana çok iyi geleceğini de biliyordum. Neler olduğunu öğrenmek için gitmem gerekiyordu. İçimdeki ses senin öğrenmene gerek yok, diğer çalışanlar gibi sen de artık gelme diyorlarsa gelmemelisin diye öğütte bulunduğunda bir süre düşündüm. O zaman bir çalışan olarak bundan benim niye haberim yoktu? Evet evet, bunun cevabını arıyordum ben.
Yirmi dakika sonra Ortaköy'e vardığımda adımlarımı hızlandırarak eve doğru gitmeye çalıştım. Çünkü otobüs boyunca kafamda milyonlarca soru beni delirtmek üzereydi. Sonunda eve vardığımda, derin bir nefes alarak zile uzandım. İlk çalışta açılmamasını gayet normal bularak sakin bir şekilde ikinci kere bastım. Olabilir bazen üçüncü kez çalmak gerekir kapıyı. Sonuçta büyük bir evdi ve duymamış olabilirlerdi. Ama dur, onuncu kez çalıyorsan ya içeride kimse yoktur ya da istenmeyen misafirsindir. Geri çekilip evi üstten alttan doğru süzdüm. Balkonun duvarlarının simsiyah olduğunu gördüğümde aklıma saldırının yapıldığı gün gelmişti. Evi incelemeyi bitirip gitmeye karar verdiğim anda gözüme bir detay takılmıştı. Kapı. Kapıya iyice yaklaştım. Elimi kapıya dokundurup ittirdim. Kapı açıktı. İçeriye girmeden önce kapıyı sonuna kadar açmıştım. Gıcırdama sesi ortama biraz gerginlik katsa da içeride bir şeyin olmadığını gördümde içeri girdim. Etrafıma dikkatli bakarak yürüdüm. Salonda ve mutfakta hiç kimse yoktu. Kırılmış cam tamir edilmişti. Merdivenlere yöneldim ve üst kata doğru çıkmaya başladım. Görkem'in yatak odası dahil bütün odalara baktım. Ama hiç kimse yoktu. Kapı neden açıktı? Bu durumu sorgulamak için telefonumu tekrar elime aldım ve Sinan'ı aradım. Ama kapalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST
ChickLitBir erkek bir kadın. Huyları suları birbirine ters düşen iki kişi. Her şey olmadık bir kazayla başlar. Biri mutlu neşeli diğeri buz gibi soğuk. Komik bulduğu her şeye gülen bir kız, ve hiç gülümsemeyen zor bir adam. Herkesi etkileyen bu kız açık söz...