17.bölüm "Ben Ölmeye Razıyım"

29 4 0
                                    

"selin, uyan hadi" gözlerimi Emir'in sesiyle hafifçe araladım. Karşımda durmuş beni uyandırmaya çalışıyordu
"neden uyandırdın?" diye mırıldandım
"okul var" okul vardı evet ama ben oraya gidemezdim. Birdaha asla o iğrenç yere dönemezdim
"birdaha asla gitmeyeceğim oraya" üzgün bir şekilde bana baktı.
"selin..biz açıklayamayız durumu..yani..seni yalnız da bırakamayız burada" ailesinden bahsediyordu, üzülememem için söylemiyordu. Haklıydı. Ailelerine nasıl açıklayacaklardı bunu? Gitmek zorundalar ve beni asla yalnız bırakmazlardı. Eğer ben gitmezsem ailelerini bir şekilde ikna edip yanımda kalırlardı, onları zor durumda bırakamazdım
"tamam" diye mırıldanıp doğruldum yavaşça. Hepsi uyanmıştı. Üstümde zaten formalar duruyordu. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Sonra ağır ağır aşşağı indim
"hadi çıkalım" hepsi kapıya doğru ilerledi, kapıdan çıktık yavaşça. Arabaya ilerledim. Arkaya Emir ve Doruk'un yanına oturdum, sürücü koltuğunda Can, yanında Kerem vardı. Başımı Emir'in omzuna yaslayıp etrafımı izledim boş boş. Emir'in kalbi yine hıpızlıydı.
"artık dışarı çıkmaktan korkuyorum" diye mırıldandı Can. Haklıydı. Hepimiz korkuyorduk artık. Herşey korkutuyordu bizi. Ben artık kendimi geçtim onlara zarar gelmesinden korkuyordum. Dün kabus gibi bir gece geçirdik. Bütün bunları yapan adamla konuştum, ve bana anlamadığım bir sürü cümle söyledi. Babam için üzülmemin değmediğini söyledi bana. Ne anlama geliyordu bu? Belki de babamın sürekli arayıp iyi misin diye sormasıyla bir bağlantısı vardı. Herşeyi yanlış anladığımı söyledi. Ortada başka birşey vardı da ben mi farkında değildim? Aslında tüm bu olanlar benim sandığımdan daha farklıysa? Artık birşeyler öğrenmek istiyorum. O adamın amacını bilmek istiyorum. Ne istediğini? Neden yaptığını? Neden onca insan içinden bizim olduğumuzu? Belki de adamın bir amacı yoktur, bütün bunları zevkine yapan bir psikopattır. Ya da deliler hastenesinden kaçmış bir deli. Ya da ne yaptığını bilmeyen bir şizofren. Birsürü ihtimal vardı adamın amacıyla ilgili. Ama bizim ona kötülük yapmış olmamızın bir ihtimali yoktu. Biz hiçbirşey yapmamıştık ona, bizden ne istiyordu ki? Hayatım nasıl bir raddeye geldi de ben bunları düşünüyordum? Bu oyunu yapan kişiyle yüz yüze gelecektim bir gün, belki bugün, belki yarın.
"geldik" okulun önünde durduğumuzda arabadan indik, Ve okula doğru ilerlemeye başladık. Burayı gördüğüm zaman aklıma o gece geliyordu, korkutucuydu. Sınıfa gidip sıralarımıza yerleştik.
"selam Emir" başımı sesin geldiği yöne doğru kaldırdığımda Açelya'yı gördüm. Belinde kadar uzanan sarı saçları, ela gözleri vardı.
"selam Açelya" anlamsız gözlerle Açelya'ya bakıyorduk hepimiz, niye gelip selam vermişti ki? Bir de sadece Emir'e vermişti, biz beş kişiyiz burada! Şımarık şımarık gülüyordu,kusacaktım
"şey diyorum..acaba çıkışta birşeyler mi yapsak" saçıyla oynaya oynaya sırıtıyordu! Şu kirpiklere bak, Allah katına çıkmış resmen!
"Açelya aslında-" derken sözünü kesti Emir'in
"akşam ya da sabah çıkarız fark etmez benim için" sırıtıyordu pişkin pişkin! Elimi saçına dolayıp duvara sürtüp kıvılcım çıkarmama çok az kalmıştı!
"Ben şimdi bu kağıda numaramı yazıyorum, sen haber verirsin bana" bir kağıt kalem çıkarıp numarasını yazdı, göz kırpıp yanımızdan uzaklaştı
"oooo Emir" çok sinirlenmiştim, yüzüm ciddileşti
"oğlum kaçırma bu kızı!"
"ya ben is-"
"sus Emir, artık birileriyle takılmaya ihtiyacın var" Emir'le göz göze geldik.
"cidden Emir ya, Selin doğru değil mi?"
"değil.." diye mırıldandım. Hepsi kaşları çatılı bana baktı.
"gitmesin..yani onun kararı tabii ama.."
"Selin sen gerçekten duygusuzsun kızım ya!"
"kızı hiç sevmedim ben" Emir'in hafiften gülümsediğini gördüm
"gitmek istiyorsan git tabii' gülümseyerek konuşmaya başladı
" tamam..gitmem" şuan ne kadar mutlu oldum anlatamam!
"yok hayır, gitmek istiyorsan git tabii" lütfen gitme
"yok..istemiyorum" oh be!
"abi bunlar uzaylı ya valla!" başımı kolumdan yaptığım yastığa koyup gözlerimi kapattım.
"Selin, kızım sendeki uyku aşkı ne böyle!" Doruk'un söylenmesiyle gözlerimi açtım, sınıfta kimse kalmamıştı, sadece biz vardık.
"sonunda uyandın be seloş, ağlamamak için zor tuttum kendimi"
"niye ağlıyorsun Doruk?"
"öldün sandım!" gözlerimi devirip doğruldum
"bütün dersler bitti be selin!" Kerem de söylenirken çantamı sırtıma takıp ayağa kalktım,kapıya doğru ilerlemeye başladım. Hepsi arkamdan geliyordu. Sınıftan çıkıp okulun kapısına ilerleyip kapının kolunu çektim, açılmadı. Yine bir oyun bekliyordu bizi
"açılmıyor.." diye mırıldandım. Hepsi korkarak kapıya vurmaya başladılar
"açın kapıyı!" Emir sinirle kapının ardından sesimizi duyurmaya çalışıyordu, boşaydı
"yeter ya yeter!" Doruk sinirle bağırırken boş gözlerle kapıya bakıyordum. Hepsi delirmişti, çünkü onlar da biliyordu, bizi yeni bir oyun bekliyordu. Ben artık tepki veremeyecek kadar kadar yorulmuştum. Bir anda ağzımı kapattı birisi, kollarım güçsüzleşti, gözlerim karardı..
Gözlerimi açtım yavaşça, başım çok ağrıyordu. Etrafımı incelediğimde çok az şey görebiliyordum, çok karanlıktı. Yatakta doğruldum yavaşça. Başım dönüyordu ama bu şuan umrumda değildi. Neredeydim ben? En ufak bir fikrim yoktu. Zar zor gördüğüm kapıya doğru yürüyüp kapının kolunu çektim, açıldı. Şaşkınlıkla kapıya bakakaldım öylece. Sanki biri beni tuzağına çekiyordu, ve ben de o tuzağa gidicektim. Arkadaşlarımı bulamam lazımdı. Yavaşça kapıdan çıktım. Lambanın tuşuna bastım, açılmadı. Gördüğüm kadarıyla ahşap bir evdeydim. Ve dışarıda yağmur yağıyordu. Kapıya doğru ilerleyip kapının kolunu çektim, açıldı. Bir tuzağa doğru ilerliyordum, bunu bile bile ilerliyordum. Dışarı çıktım yavaşça. Bir ormanın ortasında buldum kendimi. Yağmur yağıyordu deli gibi.üşüyordum. Dolunayın belli belirsiz ışığıyla etrafımı inceledim. Hiçkimse yoktu etrafımda. Ben neden bir ormandaydım?diğerlerine ne olmuştu? Bir anda beyaz bir ışık yandı tepemde. Hani insanlar sahneye çıktığında karanlıkta sadece onun üstünde ışık yanar ya, onun gibiydi. Başımı kaldırdım gözlerimi kısarak. Işıktan dolayı çok fazla görmüyordum ama tam üstümdeki bir ağaçtan geldiği çok belliydi. Geri çekildim, beni takip etti. Işık beni takip ediyordu. Ne tarafa gitsem üstümdeydi. Arkamdan yine aynı ses geldi bir anda, korkuyla yerimden sıçradım
"sahne senin Selin Keser" arkamı döndüm hızla,ve gördüğüm manzara içinde kaskatı kesildim. Karşımda ağaçtan gelen Led ışıkla hafif bir aydınlatma ile boyunları idam ipine dolanmış dört kişiyle karşılaştım, süper kahramanlarımla..
"b-bu ne!" hepsinin boynunda idam ipi ayaklarının altında tabure vardı, ağlayan gözlerle bana bakıyorlardı. Dünyam tekrar takrar başıma yıkıldı. Ne hissedeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum, ölmüştüm ben. Sanki tüm bu olanlar gerçek değilmiş gibi gelmeye başladı artık. Keşke gerçek olmasaydı bunlar. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı hızla. Bağırıyordum. Korkuyla bağırıyordum. Şuan elimden gelen tek şey buydu. Onalar karşımda acı çekerken ben hiçbirşey yapamıyordum, sadece bağırmak geliyordu elimden. Yağan yağmurun ortasında ağlayarak idam ipine bağlı dört süper kahramanımı izliyordum. Tüm bunlar bana bağlıydı sanırım, ama ölmek üzere olan onlardı, bu hiç adil değildi..
"hayır!" onlara doğru koşarken duyduğum silah sesiyle çığlık atıp başımı ellerimin arasına alıp eğildim.
"olduğun yerde kal, haraket etme" ağlayarak durdum olduğum yerde. Her an yere yıkılıp kalabilirdim. Ruhum zaten Yıkılmıştı, ruhumu zar zor tutuyordum. Hayatımda olan şeylere bak! Keşke hiç doğmasaydım, belki de bunların hiçbiri olmazdı
"evet Selin, sahne senin. Seç bakalım, hangisi ölsün" titremeye başladım korkuyla. Benden içlerinden birini seçmemi istiyordu..bu nasıl bir andı böyle! Şaka mıydı bu! Neden böyle şeyler oluyordu hayatımızda? Bizden ne istiyordu bu adam! Durumlar nasıl bu raddeye gelmişti? Biri şuan arkamda, dört süper kahramanımdan birini öldürmemi istiyordu, ama ben ölmeye razıydım. Hepsi çaresizce bağırmaya başladı
"beni seç!"
"Selin, beni seç!"
"yalvarırım sana beni seç" ölmeyi göze almışlardı onlar çoktan, ama ben onların ölümünü göze alamamıştım. Asla onlardan birini seçmiyecektim.
"beni öldür!" diye bağırdım korkusuzca, zaten şu son zamanlarda ihtiyacım olan birşeydi..
"selin,hayır!"
"sakın ona dokunma!"
"Selin hayır! Yapma! Ona dokunmayı aklından bile geçirme!" onlara bakıyordum ağlayarak
"lütfen.. Ben ölmeye razıyım" hepsi çaresiz gözlerle bana bakıyordu. Yalvarıyorlardı bana yapma diye, bakışlarından anlayabiliyordum. Belki ölürsem herşey yoluna girerdi.tüm bu olanlar biter,aklımdaki tüm düşünceler susar, ve ben derin bir uykuya dalarım. Ama aynı zamanda onlardan kopmak ayrı bir acıydı, ama yaşasam da kopucaktım onlardan. O yüzden ölmek en iyisiydi
"son kararın mı?" bundan emindim. Korkusuzca bağırdım
"evet" hepsi bağırmaya başladı, lütfen yapma diye. Ama bunu yapmak zorundaydım.Sonra bir kurşun sesi geldi arkadan..

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin