Şuan öyle bir an yaşıyorduk ki, sanki kilitlenip kalmıştım öylece. Titreyen çenemle hiçbirşey konuşamıyordum. Son beş dakika kalmıştı, ben nasıl söylerdim böyle bir şeyi..
"abi söylesenize!" Doruk sinirden kafayı yeme derecesine geldiği zaman kapının ardından bir ses duyuldu
"içerde kimse var mı?" hepimiz korkuyla kapıya çevirdik başımızı,hemen kapıya doğru ilerleyip bağırmaya başladım
"çıkarın bizi buradan!" anında kapı açıldı. Karşımızda uzun boylu sarışın, ela gözlü bir çocuk ve onun yanında da okulun hademesi Hüseyin amca duruyordu.
"ne oldu burda çocuklar?" sayaç durdu bir anda.
"b-bilmiyorum kilitli kaldık" çocuk kaşları çatılı bize baktı
"kim kilitledi?" Bizi öldürmeye çalışan bir psikopat.
"bilmiyorum" ağlayarak kapıdan çıkıp hızla yürümeye başladım, hepsi arkamdan geldi.
"Neydi sakladığınız şey?" olduğum yerde dondum kaldım öyle, kafamı Kerem'e çevirip sadece bakabiliyordum, konuşamıyordum bile.
"b-biz ş-şey.." ne diyecektim ben şimdi? Söyleyecekmiydim..
"siz ne selin!" Can'ın bağırışıyla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım, Emir bu duruma dayanamayıp atladı hemen
"notlar, bize not verdi sürekli. Size söyleyemedik başınıza birşey gelir diye" şokla Emir'e baktım, yine kurtarmıştı günü.
"bu muydu abi ya!"
"off"
"Ay rahatladım" hepsi derin bir nefes verdi, bunu onlardan saklamak çok zoruma gidiyordu. Arkadan bir ses duyuldu yine, o çocuğun sesi
"merhaba, ben yeni geldim okula da, merhaba demek istedim. Ben Furkan" Doruk'a elini uzattı gülümseyerek, az önce hayatımızı kurtarmıştı o çocuk..
"Doruk" Doruk elini sıktı çocuğun, çocuk hepimizin sıra sıra elini sıktıktan sonra lafına devam etti
"ben şimdi gideyim, sonra görüşürüz" gülümseyip yanımızdan ayrıldı.
"bana çok fazla doğru söylüyorsunuz gibi gelmedi" Can kaşları çatılı bize bakarken endişeyle cevap verdim
"yemin ederim böyle oldu" niye yemin ediyorsun gerizekalı Selin!
"peki madem, gidelim hadi" okuldan çıkıp arabaya bindik. Arkaya Can ve Kerem'in yanına oturdum. Sürücü koltuğunda Emir, yanında Doruk oturuyordu. Keşke Emir'in yanında otursaydım. Ne hayır! Niye onun yanında oturmak isteyeyim ki? Otursam iyi olurdu sanki ama gerek yok. Aklıma çok tuhaf birşey geldi bi anda, neden bizi serbest bırakmıştı? Eğer bu adam bizi gerçekten öldürmek istiyorsa iki kişi uğruna neden serbest bıraktı bizi? Aklımda o kadar fazla soru işareti vardı ki artık herşeyin açıklığa kavuşmasını istiyordum. Bu adamın derdini, babamın nerede olduğunu, neden bize yaptığını,herşeyi çok merak ediyordum, adamla yüzleşmiş olmama rağmen hiçbirşey öğrenememiştim daha. O kadar yorulmuştum ki artık, hiçbirşey hissedemez hale gelmiştim. Birde tüm bunların üstüne Emir'in itirafı.. Herşey üst üste geliyordu resmen. Birgün onlarda öğrenecekti Emir'in itirafını, ama şuan yapabileceğim en son şeylerden birisiydi onlara bunu söylemek. Nasıl öğreneceklerdi bilmiyordum ama ben söyleyemezdim onlara. Etrafımda onlardan başka kimse kalmamıştı, ailemi almıştı benden,onları da almaya çalışıyordu. Hepimiz birer saatli bombaydık resmen, nereye gitsek orası patlıyordu.
"geldik" Emir'in mırıldanmasıyla arabadan inip Emir gilin evine doğru yürüyüp kapıyı çaldım, serap teyze açar açmaz içeriye girip Emir'in odasına çıktım, hepsi arkamdan geldi. Doruk yatağa uzandı bizde sandalyelere yerleştik. Telefonumun sesiyle cebimden telefonumu çıkardım ve gördüğüm manzara karşısında şoka girdim. Ekranda "Babam" yazıyordu.. Şokla telefona bakarken titreyen elimle açtım telefonu, yavaşça kulağıma koydum
"kızım!" babamın sesiydi bu.. Kaç haftadır göremediğim babamın sesiydi..
"b-baba!" hepsi şokla bana bakıyordu.
"k-kız-" sesi donuk donuk geliyordu sürekli, babam yaşıyordu benim..
"baba!" telefon suratıma kapandı. Hepsi şok içinde bana bakarken gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Hepsi ayağa kalkıp yanıma geldi korkuyla.
"arayan b-baban mıydı?" zar zor konuşan Kerem'e baktım yavaşça, başımı salladım. Diğerlerine baktım sonra, hiçbiri konuşamıyordu.
"n-ne dedi?" Doruk titreyen sesiyle bana bakıyordu merakla.
"kızım dedi, sonra sesi gitti"
"inanamıyorum ya.."
"şaka gibi.." gözlerimden süzülen yaşlarla beraber sandalyeye oturdum şokla.
"babam yaşıyor.." hafiften gülümsediler
"evet Selin..baban yaşıyor" Emir'in şefkat dolu sesiyle Emir'e baktım yavaşça. Ve o an hiçbirşeyi umursamayıp başımı Emir'in göğsüne yasladım. Sımsıkı sardı beni, kalbi yine hızlıydı. Hepsi bizi sımsıkı sardı, o an dünyanın en mutlu insanı bendim sanırım. Birkaç dakika öyle kaldıktan sonra geri çekildik, hepsinin gözlerinden yaşlar akıyordu.
"bütün bu olanları atlatıcağız.." diye mırıldandım. Hepsi gülümsedi bana. Haftalar sonra ailemden birinden haber almak o kadar mükemmel bir histi ki, anlatılamazdı..
"benim şimdi çok uykum var, iyi geceler" ayağa kalkıp yatağa uzandım yavaşça, Gözlerimi kapadım.. Sabah uyandığımda saat 6:30'du. Neden bu kadar erken kalktım bilmiyordum. Bizimkilere baktım, hepsi uyuyordu ama Emir yoktu. yatakta doğrulup lavaboya gittim. Elmi yüzümü yıkayayıp balkona çıktım, Emir orada oturuyordu.
"günaydın" mırıldanıp yanına oturdum.
"günaydın" gözlerini gökyüzünden ayırmadan konuştu. Dayanamıyordum artık aramızdaki resmiyete, pat diye ağzımdan çıkaverdi cümleler
"Ben böyle olmak istemiyorum. O günden beri aramıza gereksiz bir mesafe soktun,ben bunu istemiyorum Emir" hiç beklemediğim cümleler çıktı ağzımdan. Hüzünle bana baktı, uzun uzun baktık birbirimize. Gözlerim gözleriyle buluşunca bir tuhaf oluyordu içim.
"eskisi gibi olmak istiyorum, senin bana soğuk davranmanı beni kendinden uzaklaştırmanı istemiyorum Emir,ne olursa olsun sen Emir Soykan'sın, bende Selin Keser.."
"emin misin?" çok kararlı bir şekilde başımı salladım
"evet" hafiften gülümseyip gökyüzüne baktı tekrardan. O an ortam o kadar iyiydi ki, sanki aramızdaki bütün duvarlar yıkılmıştı, ama bu sefer üstümüze değil.
"bitti artık, değil mi?"
"bitti" sonunda aramızdaki buzlar ermişti, artık eskisi gibi olucaktı herşey. Gökyüzüne çevirdim kafamı, güneş yeni yeni doğuyordu.
"Ben şunları uyandırayım,geliyorum" Yavaşça ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim
"tamam başkan" o cümle o kadar hoşuma gitmişti ki, artık eskisi gibi başkan diyordu bana. Emir'i özlemiştim resmen, gözümün önünde duran birini özlemiştim. Ama artık kavuştum Emir'e. Balkondan çıkıp Emir'in odasına gittim.
"Uyanınn!"
"şşş"
"aloo"
"su dökerim haa" Doruk gözlerini hafiften açıp bana baktı
"benim gözlerim neler görüyor?" gülümsedim
"Dünyanın en güzel kızını" oda gülümseyip doğruldu.
"Emir nerede?"
"balkonda" diğerlerini uyandırmak için başımı çevirirdim.
"Cannn"
"Keremmm"
"Kerem stranger things'in yeni sezonu gelmiş!" Kerem yerinden hoplayarak gözlerini açtı ve hızla doğruldu
"ne!"
"şakaa!" gözündeki hayal kırıklığını görebiliyordum
"Selin çok kötüsün ya!"
"tamam ağlama" gözlerini devirip yataktan kalktı
"Can!" Can gözlerini hafif açıp bana baktı, sonra doğruldu
"Ben balkondayım, sizde gelirsiniz" başlarını salladılar, odadan çıkıp balkona geçtim.
"görev tamam!" Emir'in çak yaptığı eline çakıp yanına oturdum. Sonra diğerleri geldi, yanımıza dizildi. Öylece yan yana oturmuş güneşin doğuşunu izliyorduk. O kadar huzurlu bir andı ki, ne olursa olsun, ne yaşarsak yaşayalım yine bir aradaydık. Hayatımızda birçok şey değişmişti, ama değişmeyen tek şey arkadaşlığımızdı. Bizim aramızdaki bağ ne olursa olsun asla kopmayacaktı. Hayatımda İyiki tanışmışım dediğim nadir insanlardı onlar. Hayatımda tanıdığım en mükemmel dört süper kahraman..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM OYUNU
Teen FictionKüçüklüğünden beri dört erkek ile büyüyen Selin'in, kendini dış dünyaya kapatmış, sadece dört arkadaşıyla takıldığı sıradan bir okul gününde ansızın başına gelen o olaydan sonra hayatı tamamen değişmiş, olaylar çok daha farklı bir hal almıştır. Eski...