Gözlerimden yaşlar süzülürken notu yırtıp attım. Biri neden böyle birşey yapmak istesin ki? Beş tane masum çocuktan neden nefret etsin ki? Bu notu kimseye söyleyemezdim. Onlardan saklamak ne kadar zor olsa da söyleyemezdim. Gözyaşlarım deli gibi süzülüyordu gözlerimden, yere damlıyordu hepsi. Her damlamada daha da güçsüzleştiğimi hissediyordum, ama ayakta kalmak zorundaydım. Ağlayarak üzerimi giyindim ve banyoya koştum hemen. Elimi yüzümü yıkayıp banyoda dırdum 10 dakika ağlamadan. Dıştan ağlamıyordum ama içimde kıyametler kopuyordu. Fiziksel olarak iyi gözüküyordum, ama ruhum Yıkılmıştı. İçeri gittim, hepsi uyumuştu,Emir hariç.
"neden hala uyumadın?" nasıl bu kadar normal komuşabiliyorum bilmiyorum ama belli etmemek zorundaydım
"seni bekledim"
"tamam o zaman, iyi geceler" başımı yastığa koyup üstümü örttüm
"sen ağladın mı?" kalbim hıphızlı atmaya başladı. Lütfen anlamasın, lütfen anlamasın.
"hayır" diye mırıldandım
"selin.. sen ağlamışsın.." hıçkıra hıçkıra ağlamamak için zor tuttum kendimi. Emir'e arkamı döndüm.
"nerden çıktı bu Emir, çok yorgunum iyi geceler" nasıl bilmiyorum ama anlamıştı işte, oniki yıldır arkadaştık, tabii anlayacaktı
"selin, lütfen.. Ne oldu?"
" Emir hiçbirşey olmadı, sadece çok yorgunum ve uyumak istiyorum, iyi geceler" yalan söylemeyi asla beceremiyordum ona, beni benden iyi tanıyordu.
"bişe var, biliyorum.. İyi geceler" içim parçalanıyordu resmen. Yorgunum diye üstelemedi çok, başka zaman olsaydı bırakmazdı beni. Gözümü kapattım.
"selin, uyan hadi, kahvaltı hazır." Doruk'un dürtüklemesiyle gözümü açtım.
"günaydın"
"tünaydın!" saate baktım, öğlen olmuştu.
Kalkıp masaya oturdum. O kadar bitkindim ki, yürüyen ölüydüm sanki.
" Selin.. Sende birşey mi var?" Kerem'e döndüm hemen
"yok birşey, çok yorgundum dün gece, geçti" hayır geçmedi, ayakta zor duruyorum.
" he tamam, Emir bana şu zeytini uzatsana" Emir bana bakıyordu öylece, itiraf etmemi bekliyordu. Ama bilmiyordu ki itiraf edersem canından olucaktı..
"abi yarın pazartesi yaa!"
" yarın seloşumun doğum günü" Can'a gülümsedim.
" ne yapalım bugün?" telefonum çalmaya başladı. Arayan babamdı
"alo?" neden böyle sorular soruyordu sürekli? Yine iyi olup olmadığımı sordu, tuhaftı..
"iyiyim baba neden? Tamam, evet yanımdalar, tamam, halam nasıl, güzel, görüşürüz."
"bugün akşamüstü dönüyorlarmış" gülümsediler
"akşam üstüne kadar ne yapsak?" Kerem'e baktım
"hiçbirşey" hepsi bir anda bana döndü
"seloşa birşeyler olmuş, belli" Doruk'a döndüm telaşla
" yorgunum dedim ya, biryere gidesim yok, siz gidebilirsiniz"
"siz gidebilirsiniz diyor ya deliricem! sensiz biryere gitmeyiz kızım biz, evdeyiz bugün" Doruk'a buruk bir şekilde gülümsedim.
" ben odama çıkıyorum, uyuyacam biraz." Emir'den çıt yok.
" tamam seloş iyi geceler" ağır ağır merdivenlerden çıkıp odama gittim,yatağıma sırt üstü uzanıp gözlerimi kapattım. Yarı uyklu bir halde bir ses duydum, kapı sesi. Biri geldi ve yanıma sırt üstü uzandı.
"sende birşey var.." Emir'di bu... Hafiften gözlerimi açıp tavanı izledim
" Emir, gerçekten iyiyim,uyumak istiyorum" gözlerimi kapattım tekrar
" selin, bu dünyadaki herkesi kandırabilirsin, ama beni kandıramazsın" haklıydı, kandıramazdım.
" Dünyada yalan söyliyeceğim son kişilersiniz Emir, gerçekten yorgunum" birşey demedi, yataktan kalktı ve kapıyı açtı
"iyi uykular" çıktı odadan. Yalan söylediğimi anlamıştı. kırılmıştı, bu çok belliydi..
" selin kızım uyan hadi, gece uyuyamazsın" gözlerimi hafif araladım, annem karşımda duruyordu. Hava kararmıştı.
" hoş geldiniz"
"hoş bulduk, hadi gel yemek yiyeceğiz" tamam der gibi başımı salladım. Ağır ağır kalkıp aşşaşı indim.
"hoşgeldin baba" baya endişeli görünüyordu
" kızım sen iyisin değil mi?"
" evet baba iyiyim" hayır baba berbat haldeyim.
"birşey olursa söyle bana" niye böyle sorular soruyordu anlamıyordum.
"tamam baba" söylersem ölürsün baba. Çok fazla yemek yemedim birkaç kaşık yiyip sofradan kalktım
" eline sağlık anne"
"kızım ne yedin ki"
"tokum"
"peki sen bilirsin kızım" odama çıkıp yatağıma oturdum. SELİN'İN ASKERLERİYİZ adlı WhatsApp gurubuna girdim
SELİN: ne zaman gittiniz? Duymamışım cevap gecikmedi
DORUK: saat 4 gibi sen herzamanki gibi uyuyordun annen gil geldi, gittik bizde
SELİN: kusura bakmayın, teşekkür ederim
KEREM: ne kusuru kızım
SELİN: :) Emir sadece görüyordu mesajları, hiçbirşey yazmıyordu. Ne kadar uyursam uyayayim kendimi yorgum hissediyordum. Yatağa uzuanıp gözlerimi kapattım.
" doğum günü çocuğu, uyan bakalım" gözlerimi açtım, gülümsedim
"tamam anne, geliyorum" gülümsedi.
Yataktan kalktım ve aynanın karşısına geçtim
" bana bak selin, bu gün çok mutlu olucaksın, sahte değil gerçekten mutlu. O not aklına bile gelmiyecek, Bugün senin doğum günün!" gülümsedim, ama yapmacık değil çok içten gülümsedim. Sanki yıllardır buna ihtiyacım varmış gibi. Kahvaltıya indim.
"günaydın"
"günaydın doğum günü kızı" babama gülümseyip sofraya oturdum. Annem bu gün için çok güzel şeyler yapmıştı. Hepsini iştahla yedim.
"ellerine sağlık anne"
" afiyet olsun kuzum" üsütümü değiştirmek için odama çıktım. Telefonumun ekranına baktım.
SELİN'İN ASKERLERİYİZ ADLI WHATSAPP
GURUBUNDAN 20 YENİ MESAJINIZ VAR
Guruba girip mesajları okumaya başladım
KEREM: seloş doğum günün kutlu olsunnnnn
EMİR: selin doğum günün kutlu olsunnn
CAN: seloşşşş iyiki doğdunnn
DORUK: doğum günün kutlu olsun başkann
KEREM: ilk ben kutladım ağlayın
EMİR: Hayır ben kutladım
DORUK: saçmalamayın abi ben kutladım ya
CAN: hiçbiriniz kutlamadınız çünkü ben kutladım
KEREM: keserim hepinizi
CAN: ben kutladımm
CAN: selin nerdesin Allah aşkına! Söyle şunlara kim kutlamış önce
KEREM: hepiniz rezil olucaksınız çünkü ilk ben kutladım
EMİR: siz öyle sanın
DORUK: selinnn
DORUK: selinnn
DORUK: başkannn
DORUK: yaşıyo musun?
KEREM: selinnn
CAN: başımız sağ olsun arkadaşlar selin'i kaybettik
KEREM: bir insan uyuyorsa bile bu kadar mesaja uyanır
Hepsinin mesajının saati 00:00'ı gösteriyordu. Hemen cevap yazmaya başladım
SELİN: hepinizinki 00:00 ı gösteriyor
Cevap gecikmedi
KEREM: benim gözlerim neler görüyor selin hanım, siz yaşıyormuydunuz
KEREM: ilk kim kutladı hiçbir zaman bilemicez
KEREM: seloş ben Doruk, seni almaya geliyoruz şimdi. Kendi telefonumu çıkarmaya üşendim.
SELİN: tamam ekrana gülümseyerek bakarken gruptan çıkıp üsütümü giyindim. O sırada zil çaldı. Aşşağıya inip kapıyı açtım ve yerimden sıçradım. Kerem konfeti patlattı kapıyı açar açmaz. Hepsi birden bağırmaya başaldı
"iyiki doğdunn seloşşşş" gülümsedim
" ödüm patladı Doruk" gülümsedi
"hadi gel arabaya"
"ben çıkıyorum anne"
" tamam kızım görüşürüz"
Evden çıkıp arabaya, sürücü koltuğunun yanına bindim. Yanıma da Emir bindi. Arkamızda da Kerem, Can, Doruk vardı.
" ne yapıyorsun doğum günü kızı!" Can'a gülümsedim
"iyiyim!" gülümsedi. Beş dakika öylece etrafımı izledim. Sonra Emir elini radyoya götürdü ve bir şarkı açtı. Ama şarkı kendi CD'sinden di. Özenle seçip açtı şarkıyı. Bana çevirdi kafasını. Şarkı aynen şöyle diyordu
Bu işte bir iş var sen doğal değilsin
Biri girmiş aklına değişmişsin
Sanki biraz evvel ağlamış gibisin
Sen konuşmasan da
Ben anlarım çünkü
En iyi ben tanırım seni
Ben anlarım sakladığın seninledir
Duvarların sağlam yıkılmaz sanıyorsun
Sen öyle zannet ben anlarım
Bir bana bakıyordu, bir yola. Bana göndermişti bu şarkıyı, çok belliydi. Bugün doğum günüm diye kalbimi kırmak istemiyordu, böyle anlatmaya çalışıyordu bana. Şarkı devam ediyordu
Şimdi gözlerin kırmızı bir fonda
Kalbin uzak yerde elin telefonda
Yutkunuyorsun elin boğazında
Sen konuşmasan da
Ben anlarım çünkü
En iyi ben tanırım seni
Ben anlarım sakladığın seninledir
Duvarların sağlam yıkılmaz sanıyorsun
Sen öyle zannet ben anlarım
Diye devam ediyordu şarkı. Bana bakarak bişeyler ima etmeye çalışıyordu, anlamamı istiyordu. Anlıyordum. Bende onun gözünün içine baktım. Sonra başımı yola çevirdim.
" inin hadi" arabadan atlayıp okulun kapısına doğru yürüdük. Bloğa girdiğimizde Ege yanımıza geldi
"selam"
"selam" diye mırıldandım.
"bir gelebilir misin?"
" Ege ben-" lafımı bitirmeme izin vermeden Emri kolunu omzuma attı hemen
"gelemez" çok sinirliydi yüzünden anlaşılıyordu.
"selin güzelim buna senin karar vermen lazım değil mi?" güzelim mi! Çok sinirlenmiştim şuan. Çocuk bana uçuyordu resmen. Hepsi deli gibi sinirlenmişti
"güzelim derken!" Emir'in sesinden sinir dolu olduğunu anlayabiliyordum.
"iki gün önce tanıştığım hiçkimse bana güzelim diyemez!" deli gibi sinirlenmiştim, diğerleri bu durumdan menundu
"tamam sakin ol, birdaha demem" sırıttı
"bir iki dakika gelir misin?"
"gelemem" Ege'nin yanından hızla geçip gittim sinirle, diğerleri de arkamdan geliyorlardı. Sınıfa vardığımızda sıralarımıza oturduk.
" afferim kız başkan!" Doruk kahkaha attı. Bende sinir bozukluğuyla güldüm. Hepsi kahkaha atıyordu.
"neyse susun tamam uyuyacağım ben ders dinleyesim yok" gün boyunca bütün derslerde uyumuştum. Aradabir uyanıp geri uyuyordum.
"selin uyann" Kerem'in sesine uyandım
" evet, hadi kalk biryere götürücez seni."
"nereye"
"sürpriz" Doruk'a anlamsız gözlerle bakıp ayağı kalktım.
"peki madem" arabaya vardığımızda yine aynı şekilde oturduk. Doruk cebinden siyah birşey çıkardı ve gözüme bağladı
"ne yapıyorsun Allah aşkına!"
"gözüne bağlıyorum" hepsi kahkaha atmaya başladı
"buna gerek varmıydı?"
"evet"
"peki madem" gözüm bağlı bir şekilde yarım saat kadar ilerledik. Biri kapımı açtı
"tut elimi selin" Emir'in sesiydi bu.
"tamam" Emir'in elini bulup tuttum. Beni arabadan indirdi ve arkamdan biri gözlerimi açtı. . Huzur köşemize gelmiştik. Ama bu sefer büyük çadır gibi birşey vardı.
"bu ne" diye mırıldandım
"girde kendin gör" diye gülümsedi Emir. Beşimiz yan yana dizilmiş öylece dikilliyorduk. Elim Emir'in elindeydi. Yavaşça çekti Emir elini. İçinde ne olduğunu çok merak ediyordum. Çadıra doğru ilerlemeye başladım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM OYUNU
Teen FictionKüçüklüğünden beri dört erkek ile büyüyen Selin'in, kendini dış dünyaya kapatmış, sadece dört arkadaşıyla takıldığı sıradan bir okul gününde ansızın başına gelen o olaydan sonra hayatı tamamen değişmiş, olaylar çok daha farklı bir hal almıştır. Eski...