Multimedia: Dilara Dağdelen
Korku insanın başına musallat olabileceği şeylerden biriydi. Ama bende korku yetmezmiş gibi ağrım da yanında hediye gelmiş gibiydi. O adama nasıl ulaşabileceğim? Neredeyse imkansız! İmkansızlıklar değil de abimin tepkisi korkutur beni. Kısaca göt korkusu yaşıyordum. Çünkü Abim her akşam telefonumu kontrol ederdi. Bugün telefonumu vermek istemediğimi söylersem ondan bir şey sakladığımın kanaatine varır. Neyse ki hiçbir zaman bana uğramayan şansım bugün kapımı çaldı. Üst kattan komşunun kızı Kardelen gelmişti.
"Ablan arıyor Dilara," deyip elindeki telefonu bana uzattı. Kardelen benimle yaşıt ve benden hoşlanmayan bir kızdı.
Telefonu elime aldım ve kulağıma götürdüm. "A- Alo," dedim titrek sesimle. Ablamın cevabı çok geç kalmamıştı.
"Allah'ın cezası yine ne işle meşgülsün? Çalıyorum, çalıyorum açmıyorsun telefonunu! Bir şey oldu sandım. Korktum!" diye bağırdı. Ablam beni aramıştı ve ulaşamamıştı. Demek ki o adam telefonu açmamıştı. Şükrettim.
"Şey, telefonumun şarjı azdı odamızda şarjda sessizdeydi. Duymadım, kusura bakma." diyebildim. Ardından onun konuşmasına izin vermeden, "Siz neden geciktiniz?" dedim.
"Dombili patron anneme mesai çıkardı saat 10'a kadar. Abim yanında kalmak istedi. Bende sıkıldım eve geliyorum, şimdi," dediğinde tuttuğumu fark etmediğim nefesimi verdim. Abim 10'a kadar evde olmayaktı ve bu benim telefonumun kaybolduğunu saklamak için güzel bir fırsattı. Onlar gelmeden uyursam abim beni görmemiş olur.
"Tüh, çok kötü olmuş(!)" derken abimi düşünüyordum. "Ama annem eve geldiğinde çok yorgun olacak," deyince yüzüm düştü.
"Neyse, kızın telefonunu ver. Bekletme. Eve geldiğimde konuşuruz."
"Tamam, görüşürüz," deyip telefonu kapattım. Aslında bu telefonla kendi numaramı arayıp telefonuma ulaşabilirim. Kimse gelmeden telefomu getirebilirdi. Bir süre telefonla yüzleştim.
"Bugün vereceksin inşallah(!)," diyen Kardelen'i duyduğumda irkildim.
Telefonu ona uzattım. "Teşekkürler," derken afalladım ve kapıyı kapatıp içeri geçtim. Telefonu vererek büyük bir aptallık ettim. Umarım ablam geldiğinde telefonunu gizlice alacağımı fark etmez.
Gözlerimi dikmiş duvar saatine bakarken 15 dakika sonra kapı zili çaldı. Büyük bir heyecanla yerimden kalktım ve kapıyı açtım. Gelen ablamdı. Onu gördüğümde boynuna sıkıca sarıldım.
"Altı üstü dört saattir görmüyorsun beni, ne bu özlem?" deyip içeri geçti.
"Benim için endişelendin ya, seni rahatlatmak için sarıldım," deyiverdim. Üstündeki ceketi çıkarıp gardıroba koydu ve pijamalarını giyip televizyon başına geçti. Telefonunu gizlice mi alsam izin mi istesem bilemedim bir an.
"Bir şey mi oldu Dilara? Ne dikiliyorsun öyle?" diye seslenen ablam yüzünden irkildim.
"Telefonunu kullanabilir miyim? Bir arkadaşımı aramam lazım," dedim.
"Senin telefonun tatile mi gitti yoksa?"
"Hayır. Şarjım yok."
"Dolmasını bekle," dedi. Mantıklı. Ama bana göre değil.
"Beş dakikadan bir şey olmaz ki abla," dediğimde bir şey anlamak ister gibi yüzüme baktı.
"Yatak odasında masanın üzerinde. Yalnız sadece beş dakika abimi arayacağım çünkü."
"Tamam, teşekkürler," deyip heyecanla yatak odamıza gidip kapıyı kapattım. Telefonu elime alır almaz numaramı çevirdim. Kulağıma götürüp açılmasını bekledim. Ama açan olmamıştı. İkinci kez aradığımda sonuç yine değişmemişti. Endişelenmeye başladığımda mesaj atmayı düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST
ChickLitBir erkek bir kadın. Huyları suları birbirine ters düşen iki kişi. Her şey olmadık bir kazayla başlar. Biri mutlu neşeli diğeri buz gibi soğuk. Komik bulduğu her şeye gülen bir kız, ve hiç gülümsemeyen zor bir adam. Herkesi etkileyen bu kız açık söz...