Multimedia : Orkestra
Bir kelime kararını, bir duygu hayatını, bir insan seni değiştirebilir.
Görkem partmontodan paltomu alıp bana getirdi. "Giyinsen daha iyi olacak," dedi. Sesindeki imayı fark ettim. Etrafıma baktığımda bazı gözlerin üzerimizde olduğunu gördüm. Sahnede elimi tutan gencin de. Anlamsızca bir süre gözlerimi onun üzerinde gezdirdim. Ona baktığımı gördüğünde gülümsedi. Hafifçe gülümseyip karşılık verdim. Daha sonra yüzümü Görkem'e çevirdim.
"Gidelim," dedim. O dudağını kemirerek arkama keskin bakışlarını gönderdikten sonra Sinan'a seslenip gideceğimizi söyledi. Gözlerini gidene kadar arkamdaki kalabalıktan ayırmamıştı. Sonunda ortamdan ayrıldığımızda, kalabalıktan çıkmanın verdiği rahatlıkla derin bir nefes aldım. Kendimle gurur duyuyorum çünkü başarmıştım.
Biraz bekledikten sonra Erdal Hocam kapıda belirdi.
"Çok kusursuz ve efsane çaldın, tebrik ederim." dedi elindeki zarfı bana uzatırken. İçinde para olduğunu tahmin ettiğim zarfı alıp paltomun fermuarlı cebine koyarken, "Teşekkür ederim hocam. Sizin eseriniz," dedim. Genişçe gülümsedi.
"Beklediğimden daha iyiydi. Sana burada çalma şansı verdiği için Görkem'e teşekkür ediyorum," deyip yüzünü ona çevirdi. Görkem ve Erdal Hocam birbirlerinin elini sıktılar. Erdal Hoca iyi gün dileklerini dileyip yanımızdan ayrıldığında eve gitmek için yola koyulduk. Arabaya düzgünce yerleştiğimizde Görkem arabayı çalıştırdı. Sinan ön koltuğa oturmayıp benim yanıma oturmuştu. Ben ise bu durumu pek önemsemeyip telefonuma sarıldım. Bizim kızlarla paylaşmam gerekiyordu bu durumu. Aklıma ilk Müge geldiği için önce onu aradım. İkinci çalışta açılmıştı.
"Dilara," dedi. Arkadan hafif bir müzik sesi geliyordu.
"Ne yapıyorsun?" diye sordum.
"Selçuk ve Sena ile dışarıdayız. Senin değerlendirme nasıl geçti? Selçuk geleli 2 saat oldu."
"O zaman üçünüz birden dinleyin. Bayıldılar! Hayatımda sunduğum en güzel değerlendirmeydi bu. Erdal Hoca çok beğendi Selçuk," dedim.
Sena, "Kızım buna niye bu kadar çok şaşırıyorsun ki? Zaten güzel çaldığını bilmiyor musun? Tabi ki de beğenip bayılacaklar," dedi telefonunun arkasından.
Müge, "Kız mutluluğunu paylaşıyor, şaşkınlığını değil," dedi.
Sena yapmacık bir şekilde, "Ah! Dilara! Bu nasıl olabilir? Senin gibi yetenekli bir kız nasıl beğeni kazanabilir? İnanamıyorum," dediğinde güldüm.
Müge ile Selçuk kısa bir kahkaha attılar. "Sena onu demek istemediğimi biliyorsun?"
"Bence Sena doğru söylüyor bir yerde. Zaten yeteneklisin, asıl beğenmeselerdi saçmalık olurdu?" dedi Selçuk.
"Teşekkür ederim, egomu okşadınız (!)," dedim şakayla karışık bir şekilde. "Selçuk, seninki nasıl geçti?"
"Ne sen sor ne ben söyleyeyim, sonra anlatırım."
"O zaman ben şimdi kapatıp abimi arıyorum, eve gidiyorum. Kendinize iyi bakın," deyip kapattım. Hızla rehberden abimi bulup aradım. Yolda olduğumu ve kısa sürede evde olacağımı söyledikten sonra kapattım. Yola baktığımda İstanbul sınırını geçtiğimizi gördüm. Sinan yanımda telefona bakıp kısa kısa kahkahalar atarken Görkem rahatça arabayı kullanıyordu. Kafamı Sinan'a çevirip telefonunda ne olduğuna baktım. Video. Gözlerimi devirip cama döndüğüm sırada kolumu tuttu ve beni kendine çevirdi.
"Kanki bitti mi konuşman?" deyip kolumu bıraktı Sinan.
"Evet."
"O zaman sana bir şeyleri okutturmam lazım," deyip eğildi ve ayaklarının ucundaki evrak çantasından birkaç kağıt çıkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST
ChickLitBir erkek bir kadın. Huyları suları birbirine ters düşen iki kişi. Her şey olmadık bir kazayla başlar. Biri mutlu neşeli diğeri buz gibi soğuk. Komik bulduğu her şeye gülen bir kız, ve hiç gülümsemeyen zor bir adam. Herkesi etkileyen bu kız açık söz...