Dondum kaldım o an. Yavaşça arkamı döndüm.
"selin açsana!" Kapıya doğru koşup kapıyı zorladı Emir.
"siktiğimin kapısı!" hepsi şok olmuştu.
" b-bu ne şimdi? Ağlamaya başladım. Okulda yangın alarmı çalışıyordu ve biz sınıfta kilitli kalmıştık, şaka gibiydi.
" Bizi duyan varmı!" diye bağırıyordum sürekli.
" abi bu ne ya!" hepsi korkudan deliriyordu. Okuldan ses kesildi, kimse kalmadı. Duvara yaslanıp yavaş yavaş yere kaydım. ağlıyordum, sürekli ağlıyordum. Bir anda bütün elektrikler kesildi. Etrafımı göremiyordum, hiçbirşey göremiyordum!
"bu ne! Birşey yapın!"
"hay ben böyle işin!" telaşla ayağı kalktım,ve o an hiç beklemediğim birşey oldu. Kapı açıldı.
"oha kapı açıldı, çok şükür!" diye bağırıp dışarı attım kendimi hemen.
"özgürlük! Özgürlük!" diye bağırıyordum. Hepsi korkuyla dışarı çıktı.
"yürüyün hadi, gidelim buradan" Kerem'e dönüp onaylarcasına salladım başımı. Kapıya doğru gittik, kapının kolunu çektim ve yine aynı manzara. Kapı kilitliydi, özgürlüğümüzün sonuna gelmiştik.
"abi şaka mı bu ya!" tam o an beşimizin de arkamızdan ağzımız kapandı, birileri bizi çekiştiriyordu. Bağırmaya çalışıyordum, kollarımın güçsüzleştiğini hissettim, ayaklarımı haraket ettiremiyordum. Adamın kollarına yığıldım.. Gözümü açtığımda etrafım kapkaranlıktı ve başım çok ağrıyordu. Zorla ayağa kalkıp etrafımı göremeye çalıştım, tuvaletteydim.
" b-bu.. Bu da ne!" korku içinde etrafımı incelerken bir aynanın tam üstünde ışık yandı bir anda, aynaya doğru ilerleyip tam önünde durdum. Aynada kırmızı bir boyayla bir yazı yazıyordu
HARAKET EDERSEN ÖLÜRSÜN
Dondum kaldım. Hazır olda bekler gibi durdum, hiçbirşey yapamıyordum. O anda bütün aynaların üstünden aynayı kapatacak şekilde örtü düştü hepsine. Sonrada arkadan biri gelip başıma birşey dayadı, silah.. O an anladım, yangın yoktu. Yangın alarmı aslında okuldan herkesi uzaklaştırmak içindi. Bu bize oynanan büyük bir oyundu. Bir anda hapörler den sesi değiştirilmiş biri konuştu
" bu oyunun yapımcısı benim, sizde benim piyonlarımsızınız. Hepinizin başında bir silah var, haraket ederseniz ölürsünüz.iyi oyunlar.." hepimiz'in mi! Onlara bir zarar gelirse ne yapardım ben! Şuan kendi başımdaki silah umrumda değildi. Diğerlerinin başında bir silah vardı ve haraket bile edemiyordum.ölücektim..biliyordum. Kırmızı fonlu bir ışık yandı bir anda, artık etrafımı daha net görebiliyordum. Hapörlerden değiştirilmiş ses duyuldu tekrardan
" korkuyorsun değil mi? İşte bende bunu istiyorum zaten, haraket etmeden ne kadar dayanabilirsiniz ki? Ölüceksiniz" haklıydı sanırım, ölücektik. Kafalarımıza dayalı silahlar vardı, birimize sıkılsa, hepimiz ölürdük.
" bir saattir haraktsiz duruyorsunuz, aferim. Şimdi oyunu biraz daha zorlaştırıcaz. Ama siz merak etmeyin, sadece Selin için geçerli" ne yapıcaktı yine bu psikopat! arkadaki kişi sıra sıra dört tane telefon çıkardı. Telefonlarda onların görüntüleri vardı.. Hepsi bir odada, kafalarında silah haraketsiz bekliyorlardı. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Telefonlar önümde biryere sabitlenmiş, ben sadece onları izliyordum. Arkadaki adam bir anda hiç beklemediğim birşey yaptı. İçi kan dolu bir kavanozu lavabonun içinde kırdı, kanlar bana sıçradı. Midem deli gibi bulanıyordu, ben kana bakamazdım.
"gözlerini aç" hapörler den gelen sesle gözlerimi açtım.
"kana dokun, yapmazsan biri ölür" ne! Ne saçmalıyordu bu! Nasıl kana dokunabilirdim ben! Ama yapmak zorundaydım, yoksa ölürlerdi.
"kusmak yok, kusarsan da ölürler" ağlamaya başladım, bu mümkün değildi, elimde olan birşey değildi bu. Elimi kana götürdüm yavaşça. Hafiften dokundum
"elini komple sok" ağlayarak denileni yaptım, bu hapörlerin arkasında kim vardı? Bizden ne istiyordu? Elimi daldırdım ve tam çekicekken bir ses geldi hapörlerden
"dur. Haraket edersen ölürsün" dondum kaldım öylece. Elim kanın içinde, haraket edersem ölecektim,kusarsam diğerlerini öldürecekti. Hayatımın en berbat anını yaşıyordum şuan.
"aferim, işte böyle" ekrandan onaları izliyordum, hepsi korkuyordu. Kusmamak için içimden yalvarıyorum Allah'a. Kusmak üzereydim.
"şimdi sıra sizde" hayır! Lütfen onlara zarar vermesinler, hayır! Ekrandaki görüntüler gitti bir anda
"evet Emir, senden başlıyoruz" beş dakika boyunca sessiz geçti her şey. Bir anda bir silah sesi duydum, zaman durdu o a benim için. Lütfen kimseye birşey olmuş olmasın! Lütfen! Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
"bip sesi bitene kadar haraket ederseniz, hepiniz ölürsünüz" bir anda arkamdaki silah çekildi yavaşça. hapörlerden bip sesi gelmeye başladı. Kaskatı kesilmiştim. Birkaç dakika sonra bip sesi kesildi,elimi kandan çektim hemen. hızla arkamı döndüm. Kimse yoktu. Koşa koşa çıktım tuvaletten, koşmaya başladım. Elimde kanla Nereye koştuğumu bilmiyordum, koşuyordum işte. Sonra gördüğüm manzara karşısında başımın döndüğünü hissettim. Emir yerde kanlar içinde yatıyordu. O an benimde kalbim durmuştu Emir'le beraber. Hızla Emir'in yanına gidip yere yıkıldım. Gözleri hafif açıktı. Dudaklarını araladı
" sen bakma.. Sen kana bakamazsın" ağlıyordum sadece ağlıyordum
" Emir! Emir lütfen kapatma gözlerini Emir!" gülümsedi bana, ağır ağır gözlerini kapattı. O anın şokuyla ne yapacağımı bilmiyordum.ağlamaktan başka hiçbirşey gelmiyordu elimden. Emir gözümün önünde kanlar içinde yatıyordu, ama ben hiçbirşey yapamıyordum..
"Emir!" ağlıyordum, deli gibi ağlıyordum. Koridorun başından bir ses geldi Can'ın sesi..
"Emir.. Kardeşim!" kafamı çevirdim hemen, üçü de buraya doğru koşuyordu.
"selin! Emir!" ceketimi çıkardım hemen, Emir'in göğsündeki yaraya bastırdım, bu sefer kanama durdurma sırası bendeydi. Diğerleri de ağlamaya başladı.
"ne oldu kardeşimize!" ağlayan gözlerine baktım Doruk'un,ağlamaya devam ettim.
" ambulansı ara hemen!" Kerem titreyen elleriyle ambulansı aradı
"alo? Arkadaşım vuruldu! Adresi veriyorum" bir süre sonra Keremin konuşmalarını duymamaya başladım. Başım dönüyordu. Emir'in göğsüne yasladım kafamı, kalbi çok yavaş atıyordu. Hadi Emir, kalbin herzamanki gibi hızlı atsın, durmasın o kalbin.. On dakika sonra ambulansın sesi duyuldu.
"çekilin, geldik" ağlayordum, hepimiz ağlıyorduk
"Emir.. lütfen"
"bizde geliyoruz"
"kusura bakmayın sizi alamayız
"geliyoruz dedim!" Kerem delirmişti..
Hepimiz delirmiştik
"Bişey yap Kerem, alsınlar bizi içeriye!" ağlayarak Kerem'e yalvarıyordum
"alıcaklar tabikii selin!" oda ağlıyordu
"siz bu çocuğun nesisiniz?" Emir'i sedyeye yüklerken soru soruyordu doktor.
"kardeşiyiz!" diye bağırdı Doruk.
"arkadaşınıza böyle sahip çıkmanız çok güzel, ama beşinizi birden alamam, hastanın sağlığı açısından tehlikeli, biriniz gelebilirsiniz sadece." hastanın sağlığı diyince hiçbirimiz birşey diyimedik. Sadece ağlıyorduk
"selin.. Sen bin" biliyorlardı, eğer bir süre Emir'i görmeden duramazdım, bayılacak gibi olurdum. Çünkü ben onlar kadar güçlü değildim. Emir göğsünden bir kurşun almıştı, nefes alsam haramdı bana..
"tamam" ağlayarak ambulansa bindim
"Emir lütfen uyan.. Emir ne olursun uyan!"
"lütfen sakin olun biraz, arkadaşınız iyi olucak"
"lütfen.. Aç o gözlerini.." Emir'e serum takıyorlardı
" Emir.. Aç gözlerini" elini tuttum Emir'in sıkı sıkı tuttum. Elimde kan vardı hala. Ama şuan umrumda bile değildi.
"tansiyon 50-70 gittikçe düşüyor"
"krize girdi!" elim ayağım titriyordu
"ne! Ne krizi!"
"çabuk iğneyi uzat!"
"neler oluyor"
"sakin olun!"
"olamam!" Emir titremeye başladı bir anda. Gözleri kapalı öylece titriyordu
" bişey oluyor! Ne oluyor!"
"hasta krize girdi! Yastığı alın!" başım dönüyordu, midem bulanıyordu. Ama şuan umrumda olan tek şey Emir'di. Doktor Emir'e bir iğne yaptı ve Emir haraketsizleşti.
Bir süre sonra hastaneye vardık. Emir'in başında sedyeyle beraber koşuyordum.
"kurtulacaksın, biraz daha dayan!" arkamızda bir araba durdu, içinden bizimkiler indi
"selin! Bir gelişme var mı!"
"hayır!" hepimiz ağlıyorduk. Ne kadar koştum farkında değildim, ameliyathanenin kapısına varmıştık.
"bundan sonra siz giremezsiniz, herşey güzel olucak bana güvenin" doktor ameliyathaneye girdi,biz ise sadece ağlıyorduk
"Doruk, iyi olucak değil mi!"
"tabikii iyi olucak kızım!" Can duvarları yumrukluyordu. Yavaşça yanına gittim, elleri kıpkırmızı olmuştu. Yavaşça tuttum elini, iki avucumun içine aldım, sardım sıkıca . Yavaş yavaş bıraktım, sımsıkı sarıldım. Oda bana sımsıkı sarıldı. Birbirimize sarılıp ağlıyorduk. Bir süre öyle kaldıktan sonra yavaş yavaş geri çekildik
"iyi olucak.." diye mırıldandım
"iyi olucak" dedi o da. Önüme döndüm ve duvara yaslandım. Sanki vücudumun tamamı tuğladan yapılmıştı, bütün tuğlalar tek tek düşüyordu. İstediğim tek şey Emir'in iyileşmesiydi. Onu böyle görmek mahvetmişti bizi. Oniki yıl boyunca hep atardı kalbi, hiç durmazdı. Ambulansta Emir'i öyle gördüğüm an gitmiyordu aklımdan.
"abi bir saat oldu ya!" Doruk'a döndüm ağlayarak. Bir saat olmuştu ve hala ortada birşey yoktu. tam o anda ameliyathaneden doktorlar çıktı yavaşça.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM OYUNU
Teen FictionKüçüklüğünden beri dört erkek ile büyüyen Selin'in, kendini dış dünyaya kapatmış, sadece dört arkadaşıyla takıldığı sıradan bir okul gününde ansızın başına gelen o olaydan sonra hayatı tamamen değişmiş, olaylar çok daha farklı bir hal almıştır. Eski...