7.bölüm "oyun Başlıyor.."

59 9 3
                                    

Çay bahçesine vardığımızda gölge biryere geçip oturduk.
"abi bir bakabilir misin?"
"hoş geldiniz, ne alırdınız?"
"abi ben bir çay alayim, siz?"
"bende çay" diye tamamladım Kerem'i
"bende çay alayim abi, açık olsun"
"ben limonata alim abi ya" Doruk limonatayı çok severdi. Emir'den cevap gecikmedi.
"bende çay alayım abi, çok koyu olmasın"
"bana da türk kahvesi" adam Can'a bakıp başını salladı ve defterine birşeyler yazdı, yanımızdan ayrıldı.
"burda çok güzel pastalar olur, tıkabasa doluyum hiçbirşey yiyemiyorum ki!" haklıydı. Burada çok güzel şeyler olurdu, ama sadece kerem değil hepimiz tıkabasa toktuk. Telefonumun çalmasıyla ekrana baktım. Arayan babamdı.
"alo? Ne?" o an neler olduğunu anlayamıyordum. Babam beni arayıp telaşlı telaşlı iyi olup olmadığımızı, başımıza birşey gelip gelmediğini soruyordu. Bunun için ikinci arayışıydı.
"nerden çıktı bu? Hayır baba gayet iyiyiz, çay bahçesindeyiz, baba sakin ol Allah aşkına! , nerden çıktı söyler misin?, emin misin,peki tamam, görüşürüz"
"ne oldu seloş?" Doruk'a döndüm
"babam..yine aynı soruyu sordu.." hepsi ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle bana baktı. Babam birşeyler mi biliyordu?
"abi ne oluyor ya!" emin ol can, bilmeyi çok isterdim.
"kapatalım bu konuyu, üç gün sonra bizim seloşun doğum günü, ne yapmak istersin seloş?" başımı Emir'e çevirdim. Ve şakasına aklıma gelen ilk şeyi söyledim
"bana yıldızları getirin" hepsi yüzüme gülümsedi. Sessizlik
"buyrun siparişleriniz"
"teşekkürler" adam masaya siparişlermizi masaya koyduktan sonra uzaklaştı.
"sen iste yeter" Emir bana gülümsedi, hepsi birden bana gülümsemeye başladı. Keşke mümkün olsaydı, yıldızları getiremezlerdi, bu imkansızdı. O an o kadar huzurluydu ki, kendimi tamamen güvende hissediyordum.
"bence polise gitmeliyiz" sessizlik. Ama Can haklıydı. Bu işe polisi sokmak gerekiyordu.
"aslında Can haklı, polise gitsek iyi olur" sessizlik
"bugünü kendimize ayıralım, yarın gider polise anlatırız herşeyi" onaylayarak başımızı salladık. İçeceklerimizi bitirdikten sonra Emir hesabı ödemek için kasaya gitti. Bizde arabaya doğru ilerledik. Emir de arkamızdan geldi. Arabaya bindik. Ben arkaya kerem ve Can'ın yanına bindim, Emir sürücü koltuğunda, Doruk da yanındaydı.
"nereye gidelim?"
"lunaparka" hepsi aynanda bana baktı.
"ne? Bence gayet güzel" diye söylendim.
"lunaparka sürüyorum" dikiz aynasından bana gülümsedi Emir, bende ona gülümsedim .
"aslında eğlenceli harbiden"
"ay bayadır gitmiyorum ha heyecanlandım"
Dışarıyı izliyordum. İnsanları, çocukları,dışarısı çok güzeldi"
"geldik, hadi inin arabadan"
"ayyy çok heyecanlandım bennn" heyecanla indim arabadan, herşey o kadar güzeldi ki, herşeye binmek istiyordum.
"abi ilk jeton alalım sonra bineriz birşeylere" Doruk haklıydı, Doruk'u takip etmeye başladık.
"abi bize 30 jeton verir misin" Emir'e baktım,gülümsedi bana. 30 jeton çok fazlaydı, anlaşılan akşama kadar buradaydık. Jetonları alıp ilerlemeye başladık.
"çarpışan arabalara binelimmm" hepsi bana baktı gülümseyerek.
"aferim kız seloş,istikamet çarpışan arabalar!" Kerem'e bakıp gülümsedim. Hep birlikte çarpışan arabalara doğru ilerledik.
"abi beş kişiyiz, şöyle vereyim jetonları"
Emir adama jetonları verdi ve hepimiz bir arabaya bindik. Bir iki dakika sonra arabalar çalışmaya başladı.
" can aynanda şu arabaya çarpalım bak, hiç sevmedim çocuğu" daha önce hiç tanımadıkları bir çocuğu sevmeyip çarpmayı planlıyorolardı, şaka gibilerdi. Büyük bir kahkaha attım
"abi deli misiniz siz" diye bağırdım. Emir güldü. Arkadan bir darbe aldım o an. Biri bana çarptı. Arkamı döndüğümde genç bir çocuk arabanın içinden gülüyordu bana, hafiften gülümsedim. Can ve Doruk aynanda sevmedikleri çocuğa çarptı arabayı. Çocuk baya sarsıldı. Birlikte gülüşüp arkasını döndüklerinde bana çarpan çocuğu gördüler
"beyler şu çocuk seloşa çarptı, gereken yapılsın" büyük bir kahkaha attım.
"adı üstünde çarpışan arabalar Doruk!"
"beyler hadi" Emir'e döndüm.
"sendemi Emir!" gülümsedi. Dördü birden çocuğu takip etmeye başladı.
"ya delirdiniz mi siz, adı üstünde çarpışan araba!"
"olmaz seloş, sana yamuk yapan bize de yamuk yapar!" gülümsedim, artık yapacak birşey yoktu. Çocuğu kafalarına takmışlardı. Dördü birden aynanda çocuğa çarptı. Çocuk öyle bir sarsıldı ki başı dönüyor gibiydi. Hafiften gülümsedim. Sonra yanıma geldiler.
"delisiniz siz deli!" gülümsediler. Sonra bir anda arabalar durdu
"süreniz doldu, inebilirsizniz" görevli adamın duyurusuyla arabadan indik.
"şimdi neye binsek" diye mırıldandım.
"hız treni!" diye atladı Kerem.
" evet evet hız treni" çok heyecanlanmıştım, deli gibi hemde!
'tamam bize uyar" hız trenine doğru ilerledik
"abi beş kişiyiz" diyip jetonları uzattı Kerem . Hız trenine geçip yerleştik. En önde bir koltuk vardı.
"en ön benim!" Doruk'a başımı sallayıp bir arkasına, Can' ın yanına oturdum, arkamızda Kerem ve Emir vardı. Bir iki dakika sonra tren harakete geçti. İlk başlarda çok yavaş ilerliyordu, sonra hızlanmaya başladı. Doruk bağırıyordu, çok komikti. Bende kahkaha atıyordum, Can bana sarıldı ve bağırmaya başladı. Küçüklüğümden beri çok severim böyle şeyleri, korkmam. Arkamdan Kerem bağırıyordu
"ölmeye hazır değilim, ölmeye hazır değilim!" kahkaha atıyordum. Emir'in de kahkaha attığını duyabiliyordum. Çok eğleniyorduk ben ve Emir, ama diğerleri için aynı şeyi söyleyemem. Tren durdu ve trenden indik.
"abi bu ne ya! Siz zombi misiniz nasıl korkmadınız!" Emir'le beraber ufak bir kahkaha attık
"evet zombiyiz Kerem'cim" güldüm.
"belli seloş belli" hava hafiften kararmaya başlıyordu. Emir yanımızdan yavaş havaş ayrıldı
" Emir nereye?" cevap yok
"nereye gidiyor bu?" hepimiz meraklı gözlerle Emir'i izlediğimiz sırada bir pamuk şekercinin yanında durdu. Adama birşeyler söyleyip para uzattı, adam da Emir'e beş tane pamuk şeker verdi. Bize doğru gelmeye başladı. Ve yanımıza geldi.
"sen var ya kralsın!" diye bağırdım. Gülümsedi.
" al bakalım"  gülümsedim.  Hepimize tek tek pamuk şeker verdi
"ya sen nesin ya!" çok güzel bir ortam vardı şuan aramızda.
"dönme dolaba binelim mi?" hepsi bana baktı.
"ben okeyim" Doruk'a bakıp gülümsedim. Hepsi onaylarcasına başını salladı. Dönme dolaba doğru gitttik, güneş batmak üzereydi.
" abi beş kişiyiz, jetonları verim şöyle" bindik dönme dolaba, çok yavaş ilerliyordu, çünkü bazı kişiler üstte takılı kalıyordu on dakika, dönme dolabın en sevdiğim yanıda buydu işte, umarım bize de denk gelir. Bir tur döndük, hiçkimse takılı kalmadı. Biz en üste çıktık ve dönme dolap durdu.
"şansa bak!" diye mırıldandım
"cidden abi ya." güneş batıyordu, manzara çok güzeldi. O an o kadar özeldi ki, asıl özel olan güneşin batışı değil, onlardı. Benim hayatım girip hayatım olan dört kişi. Oturduk öylece, manzarayı izledik, kimseden ses çıkmadı. Başımı Emir'in göğsüne yasladım. Deli gibi atıyordu kalbi, hıpızlıydı. gerçekten tuhaf bir gendi.
Başımı kaldırıp etrafıma baktım.
"Emir abi bişey sorucam, ben, Kerem, Doruk aşık olduk birkaçkere, bak Selin'e birşey demiyorum o anlamaz böyle şeylerden de sen nasıl hiç aşık olmadın ya, bence oldun bize söylemiyosun" sessizlik. Nerden geldi Can'ın aklına bilmiyorum ama çok doğru söylüyordu. Hepimiz merakla Emir'e baktık
" ben aşık olmam" çok ciddileşmişti bir anda.
" ya niye ki uzaylı mısın sen? Ben uzaylıyım da sen değilsin,varsa söyle ya" meraklı gözlerle Emir'e baktım
"yok"  bir anda niye bu kadar ciddileşmişti?her zamanki Emir soykan haraketi işte.
" olmasın zaten, vermem Emir'i kimseye" gülümsedim. Bir anda bütün ciddiliği gitti yüzünden, o da gülümsedi.
"ayrıca sizin eski sevgililerinize de çok sinir olmuştum başta, ama sonra tatlı kızlar diye sevmiştim" hepsi kahkaha attı bu sözüme. Bir anda dönme dolap haraket etmeye başladı. Yavaş yavaş aşşağı indik,Ve dönme dolap durdu
"inebilirsiniz" adama gülümseyip aşşağı atladım. Hepsi arkamdan atladı.
"çok yoruldum, eve gitmek istiyorum" hepsi gülümsedi
" seloş yorulan tek sen değilsin!" gülümsedi
" e tamam o zaman gidiyoruz, artan jetonları da birdahaki gelişimize kullanırız" hepsi onay verir gibi başını salladı. Birlikte eve doğru yürümeye başladık. Eve vardığımızda hepsi kendini attı kanepelere.
"abi ben yatıyorum, ses çıkarırsanız sizi keserim" Kerem'e gülümseyip odama üstümü değiştirmeye çıktım. Odamın kapısını açıp karşılaşmaya en çok korktuğum o manzarayla karşılaştım, camımda bir postit vardı, yine mi.. Korka korka cama ilerleyip notu okumaya başladım.
Bu günlerinin tadını çıkar. Artık luna parka gidip böyle eğlenemiyeceksin, son mutlu günlerinin tadını çıkar. Bu notu kime söylersen o kişi ölür. Oyun başlıyor... Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Neydi bu şimdi? Kafayı yiyecektim. Bana kimseye söylemem gerektiğini söylüyordu ve bunu yapmak zorundaydım. Hayatımda ilk defa onlardan birşey saklayacaktım, onları kaybedemezdim. Bunu yapmalıydım.

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin