-Görkem
Kendimi kapılmışlıkların içinde hissediyordum. Hayatıma çok saçma sapan bir şekilde giren kız bir türlü aklımın peşini bırakmıyordu. Sanki her yerde O vardı. Aklımın yer yerinde rolü vardı.
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Bir süre gözlerim kapalı dinlendim ve düşündüm. En son Turgut şerefsizinin evime attığı bombadan yaralanarak çıkmıştım. Onu bulmak için tabancamı alıp dışarı çıkmıştım ama çoktan kaçmıştı şerefsiz.
Akın gözlerimin açıldığını gördüğüne eşek gibi bağırarak kulaklarımı çınlatmıştı.
"Yavaş Akın!" dedim ve beni doğrultması için yardım istedim. O sırada elinde poşetle birlikte içeriye Dilara girmişti. Onu gördüğümde kendimi o kadar çok kötü hissettim ki doğru düzgün yüzüne bile bakamadım. Bana yardım etmek için evime gelmişti ve belki de benim yüzümden yaralanabilirdi. Benim yüzümden bir başkasına zarar gelmesi isteyeceğim en son şeydi.
Akın, gitmemiz gerektiğini bildiği için bir an önce odadan çıktı ve doktora haber vermek isteyince onunla yalnız kalmıştık. Gözlerine baktığımda utanma görüyordum. Bir şekilde yanıma kadar geldi ve baş ucuma oturdu. Kollarını kafama sarıp okşamasına o kadar ihtiyacım vardı ki.. Acıktığımı sanki hissetmiş gibi bana doğru bir parça börek uzaktı. Küçük bir ısırık aldım.
Çok kısa bir diyalogdan sonra beynimde ampuller yanmaya başladı. Turgut'u bulmam gerekiyordu. Onu gebertmem ve etkisiz hale getirmem gerekiyordu. Çünkü o kıskanıyordu. Beni ve Dilara'yı.. Dilara'nın benden uzak durması gerekiyordu çünkü bu adam çok kıskanç ve her yere adamlarını gönderiyordu. Bizi izliyor olabilirdi. Doktorumun onun adamlarından biri olmadığı için dua etmem gerekiyordu.
Benden uzaklaşması için biraz sert davranmam gerekiyordu. Başka türlü yapamazdım bunu. Telafisi olabilecek bir kırgınlık oluşturmam gerekiyordu. Ve yaptım. Yüzündeki ifade beni öldürse de çok güçlü durmaya çalıştım. Yüzündeki ifadenin canımı yakmasına izin vermeyerek üstümdeki yorganı üstümden fırlattım ve dışarı çıktım. Dışarı çıkar çıkmaz Akın ile karşılaşmıştım.
"Kanki Turgut'un adamları burada, çok sinirliler. Sanırım ben odadan çıkınca sen ve onun yalnız kaldığını anladılar."
Bunun üzerine hızlanarak hastaneden çıkmaya çalıştık. İçimdeki his arkamda onun olduğunu söylediğinde son kez -ilgili olduğumu belli etmemeye çalışarak- arkamı döndüm ve ona baktım. Şaşkındı okyanus gözlüm.
Turgut'un peşimizi bırakmayacağını bildiğimiz için Dilara'nın bir şekilde şirkete gelmemesini sağlayacak bir plan düşündük. Ne kadar zarara uğrayacağımızı bilsem de onun güvenliği için tehlike ortadan kalkana kadar şirketi kapatmaya karar verdik. Güvenliğin de Dilara hariç herkese haber vermesini istedik. Evet, Dilara hariç herkes tatil yapacaktı. Dilara çalışacak ama bu şirkette değil. Tabii bu plan sonra elimizde patlayacaktı.
Hızlıca evime gittik ve önemli olan bütün eşyalarımızı toplamıştık evden. Planımız belliydi. Korkarak kaçtığımızı sanan Turgut, Dilara ile daha fazla yakınlaşmak için ortaya çıkacaktı. Ve onu yakalamak zor olmayacaktı. Savurduğu tehdit sinirlerimi zıplatmaya yetiyordu. Ya seni öldürürüm ya da ikinizi birden...
Evden çıkarken kapıyı açık bırakmıştım. Çünkü buraya yeniden geleceklerdi. Dilara burada mı diye. Onlara bir kolaylık sağlamıştım.
Telefonumu kapattım. Bir süre kendim için uzak durmak istemiştim. Aynı şeyi Akın'ın da yapmasını istemiştim ancak telefonsuz yapamayacağını ama aramaları yanıtlamayacağını söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST
ChickLitBir erkek bir kadın. Huyları suları birbirine ters düşen iki kişi. Her şey olmadık bir kazayla başlar. Biri mutlu neşeli diğeri buz gibi soğuk. Komik bulduğu her şeye gülen bir kız, ve hiç gülümsemeyen zor bir adam. Herkesi etkileyen bu kız açık söz...