14.bölüm "Bu Oyunda Birlikteyiz.."

30 5 2
                                    



Şokla nota bakıyordum, gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı yavaşça. Kim neden bize bunları yapıyordu? Artık çok yorulmuştum. Normal bir şekilde okula gidip gelmek, normal insanlar gibi yaşamak istiyordum hayatı. Ama şuan içinde olduğum oyunda birileri vuruluyor, notlar geliyor, okulda korkunç gece yaşıyorduk. Birkaç hafta öncesine kadar hayatımız gayet normaldi. Hepsi bana bakıyordu şok içinde.
"bu ne şimdi?" titreyen sesiyle gözleri dolmuş halde bana bakıyordu Doruk. Ama ben bu notlara alışıktım artık, ama yinede ağlıyordum işte
"kim bu şerefsiz!" Emir'in o kahverengi gözlerine baktım, yorulduğunu görebiliyordum. Soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu ama dokunsam ağlıyacak duruma gelmişti.
"ya neden abi neden!" Can'ın sinirli sesine döndüm ağlayan gözlerimle, uzun uzun baktım ona
"artık sıkıldım.." diye mırıldandı Kerem. Elimdeki notla yanlarına gittim,kafamı Emir'in omzuna yasladım. Kalp atış sesini duyabiliyordum, çok hızlıydı. Gözlerimden süzülen yaşlar Emir'in pantolonuna damlıyordu.
"ağlama.." diye mırıldandı Emir
"tamam.." gözyaşlarımı silip kendime gelmeye çalıştım.
"bu oyunda birlikteyiz.." diye mırıldanıp doğruldum. Onlara bakarak gülümsedim
"kimse bizi ayıramıyacak, merak etmeyin" gülümsediler. Zilin sesiyle yerimden sıçardım.
"siz durun ben açarım" Doruk ayağa kalkıp korkuyla kapıya ilerlemeye başladı. Hepimizin aklında aynı şey vardı, buda bir oyunsa?
"abi saçmalama bizde geliyoruz" hepimiz aynanda kalktık.
"Emir sen otur" diye mırıldandım. Can anında bana döndü
"sende oturuyorsun küçük hanım"
"ama-"
"selin" Can adımı üstüne basa basa söyleyince yerime oturdum. Emir de oturdu. Üçü de kapının oraya vardılar. Biz ise korkuyla onları izliyorduk. Yavaşça kapıyı açar açmaz bir ses yükseldi
"merhaba, Emir soykan değil mi? Siparişleri getirdim" kapıdan korkuyla uzaklaştılar bir anda. Emir'de ben de kahkaha atmaya başladık. Hepsi derin bir nefes verip kapıya yaklaştı.
"abi öyle gizemli gizemli gelinir mi ya!"
"gizemli mi geldim ki?" adam soran gözlerle Doruk'a bakarken hala kahkaha atıyordum.
"yok abi yok tamam teşekkür ederim, ne kadar?" Ben ve Emir hala kahkaha atıyorduk
"100 tl" Doruk çıkartıp adama 100 tl verdikten sonra teşekkür edip kapıyı kapattı
"abi yüreğim ağzımdan çıkacaktı resmen!" Kerem'in sözüne daha da büyük bir kahkaha attım
"Peniwise'yi görmüş çocuk gibi kalakaldım öyle!"
"tamam hadi gelin, açlıktan ölürsem sorumlusu sensin Doruk'cum" yanımıza gelip hamburgerleri açmaya başladılar.
"gömülün" hamburgeri açıp yemeye başladım. Patateslerim hamburgerimden önce bitmişti, bu durumdan nefret ediyorum! Emir'in patateslerine çöksem mi acaba ya? Doruk'a bak göz dikmiş güzelim patateslere!
"çökebilirsin" diye mırıldandı Emir. Aklımı okudu resmen. Emir'e kafamı çevirdim hemen, bana gülümsüyordu
"abi ben hedeflemiştim onu ya!" Doruk'a dil çıkarıp Emir'in patateslerini yemeye başladım. Doruk'a kıyabilir miydim? Hayır kıyamazdım. Elime dört tane patates alıp Doruk'a uzattım
"al ye, ağlama" Doruk patatesleri alıp tabağına koydu
"vicdanlı arkadaşım benim" yemeğimi bitirdikten sonra arkama yaslandım
"elinize sağlık"
"afiyet olsun" hepsi yemeğini bitirdikten sonra masayı toplamaya başladık. Emir ayağı kalkınca sinirle ona baktım
"sen kalkma, otur emekli şemsiyesi gibi!"
"peki.." gülümsedi ve yavaşça yerine oturdu.
Sofrayı kaldırdıktan sonra geri Emir'in yanına geldik. Emir'in yanaklarını sıkıp yerine oturdum. Yanağına bir öpücük kondurup söylenmeye başladım
" Emir senin yanakların çok tatlı ya! Sakın diyete felan girme kalsın böyle" gülümsedi.
"seloş ne zevk alıyorsun yanak sıkmaktan?" Doruk'un sorusuyla kafamı Doruk'a çevirdim.  Can'ın yanağını sıktı bir kere. Sonra mıncıklamaya başladı
"aslında iyiymiş ha" Can'ın yanağını mıncıklamaya devam ediyordu
"öğlum bıraksana yanağımı!"
"sus, artık yeni eğlencemsin" Can çırpınıyordu
"abi bırak!"
"evlenelim mi Can"
"tipim değilsin Doruk" kahkaha atmaya başladık, Doruk ise Can'ın yanağını sıkmaya devam ediyordu. Can zorla çekti kendini. Yanakları kıpkırmızıydı, çok tatlı olmuştu
"domatese benzedin Can" gülümseyerek Can'a baktım. O da gülümsedi.
"çocuklar ben karşı komşuya gidiyorum"  serap teyzenin sesiyle başımızı kapıya doğru çevirdik
"tamam serap teyze, görüşürüz" serap teyze evden çıktı, Can hala kıpkırmızıydı.
"abi şu halime bak ya! Güneşte yanan teyzelere benzedim!" Can'ın lafına hepimiz güldük, Can çok sinirliydi
"sakin ol aşkım" Doruk Can'ı kışkırtıyordu sürekli
"kes sesini Doruk" büyük bir kahkaha atıp arkama yaslandım. Titreyen telefonumu elime aldım, babam arıyordu
"sakın eve gelme kızım sak-" dondum kaldım öyle. Sesi o kadar tuhaftı ki. Neden bana sakın eve gelme desin? Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Babama birşey mi yapıyorlardı? Korkudan elim ayağım titremeye başladı
"ne oldu selin?" gözlerim dolmaya başladı. Emir'in sorusuyla kafamı Emir'e çevirdim
"babam.. Sakın eve gelme diyor.." hepsi şokla yüzüme bakıyordu. Emir sinirle bağırmaya başladı
"ne lan bu şimdi!" hepsi donup kalmıştı, hiçbirşey diyemiyorlardı. Olayı idrak etmeye çalışıyorlardı. Bende aynı şekilde şok içinde oturuyordum öylece. Bunu bize yapan kişi aileme acı çektirmek istiyordu. Ev tehlikeliydi ve babam bana sakın eve gelme diyordu..
" bişeyler yapın.." diye mırıldandım gözlerimden yaşlar süzülürken.
"neden.. Biz?" diye ekledim ağlayarak.
"Korkma selin..çözücez" ağlayan gözlerle Emir'e çevirdim bakışlarımı. Hüzünle bakıyordu bana. Hepsi bana hüzünle bakıyordu
"bu oyunda birlikteyiz" diye mırıldandı Doruk. Kalakalmıştık öylece. Eve gidemiyorduk, ama annemle babam alıkoyulmuşlardı. Ne yapacağımızı bilmeyerek oturma odasında oturuyorduk. Gitse miydik? Kalsa mıydık? Onlar gitse beni götürmezlerdi asla. Eğer benim yüzümden onlara zarar gelirse kendimi asla affetmezdim.
"ne yapacağız.." diye mırıldandım.
"sen değil,biz yapacağız" tahmin ettiğim gibi beni götürmemekte kararlılardı.
"Emir olmaz"
"olur" ayağa kalktılar hafiften
" Emir sende gelme" Emir Can'a döndü hemen
"saçmalama, bende geliyorum" Emir geliyorum demişti bir kere, kimse tutamazdı onu
"ya lütfen, lütfen bende gelicem" hepsi bana baktı üzgün gözlerle
"selin..lütfen"
"asıl sana lütfen Kerem! Orda olmak istiyorum. Ayrıca belkide bu beni tek başıma bırakmanız için bir tuzaktır" tam kalplerinden vurdum onları, kendimle..
"selin doğru söylüyo aslında, mantıklı" Emir Can'a dönüp tamam dercesine başını salladı. Kapıya doğru ilerleyip evden çıktık yavaşça. Arabaya bindik. Emir çok hızlı sürüyordu arabayı. Kalbim hıphızlı atıyordu. Eve gidince karşılaşacağım manzaradan korkuyordum. Ya geç kaldıysak? Annem gile birşey olmuşsa? Aklımdan binlerce düşünce geçiyordu. Biri oyun oynuyordu bizimle. Sevdiklerimize acı çektirmeye çalışıyordu. Bir grup liseli gençle derdi neydi? Hayatım çok güzel ilerlerken bir oyunun içinde buldum kendimi. Sevdiklerim zarar görmeye başlamıştı. Onbeş dakika sonra evin önündeydik. Hızla arabadan inip kapıyı doğru ilerledik. Kapı hafiften açıktı. Biri sanki bizi bekliyordu, tuzağına çekiyordu bizi. Ve biz her adımımızla tuzağa daha da yaklaşıyorduk sanki. Yavaşça kapıyı açtı Emir. Gördüğüm manzara karşısında şoka girmiştim. Bütün bedenim kaskatı kesilmişti o an. Çenem titremeye başladı, başım dönüyordu. Karnıma çok şiddetli bir ağrı girmişti. Her an yığılıp kalabilirdim şuan. Kapıdan içeri adım atamadan öylece şokla izliyorduk manzarayı.Sanki Dünya Yıkılmıştı da altında kalmıştım..

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin