15.bölüm "Bildiğim tek şey büyük bir oyunun içinde olduğumuzdu.."

30 5 1
                                    

Duvarlar kan içindeydi. Heryerde kan vardı. Ve kanlı duvarda bir postit. Gözlerimden yaşlar süzülürken şokla arkamı dönüp baktım hepsine. Hepsi şok içindeydi. Eve girdim yavaşça. Aklımdan binlerce düşünce geçiyordu. Lütfen annem gile birşey olmuş olmasın, lütfen. Midem bulanıyordu, her an kusabilirdim şuraya. Duvardaki nota gittim yavaşça, ve okumaya başladım
ANNEN ÖLDÜ
gözlerimden dökülen yaşlar daha da şiddetlenirken. Çığlık atmaya başladım. Bağırıyordum sadece bağırıyordum. Ellerimi başımın arasına alıp devam ettim bağırmaya. Hepsi yanıma geldi,notu okudu. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı hepsinin. Hem ağlayıp hem bana sarılıyorlardı. Ama ben onları saracak kadar güçlü değildim. Başım hala ellerim arasındayken bağırmaya devam ediyordum.
"selin.." hiçbirşey diyemiyorlardı, sakin olamazdım çünkü
"hayır! Hayır!" diye bağırıyordum. Dayanamayıp dizlerimin üstüne bıraktım kendimi,bağırıp ağlamaya devam ediyordum. Bu olabilir miydi? Gerçekten ölmüş müydü annem! Düşüncesi bile acı veriyordu insana. Aklımdan binlerce defa geçirdim o sözü. Annen öldü, annen öldü
" selin dur lütfen!" onların da gücü yoktu, ama yinede sakinleştirmeye çalışıyorlardı beni. Ama ben ise sadece bağırıyordum. Ellerimi başımdan çekip dizlerimde birleştirdim. Gözyaşlarım süzülmeye devam ediyordu, ben ise çığlık atıyordum.
"anne!" bir insan annemden ne istesin ki? Bir insan bizden ne istesin ki! Neden yapsın bunu bize? Neden çektirsin bu acıyı.
"anne!" deli gibi bağırıyordum. O an ne yapacağımı bilemiyordum, elimden hiçbirşey gelmiyordu. Kayaya çarpmış balık gibiydim, annesini kaybetmiş onyedi yaşında bir kızdım o an. Düşününce bile tuhaf geliyordu insana. Daha sabah selam verdiğim insan yoktu şimdi, almışlardı onu benden..
"selin.." bağırmaya devam ediyordum hala. Sonra bağırmayı kesip hıçkırmaya başladım.
"anne.." gözlerimdeki yaşlar pantolonuma dökülüyordu.
"selin..tamam..lütfen" ağlamaya devam ediyordum, deli gibi ağlıyordum. O an kendimi o kadar berbat hissediyordum ki Sanki ölmüşüm de bir ruh olarak dolaşıyormuşum gibi..
"annem..ölemez!" hala kabullenemiyordum bunun gerçek olduğunu, ya da kabullenmek istemiyordum. Şuan uyanıp tüm bunların rüya olmasını istiyordum. Bazen rüyalarımızın gerçek olmasını isteriz, bazen de gerçeklerin rüya..
"selin lütfen!" hayatım öyle bir raddeye varmıştı ki, kandan korkan ben şuan kanların üstünde annem öldüğü için ağlıyordum. Hala kabullenemiyordum bu durumu, düşündükçe deliriyordum.
"annemi getirin bana!" hepsi ağlıyordu. Cebimden telefonu çıkarıp annemi aradım. Açmıyordu
"lütfen, annemi getirin bana!" hepsi ağlayarak bakıyordu bana
"tamam selin..sakin ol" Emir'e baktım ağlayan gözlerle.
"birşey yap Emir, lütfen" çaresizce bakıyordu bana, ne yapabilirdi ki.
"selin sakin ol lütfen" Doruk'ta hüzünle konuşuyordu
"olamam Doruk, sakin olamam!" ağlıyordum, sadece ağlıyordum.
"selin..çıkalım mı buradan?" Can haklıydı. Midem bulanıyordu, her an kusabilirdim şuraya. Ama nasıl kalkıcaktım? O gücü bulamıyordum kendimde. Öylece oturuyordum oturma odasının ortasında.
"gücüm yok.."diye mırıldandım
Can bir kolumdan tuttu, Emir bir kolumdan tutup ayağı kaldırdılar beni, ama benim yürüyecek gücüm yoktu
"lütfen bırakın..yürüyecek halim yok" Bir anda kucağına aldı Emir beni. Kapıya doğru yürümeye başladı. Sesimi çıkarmadım. Beni dışarı çıkardılar,
"tamam, bırakabilirsin.." hafifçe yere bıraktı beni, o an anladım, bırakamazdı..hala gücüm yoktu. Başım dönüyordu, deli gibi dönüyordu. Ve en sonunda yere yığılıp kaldım..
Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında buldum kendimi, kolumda serum vardı. Başım çok şiddetli ağrıyordu. Yanımda da dört süper kahramanım oturuyordu
"günaydın" diye mırıldandı Doruk, gözleri kıpkırmızıydı. Annem geldi aniden aklıma, benim annem..ölmüştü
"annem!" serumumu elimle çekiştirmeye başladığımda hepsi ayaklandı
"selin hayır!" Emir kolumu tuttu hemen sıkıca.
"Emir,lütfen bırak!" çaresizce baktı yüzüme
"hayır selin..olmaz" ağlayarak bıraktım kendimi, Emir de kolumu bıraktı hafifçe. Annemin öldüğü düşüncesi çok mantıksız geliyordu bana, kabullenemiyordum hala
"annemin yanına gitmem lazım, bulmam lazım onu" hepsinin gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
"yapmayın böyle..annem yaşıyor" Emir saçımı okşamaya başladı şefkatle
"Emir..lütfen izin ver annemi bulayim" Emir'in gözlerinden süzülen yaşlar daha da hızlı süzülmeye başladı. Ben hala kabullenemiyordum annemin öldüğünü. Babam neredeydi peki? Annem yoktu ama babam.. Babama ne olmuştu?
"babam..bir haber var mı?" hepsi bana baktı öylece, Can hayır dercesine başını salladı. Başımı yastığa yaslayıp tavanı izlemeye başladım. Gözlerimden akan yaşlar yastığa dökülüyordu. Bu olanlar hakkında hiçbirşey bilmiyordum. bunları yapan kişiyi, amacını, neden yaptığını, hiçbirşey bilmiyordum. Bildiğim tek şey büyük bir oyunun içinde olduğumuzdu..
" hastamız uyanmış bakıyorum" hemşirenin sesiyle başımı kapıya doğru çevirdim. Gülümseyerek buraya doğru geliyordu
"nasıl oldu anlat bakalım" ne diyecektik şimdi biz?
"başı döndü, düştü bayıldı" diye atladı Doruk, ama yeterince iyi bir yalan değildi
"üstün başın neden kan içinde?" ne diyecektik? Üstüm başımın kan olmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktu
"babası doktor, hastanede biri kan kustu, selin de kanı görünce bayıldı. Babasının acil bir ameliyatı olduğu için biz getirdik. Normalde babasının hastanesinde kalıcaktık ama o hastanede bir kere kan gördüğü için artık orda olmak istemiyeceğini düşündük" işte cankurtaran Emir Soykan. Biz hep can kurtaran derdik ona, hep arkamızı toplardı
"anladım çocuklar, siz neden ağlıyorsunuz?"
"ailevi meseleler" diye mırıldandı Emir. Hemşire gülümseyip yanıma geldi.
"nasıl hissediyorsun kendini?"
"iyiyim" hayır, iyi değilim
"güzel, serumun da bitmiş. Ben şimdi çıkarıcam serumunu,sonra gidebilirsiniz" hemşire gülümseyerek serumumu çıkarttı, koluma bir pamuk koydu
"bunu burada tut böyle" başımı sallyıp pamuğu tuttum. Hemşire kapıya yöneldi
"geçmiş olsun" odadan ayrıldı. Hafiften doğruldum yatakta, hepsi tuttu beni. Başımın ağrısı hafifliyordu. Yavaşça kalktım yataktan. Yardım ediyorlardı bana.
"tamam,bırakabilirsiniz" ilk baş tereddüt ettiler, sonra yavaşça bıraktılar. Ayaklarımın üzerinde durmayı başarmıştım, ama ruhum hala yıkılmış durumdaydı. Halsizce yürüyordum. Hastaneden çıkıp arabaya bindik. Ben arkaya Emir ve Kerem'in yanına bindim,sürücü koltuğunda Can, yanında da Doruk vardı. Cam kenarında dışarıyı izliyordum öylece. Ağaçları, çocukları, kedileri. Yani dışarıdan böyle görünüyordu ama içimde herşeyi sorguluyordum.başımı Emir'in omzuna yasladım. Kalp atışını duyabiliyordum, herzamanki gibi çok hızlıydı. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı yine, Emir'in tişörtüne damlıyordu. Saçımı okşamaya başladı. Yavaşça ellerini saçımda gezdiriyordu, sanki yeni doğan bebeğe dokunur gibi nazikti. Nasıl oldu da bir oyunun içinde buldum kendimi bilmiyorum, ama bana destek olacak dört süper kahraman tanıyordum. Annem gerçekten ölmüş müydü? Bunu her düşündüğümde birkere daha yıkılıyordum. Bu düşünce mahvediyordu beni.
"bize gidiyoruz" diye mırıldandı Can. Kimseden ses gelmedi. Birdaha o eve nasıl gidicektim? Annemin öldürülmüş olma ihtimali olan eve, O karşılaştığım manzaranın üstüne.. Hiçbir fikrim yok. Babam neredeydi? Notta sadece annemin ölümünden bahsediyordu, ama babamda ortalıkta yoktu. Babama da mı birşey yapmıştı? Babam sürekli arayıp iyi misiniz, birşey var mı gibi sorular soruyordu. Acaba babam birşeyler mi biliyordu? Annemin ölmüş olabilmesi ihtimali öldürüyordu beni. Nasıl bir ruh halinde bulunacağımı bilmiyordum. Keşke bütün bu olanlar şaka olsa, biri çıkıp şaka yaptım dese keşke. Bütün hayatım boyunca benimle olan bir insanın hayatımın geri kalanında olmama ihtimali vardı şuan. Bu düşünceler yiyip bitiriyordu beni. Beynimi kafamın içinden çıkartmak istiyordum, keşke mümkün olsa.. Sürekli sevdiğim kişilere zarar geliyordu. Emir, annem, Doruk. Sürekli onlardan ayrılacak hamleler yapılıyordu. Tuvalete kitlemeler, ayrı ayrı odalara hapsetmek, bu hamleler sanki bana acı çektirmek için yapılıyordu. Sanki asıl amaç bendim, ve benim acı çekmemi istiyorlardı..

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin