İnsanın en kötü anıdır çeresiz olduğu an.. Eli kolu görünmez bir iple bağlıdır ve elinden hiçbirşey gelmez ya, işte tam o anı yaşıyordum. Burdan çıkmam lazımdı, ama çıkamıyordum işte. Biz bunları yaşayacak ne günah işlemiştik bilmiyordum ama, elbet bir gün açığa çıkacaktı her şey, işte o gün herşey bitmiş olacaktı.
"beni duyan var mı!" boşuna çabaladığımı fark ettim, artık tek umudum onların benim yanıma gelmesiydi. Aşşağıda beni bekliyordu hepsi, ben ise onları.. Cidden çok sıkılmıştım bu durumdan. Sürekli bir macera sürekli bir kaos, benimde hakkım vardı dinlenmeye. Birkaç saat öncesine kadar hastanedeydik, şimdi ise bir tuvalette kilitliyim. Hiçbir zaman normal bir günüm geçmemişti ki zaten. Şimdi de Kerem'in doğum günü mahvoluyordu. Zoruma giden de buydu zaten.
"selin?" kapının ardından Emir'in sesini duymamamla beraber hızla kapıya doğru gittim. Sonunda beni bulmuşlardı.
"Emir!"
"gelsene?"
"kilitli kaldım Emir!"
"ne!" Emir kapıyı zorlarken konuşmaya devam ediyordu
"Allah kahretsin!" birilerinin varlığını yanımda hissetmek iyi geliyordu bana, hele ki bu kişi sizin için değerliyse.
"tamam ben birilerini çağıracağım bekle" Emir'in uzaklaştığını duyabiliyordum. Bir süre sonra tekrar geldi, bu sefer yalnız değildi.
"açıyoruz şimdi kapıyı" kapı açıldı yavaşça. Direkt Emir'e sarıldım hızla, sımsıkı sardım onu, o da bana sarıldı. Bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekildim.
"Teşekkür ederiz" adama gülümseyip aşşağı indik beraber
"sen git ben pastayı alıp geliyorum" Emir başını sallayıp yanımdan ayrıldı. Mutfağa gidip pastanın mumlarını yaktım ve pastayı dikkatlice elime alıp bizimkilerin yanına gittim. Öyle bir elim ayağım titriyordu ki, büyük ihtimal aynı binanın içindeydik şuan, onun varlığı büyük bir tehditdi bizim için. Gülümseyerek yanlarına gittim.
"İyiki doğdun Kerem!" hepsi benimle beraber bağırmaya başladı
"iyi ki doğdun Kerem!" Kerem şok ile ayağa kalktı. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
"çocuklar.." pastayı masaya koydum yavaşça.
"hadi!" Kerem pastaya yaklaşınca bağırdım hemen
"dilek tut!" gözlerini kapatıp bir süre bekledi, sonra tekrar açıp mumlarla üfledi.
"teşekkür ederim.."
"ağlıyor oğlum bu!" Doruk Kerem ile dalga geçerken heyecanla söze atladım
"sıra hediyelerde o zaman!" Furkan sırttı
"vallahi alamadım ben, haberim yoktu" Kerem Furkan'a gülümsedi.
"zaten sen bana hastanede çok büyük bir hediye verdin" hepimiz kaşlarımız çatılı onlara bakarken Kerem devam etti.
"pasta aldı, kutladı doğum günümü" hepimiz gülümseyerek Furkan'a bakıp danışmaya gittik, hediyeleriemizi alıp geri döndük. Hepimizin hediyelerini açıp çok beğendiğini dile getirdi, ardından Pastayı kesip yemeye başladık.
"Kerem'in içinden sevgi pıtırcığı çıktı!" Can ile Doruk gülüşüreken Kerem söylenmeye başladı
"siz ne anlarsınız"
"oyun mu oynasak?" Furkan hemen yanıt verdi Can'a
"doğruluk ve cesaretlik?" Doruk Furkan'a bakıp gülümsedi
"biz birbirimizin Herşeyini biliriz" işte o an kalbim eridi gitti, Emir ile göz göze geldik anında. İkimizde onlara büyük bir yalan söylüyorduk, ve onlar bize güveniyordu.. Kendimden nefret ettim o an.
"o da doğru" aramızda çok büyük bir sır vardı, ve kimseye söyleyemiyorduk. Onların bize olan güvenini boşa çıkartmak çok üzüyordu beni, ama elbet bir gün su yüzüne çıkacaktı herşey, ama şimdi değildi..
"başka fikri olan?" hiç kimseden çıt çıkmadı
"bilemedim ki" o adamla aynı binada olmamın verdiği telaşı belli etmemeye çalışıyordum ama çok zordu. Her an birşey olabilirdi. Canımız tehlikedeydi ama belli etmemek zorundaydım.
"tabu oynasak?"
"Doruk'un takımındakilere haksızlık oluyor boşver"
"ayıp ediyorsun Can" Doruk dışında herkes gülmeye başladı.
"aboo olmaz böyle" Doruk çok ciddiydi, diğerlerimiz gülüyorduk.
"aranızdaki en zeki benim aslında" Doruk'un bu lafına daha da çok kahkaha atmaya başladık
"yalan mı abi? Biri film diziyle kafayı bozmuş büyülere inanıyor, diğer psikopat kıskançlıktan tüm okulun önünde sövmüştü, diğeri zaten doğuştan anormal bir hafta geç doğmuş, diğeri iletişim engelli milletle konuşurken Ağrı dağına dönüyor,Furkan da daha belli değil zaten onu da çözeriz" hepimiz tekrardan gülmeye başladık. Gülerek söze atladım
"doğuştan anormal ne ya!"
"yalan mı kızım? Üşendin bir hafta geç doğdun" kahkaha atmaya devam ederken Emir lafa atladı
"bunları söyleyen kişi de sinirden yaratılmış yalnız. Bir keresinde sinriden öğretmenin arabasının camını taşlamıştın hatırlatırım" hepimiz gülerken Doruk ciddileşti
"sinir normal bişe yalnız" şuan ortam çok güzeldi. Gülüyorduk, eğleniyorduk, en önemlisi biraradaydık şuan.
"sizden birşey çıkmayacak, en iyisi Doruk abiniz düşünsün birşeyler" hep birlikte gülüşürken telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu açtım, ekranda gizli numaradan geldiği yazıyordu. Kaşlarımı çatıp bildirimi açtım ve içimden okumaya başladım
Oturduğunuz koltukların hepsinin altında birer bomba var, ve şimdi bombaları devreye soktum. Siz ayağa kalkarsanız bombalar patlar. Bol şans
Bütün sesler sustu beynimde. Diğerlerinin ne konuştuğunu bile duymuyordum. Gelen mesaja bakakalmıştım öylece. Altımızda bomba mı vardı? Bu nasıl bir manyaklıktı böyle! Şuan Kerem'in doğum gününü kutluyorduk, böyle birşey olmamalıydı.. Bir süre Telefona şok ile baktıktan sonra yüz ifademi değiştirmeden başımı kaldırdım. Gözlerimi hepsinin gözlerinde gezdirdim tek tek, gülüşüp duruyorlardı. Biz bu oyunda masum olan taraftık, ama onun ne yapmaya çalıştığını bilmiyorduk. Bu mesajı onlara söylersem yüzlerindeki gülüş solucaktı bir bir, bunun olmasını asla istemezdim, ama söylemek zorundaydım onlara. O sırada aklımdan birüsürü düşünce geçti. Şimdi ne olacaktı, burdan nasıl kaçacaktık, çalışanlara ne söyleyecektik?
Bomba ile uğraşan kişiler çağırıp yaptıracaktık, tek çare buydu. Tam bu sırada tekrar gizli bir numaradan mesaj geldi, mesajı açıp okumaya başladım korkuyla
Aklından bile geçirme Selin Keser, polis yok, Bomba imha ekibi yok. Sizden Başka Bir kişiye bile bahsederseniz olduğunuz yeri patlatırım ve herkes ölür. Ben burada olmayacağım, yangın merdivenlerinden aşşağıya indm bile.
Korkuyla tekrar kaldırdım başımı, kaçış yolu yoktu bu sefer, kapana kısılmıştık ciddi ciddi.
"çocuklar.." biryerden başlamam gerekiyordu, bütün vicudum titrerken anlatmaya başladım. Mesajları harfi harfine okudum, hepsi şok içinde bana bakakaldılar.
"ne diyorsun Selin!" gözümden bir damla yaş süzüldü yavaşça, bedenim titriyor, başım ağrıyor, midem bulanıyordu.
"ölücek miyiz..?" hepsi kaşları çatılı bana baktı
"ölmeyeceğiz Selin, kurtulacağız.."
"iyi de nasıl?" hepsi durdu öylece, bir sessizlik oldu ortamda. Hiçkimse hiçbirşey diyemiyordu. Bu sefer hepimiz biliyorduk, kaçış yolu yoktu, oyun bitti,kötü kral kazandı..
"ee şimdi ne yapacağız?" öylece oturuyorduk, kalkarsak ölecektik zaten, oturmaktan başka şansımız yoktu.
"şaka gibi ya!" Doruk sinirle söylenirken gözlerimden süzülen yaşları titreyen ellerimle sildim yavaşça.
"nasıl kurtulacağız!" hiç kimseden ses çıkmadı tekrardan, bu sefer öleceğimizi kabul etmiştik, ve ölmeyi bekliyorduk.
"bu manyak herifi o kadar merak ediyorum ki!" Furkan'ın sesi bile titriyordu, hepsi çok korkmuştu. Sonuçta bizde insandık, bizde liseli gençlerdik. Ve şuan korkmanın tam sırasıydı.
"çok sıkıldım bu durumdan.." sadece Emir değildi sıkılan, hepimiz bıkmıştık artık. Belki de hiç doğmasaydım daha güzel olurdu herşey, yani hiçbirşey olmazdı, ve bu herkes için daha iyiydi. Bunları düşünürken aklıma bir anda ilk notları aldığım sırada notların içinde geçen bir cümle geldi, "Doğduğuna pişman olacaksın Selin Keser" doğum günümü kutladıları gece eve gittiğim zaman gelmişti bu not bana, ve evet sanırım haklıydı biraz. Ama doğmasaydım onları da hiç tanımayacaktım mesela, bu kadar anı biriktiremeyecektim onlarla. Ne hissedeceğimi, ne düşüneceğimi bilmiyordum. Bildiğim tek şey ayağa kalkarsak öleceğimdi. Yapabildiğim tek şey de beklemek..
"aklında birşey olan var mı?" hepsi hayır dercesine başını salladı, ne olabilirdi ki akıllarında. Artık neye üzüleceğimi bile bilmiyordum. Altımızda bomba olmasına mı üzüleyim? Bu bombanın benim en yakın arkadaşlarımda da olmasına mı üzüleyim? Tüm bunların benim yüzümden olmasına mı üzüleyim? Bu olayın Kerem'in doğum gününde olmasına mı üzüleyim? Hangi birine üzülsem onu bile bilmiyordum. Kafayı yemek üzereydim, ama kafayı yemek için bile fazla yorgundum şuan. Ne zaman daha kötü ne olabilir desem daha kötüsü oluyordu. Hayat istemiyordu bizi yanında, sürekli ittiriyordu bizi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM OYUNU
Ficțiune adolescențiKüçüklüğünden beri dört erkek ile büyüyen Selin'in, kendini dış dünyaya kapatmış, sadece dört arkadaşıyla takıldığı sıradan bir okul gününde ansızın başına gelen o olaydan sonra hayatı tamamen değişmiş, olaylar çok daha farklı bir hal almıştır. Eski...