Can'ın evine gittiğimizde annesi bizi karşıladıktan sonra Can'ın odasına çıktık. Yatağa uzandım ve boş boş tavanı izlemeye başladım. Gözlerimdeki yaşlar Can'ın yastığına damlıyordu bir bir. Hepsi bir yere yerleşip oturdu. O an yapabildiğim tek şey ağlamaktı. Ruhum uçup gidip beni yalnız bırakmıştı sanki. Camdan içeriye birşey girdi bir anda. Yine maşayla tutturulmuş bir nottu. Emir aldı eline ve okudu sessizce, sonra bana uzattı. Notu okudum halsizce
Bir saat sonra okulda olun. Olmazsanız hepiniz ölürsünüz
Sinirle nota baktım. Artık şaşırmıyordum, alışmıştım tüm bu olanlara. Yerimden kalkıcak gücüm yokken bana okulda olmamı söylüyordu. Yerimden doğruldum yavaşça gözyaşlarımı silerek.
"gidiyoruz" diğerleri anlamsız gözlerle bana baktılar. Notu uzattım, okudu hepsi tek tek.
"ne lan bunun derdi!" hepsi ayağa kalktı sinirle, ben ise kapıya doğru halsizce yürüyordum
"anne biz çıkıyoruz"
"tamam oğlum" evden çıkıp arabaya bindik. Yine aynı şekilde oturduk. Dışarıyı izliyordum. Gökyüzüne çevirdim kafamı,gökyüzü çok güzeldi. Belki de gökyüzü insanlardan uzak olduğu için bu kadar güzeldir. Annesinin elinden tutup eğlenen çocukları görünce paramparça oluyordum,tekrar tekrar yıkılıyordum sürekli. Onbeş dakika sonra okulun önünde durduk. Arabadan indim halsizce. Hepsi arkamdan geldi. Bahçeye girdim yavaşça,etrafımı izleyerek binaya girdim. Kimse yoktu. Saat gecenin biri olmuştu.
"ne istiyorsun!" diye bağırdım. Ses yoktu. Bir anda ağzımdan tuttu biri beni, kendine çekiştirmeye başladı. Sadece beni değil diğerlerini de aynı şekilde almışlardı. Çırpınıyordum ama boştu, beni aldı ve bir odaya getirdi. Oda karanlıktı, hiçbirşey göremiyordum. Arkamdan bir ses geldi
"korkuyorsun, değil mi?" daha önce hiç tanımadığım bir adamın sesiydi bu tam arkamı dönücekken tekrar konuştu
"dönme, ölürsün" kaskatı kesildim öylece. Kimdi bu, neden arkamdaydı ve dönmemi istemiyordu?
"tam arkandayım selin keser" şok içinde kalakaldım öylce. Bu gerçek miydi? Bütün bunları yapan kişi şuan arkamdamı duruyordu! Korkudan çenem titremeye başladı
"bu oyunun yapımcısı tam arkanda duruyor, ama sen dönüp bakamıyorsun bile" gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Annemi öldüren, bizi kilitleyen, beni kilitleyen, kamera kayıtlarını silen,Emir'i vuran, Doruk'u yaralayan kişi, bütün bunları yapan kişi tam arkamdamıydı şimdi..
"ne istiyorsun bizden!" ağlayarak bağırdım.
"sen çok yanlış anlamışsın selin" titreyen çenemle konuşmaya devam ettim
"anneme ne yaptın, annemi getir bana!" düşüp bayılmak üzereydim
"senin annen öldü" hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Beynimde yankılanmaya başladı söz, senin annen öldü, senin annen öldü..
"hayır! Benim annem ölmez!" titreyen sesimle bağırıyordum sadece
"herşeyden habersiz yaşıyorsun hayatını, etrafında ne olup bittiğinden haberin yok." ne demeye çalışıyordu? Hiçbirşey anlamıyordum
"babam nerede!" gülümsediğini duyabiliyordum. Neden gülümsüyordu ki! Komik birşey mi vardı!
"baban mı?" gülümsüyordu. Şu durumda nasıl gülümseyebiliyordu!
"annen için üzülebilirsin, ama baban için üzülme,değmez." kaşlarımı çatarak konuşmaya başladım
"ne demek şimdi bu!" ses yok
"konuşsana!" ses yok.
"arkamı dönüyorum!" ses yok. Arkamı döndüm yavaşça, kimse yoktu. Gitmişti.. Ağlayarak öylece bakıyordum kapıya. Ne yapacağımı, ne hissedeceğimi bilmiyordum,öylece kalakalmıştım. Dizlerimin üzerine bıraktım kendimi, ağlamaya devam ediyordum. Nasıl bir felaketin içindeydik biz böyle? Derdi neydi bu adamın? Ağlıyordum, öylece ağlıyordum. Elimden hiçbirşey gelmiyordu. Sanki ölmüştüm de kendi ölümüme ağlıyordum. Ayağa kalktım yavaşça, diğerlerini bulmam lazımdı. Koridara çıkıp etrafımı inceledim, hiçbirşey göremiyordum. Aklıma telefon flaşı geldi. Elimi cebime attığımda telefonum yoktu, doğru ya, Can gilde kalmıştı! Ne yapıcaktım ben. Tek çarem bağırmaktı
"Doruk!"
"Emir!"
"Can!"
"Kerem!" ses yoktu. Karanlık koridorun ortasında kalakalmıştım öyle. Başlarına birşey gelmiş olabilir miydi? Lütfen olmasın! Bu kadar şey çok fazla geliyordu artık bana, taşıyamıyorum bu kadar yükü. Kendi dünyamın altında kalmıştım. Nerede oldukları hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
"neredesiniz!" bağırmaktan başka hiçbirşey gelmiyordu elimden
"nerede onlar!" gezmeliydim. Okulu gezip onları bulmalıydım, başka çarem yoktu. Gördüğüm bütün odalara baktım, hiçbirşey görünmediği için gidip sıralara dokundum. Bu şekilde bulmaya çalışıyordum onları. O kadar korkuyordum ki, ama arkadaşlarım tehlikedeydi. Tek tek koridorlara bakıyor, bağırıp duruyordum.
"neden yapıyorsun bize bunları!" arkamdan kafama bir silah dayandığını hissettim. Kaskatı kesildim, hiçbirşey yapamadım. Korkudan titriyor ve ağlıyordum sadece
"çok güçzsüzsün selin keser" yine aynı sesti, tüm bunları yapan kişi. Ama ben ne arkamı dönebiliyordum ne kaçabiliyordum, kafama dayalı bir silah vardı.
"bu oyunun sonunda hepiniz ölüceksiniz, bende zafer sevincimi yaşayacağım" o kadar öfkeliydim ki, içime atmak daha da öfkelendiriyordu beni
"neden yapıyorsun bunları!" titreyen sesimle bağırdım
"daha ne yaptım ki" daha ne yaptım da ne demekti şimdi!
"ne yapmadın ki! " gülümsediğini duyabiliyordum
"oyuna başladığın zaman leveller çok kolay olur ama sonra zorlaşır ya, siz kolay seviyedesiniz şuan. Sizi çok daha kötü günler bekliyor" ne demek istiyordu! Başımıza gelenler yetmemiş gibi bir de herşey daha da mı kötü olacaktı
"artık şuna bir son ver!"
"her oyun biter zaten selin, ama bir kazanan olur. Kazanan ben olucam, hayatta kalacağım. Ama siz.. Siz ölüceksiniz" başım dönmeye başlamıştı. Gözlerimden dökülen yaşlar gibi bırakıcaktım kendimi,ayakta zor duruyordum. Silah başımdan çekildi yavaşça. Arkamı dönmek istiyordum. Arkamı dönüp bütün bunları yapan kişiyle yüzleşmek istiyordum ama yapamazdım. Birgün yüzleşicektim onunla, o gün bugün değildi. Ses tamamen kesildikten sonra arkamı döndüm yavaşça, kimse yoktu. Öylece arkama bakıyordum.
"selin!" Emir'in sesiyle başımı tekrar önüme çevirdim hızlıca. Dördü de bana doğru koşuyordu. Yine bulmuşlardı beni.
"neredeydin!" Doruk'a baktım ağlayan gözlerle. Sıkı sıkı sarıldılar bana,sonra geri çekildiler. Hepsi çaresizce bana bakıyordu.
"onunla konuştum.." diye mırıldandım. Hepsi şok içinde yüzüme bakıyordu.
"n-ne?" titreyen sesiyle konuşan Kerem'e baktım.
"hemde iki kere" hepsi şaşkınlıkla bana bakıyordu
"kimdi selin!" başımı Can'a çevirdim yavaşça
"bilmiyorum..arkamda durdu, ona bakarsam öldüreceğini söyledi" hepsi sinirden deliye dönmüştü
"tanıdık mıydı sesi peki!" sinirle konuşan Emir'e baktım
"hayır.." duvarları yumruklamaya başladı Emir. Yanına gidip sarıldım ona
"lütfen..yapma böyle" kalbim hızlı atmaya başlamıştı bir anda, zaten hızlı atıyordu ama normalden on kat daha fazla hızlandı. Neden olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekildim yavaşça, diğerlerine dönüp konuşmaya başladım
"eve gidip uyumaya ihtiyacım var şuan. Yarın bütün sorularınızı yanıtlarım. Benimde size sormak istediğim sorular var,yarın sorucam hepsini" hepsi halsizce başını salladı, onalrında uyumaya ihtiyaçları vardı,görebiliyordum. Okuldan çıkıp arabaya bindik. Yine aynı şekilde oturduk koltuklara. Başımı cama yaslayıp dışarıyı izliyordum. Gerçekten çok merak ediyordum bunları kimin yaptığını, neden yaptığını. Bizim ne suçumuz vardı? Bu oyunun sonu nereye gidecekti? Hiçbirşey bilmiyordum. Tüm bu olanların arasında camdan dışarıyı izliyordum. Onbeş dakika sonra Can gilin evinin önünde durduk. Arabadan inip kapıya doğru ilerledik. Can anahtarla kapıyı açtı, annesi uyumuştu herhalde
"annem uyumuştur, ben ona bakıp gelirim, gelirken çarşaf getiririm siz kalın burada. Tamam dercesine başımı sallayıp koltuklardan birine oturdum. Beş dakika sonra elinde çarşaflarla geri döndü.
" uyumuş, bizde uyuyalım hadi" Can'ın getirdiği çarşafları koltuğa açtım, bahtaniyemi alıp uzandım yatağa, arkamı dönüp gözlerimi kapattım. Hayatımda herşey ters gidiyordu şu sıralar. Yarının çok kötü olucağı konusunda bir his vardı içimde. On dakika içinde tüm düşüncelerim sustu, derin bir uykuya daldım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM OYUNU
Novela JuvenilKüçüklüğünden beri dört erkek ile büyüyen Selin'in, kendini dış dünyaya kapatmış, sadece dört arkadaşıyla takıldığı sıradan bir okul gününde ansızın başına gelen o olaydan sonra hayatı tamamen değişmiş, olaylar çok daha farklı bir hal almıştır. Eski...