SORUN VE ÇÖZÜM

771 29 1
                                    

Multimedia : Sinan Akın DURMAZ

Çözüm bulmak benim işim evet, her soruna bir çare bulmak yine benim işim evet ama şu an şu duruma hiçbir çare düşünemiyorum. Ne yapacağım bu ayakla? Bir düşünelim; eve geç gideceğim kesin bu ayakla. Eve gittiğimde geç kalmama ayrı, sebebine ayrı bir tepki alacağım. Sebebi arabaya çarpmam! Malum ayağım işte...

Topallaya topallaya yürüyüp binadan çıktım. Hava karanlık! İşte bunu beklemiyordum. Havanın karanlık olmasına da ayrı bir tepki alacaktım. Binanın mervidenlerinden dikkatle inmeye çalıştım. Etrafta cadde üzerinde iki siyah araba ve binanın bahçesinden başka hiçbir şey yoktu. Merdivenleri inmeye devam ederken şiddetli bir korna sesiyle irkilip düşme tehlikesi geçirdim. Bomboş caddede neyin kornası bu!? Çatık kaşlarla ileriye baktığımda siyah arabalardan birinin filmli ön camının yavaş yavaş indiğini gördüm. Hangi amaçla kornaya bastığını merak ettiğim insanoğlunu merak etmiştim. Gereksiz!

"Bence zorlama kanki," diyen Sinan'i gördüğümde gözlerimi devirdim. Gördüğüm ilk kişi Görkem'di çünkü şoför koltuğunda o vardı. Ne bekliyor burada? Takıntı falan mı?

Cevap vermeden son merdiveni de indiğimde topal topal caddeye doğru yürüdüm. Otobüs durağı caddenin diğer tarafındaydı ve bu yüzden karşıdan karşıya geçmem lazımdı. Harika, üst geçit yok!

Tekrar bir korna sesi duyduğumda irkildim ve kafamı arabaya çevirip o arabaya baktım. Kızgın suratıyla bana bakıyordu Görkem. O surat öyle bir şeydi ki, korkmayan ayıp ederdi. Ben korkuyor muyum? Tabii ki de hayır!

Arabadan Görkem'in indiğini gördüğümde şaşırdım. Bana doğru geliyordu. Uzaktan kusursuz evet. Ve büyük bedeni korkutucu.

"Bu şekilde eve gitmen zor görünüyor. İstersen bırakayım," dediğinde gözlerimi devirdim. Yaklaştıkça lüzumsuzlaşıyordu tabii ki.

"Kaçıncı soru bu? Kabul etmemem zorunuza mı gidiyor ? Kabul ettirene kadar devam mı edeceksiniz? Ben şirketinizdeki kızlar değilim. İstemiyorum. Zorlamayın. Merak etmeyin, bunu kimse bilmeyecek. Yani kimse sizin için bir kızı arabaya bindiremedi demeyecek," dedim sinirle. En son şirketine gittiğimde masanın üstünde kendini sergileyen kızı unutmadım. Ve Sinan'ın dediklerini.

"Sus!" dediğinde burnundan soluyordu. Harika, tanımadığım bir adamı kızdırdım. "Ben sadece kız başına sokakta kalmış birine yardım etmek istiyorum. Bu şekilde eve gidemeyeceğini çok iyi biliyorsun. Bin arabaya!" dediğinde kaşlarımı havalandırıp imalı bakışlar fırlattım.

"Bir şey soracağım. Sabah gelirken böyle ağzının kenarı, sağı, solu özellikle ortası falan kaşındı mı? Hayır yani böyle emir kipi kullanarak ağzının ortasına elimin tersini yemek istediğini mi anlatıyorsun?"

Tek kaşını kaldırdı. "Emir kipi?" deyince durdum. Cidden nerede emir kipi kullandığını mı soruyordu. Kısa bir kahkaha attım. Ve birkaç saniye acımı unuttum. Sonra birden değiştim.

"Bin arabaya, öyle mi? Binmezsem ne olacak?" dedim meydan okurcasına.

"Eğer binmezsen," deyip bir süre durdu. "Umrumda bile olmaz,"

"O halde, GİT!" dedim. Gözlerimi devirip dümdüz yürümeye devam ettim. Kendini düşünceli biri mi sanıyordu? Eğer öyle biri olsaydı bana çarptığında özür dilerdi. Kız başımaymışım, peh! Ayağım böyle olmasaydı aynı şeyi diyecek miydi? Klasik erkek tipi değil mi? Anca artistik!

Caddede sağıma soluma baktığımda yol bomboştu. Karşıya geçmem için güzel bir fırsattı. Sağ tarafımı kontrol ettiğimde, Görkem'in ayakta beklediğini görmüştüm. Ayağımın acısı yüzüme vurmamasına dikkat ediyordum. Tüm hızım ve gücümle yola atladım. İnleye inleye, acı çeke çeke yürümeye başladım. Yolun ortasına geldiğimde nefes nefeseydim. Acım, gözlerimi yaşartmıştı. Acıyordu, evet. Çok acıyor... Özellikle üstüne basınca.

PİYANİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin