Karşımda onu kanlı canlı görmek o kadar iyi geldi ki bana, konuşuyordu, gülüyordu. Onun kalbi atıyordu. Odaya girer girmez bana baktı ve makinelerden çok daha fazla bip sesi çıkmaya başladı
"bir şey mi oldu!" gülümsedi
"hayır..kalbim hızlı atıyo, genim var ya.." gülümsedim. Geçip yatağına oturdum, gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
"iyisin!" gülümsedi
"iyiyim.." kalbi yine herzamanki gibi hızlı atıyordu, herşey düzelmişti
"neden yaptı bunu sana? Verdiği görevi yapmadın mı?" hepsi bu sorunun cevabını bekler gibi Emir'e baktı
"evet"
"Neydi görev!" diye sordum merakla
"seni vurmak.." dondum kaldım öyle, hepimiz donmuş kalmıştık
"n-ne?" titreyen dudaklarımla sordum
"bana seni vurmam söylediler,vurmazsam ben ölücekmişim. bende kabul etmedim, sonra bana sıktı" bakakaldım öyle. Benim için miydi bütün bunlar?
"keşke beni seçseydin Emir!"gülümsedi
" aynı şeye denk gelirdi aslında, sen ölürsen ben de ölürdüm" gülümsedi. Ağlayarak baktım ona, keşke beni seçseydi de ona birşey olmasyadı
"Emir.." gülümsedi
"şimdi bunları konuşmanın sırası değil, ben iyiyim bakın kalbim de atıyor" hepimiz gülümsedik Emir'e bakıp
"kardeşim yaşıyor!" Kerem mutluluk gözyaşları dökerken bağırıyordu. Hepimiz gülümsüyorduk, yine bir ardaydık.
"çok mu korktunuz?" gülümsedi. Sinirlerim tepeme çıktı
"ne demek korktunuz mu! Yok çok eğlendik Emir!" sinirle bakıyordum ona. Gülümsedi
"tamam tamam kızma" sırıtıyordu. Gözlerimi devirdim
"abi bu nasıl soru ya!" hepsi sinirlenmişti. Emir Can'a bakıp gülümsüyordu. Hemşirenin sesiyle kapıya doğru baktık
"hadi bu kadar yeter, hasta biraz dinlensin siz de çıkın" Emir gülümsedi
" benim tek ilacım onalar hemşire hanım" Emir hepimize bakıp gülümsedi, Emir'e bakıp gülümsedik. Hemşire de gülümseyerek konuştu
"olmaz ama sağlık açısından tehlikeli" hemşireye bakıp tamam dercesine başımızı sallayıp odadan çıktık. Sonsuza kadar orda kalabilirdim. Ama onun sağlığı daha da önemliydi. Koltuklara oturduk.
"abi uyandı ya!" Doruk'a döndüm gülümseyerek hala şokunu atlatamamıştık aslında.
"evet..uyandı" diye mırıldandım. Saat sabahın 4:00'ydı. Gözlerim kapanmaya başladı yavaş yavaş.
"tamam doktor bey, anladım"
"güzel, ben şimdi raporları almaya gidiyorum" bu seslerle gözümü açtım. Can doktorla birşeyler konuşuyordu. hafiften doğrulup saate baktım. Saat 14:52'ydi.
"günaydın" diye mırıldandım
"günaydın, sana süper bir haberim var!" heyecanla baktım Can'a
"birkaç saate taburcu oluyor Emir!" o an kendimi çok güçlü hissediyordum. Birdaha asla yıkılmayacak bir kaya gibi. heyecanla ayağa kalktım.
"oha ne!" kahkaha atarak sarıldım Can'a,oda beni sımsıkı sardı. Geri çekilip diğerlerine baktım,hepsi bir koltukta uykuya dalmıştı. Can'a döndüm meraklı gözlerle
"sen uyumadın mı?"
"uyudum, birkaç saat önce uyandım" gülümsedim
"Emir'in görebilir miyim şuan?"
"evet" diye mırıldandı. Heyecanla kapıya doğru ilerleyip içeri daldım. Makineler yine daha hızlı biplemeye başladı. Gülümsedi
"bugün taburcu oluyorsun!" hızla yanına gidip oturdum.
"evet..biliyorum" gülümsedim
"kaysana biraz" yana kaydı hafiften. Yanına, kollarının arasına uzandım. Daha da hızlandı kalbi. gözümü kapattım, şuan o kadar huzurluydu ki. Emir'in kollarındaydım, birkaç saat öncesine kadar kalbi durmuştu, ama şuan onun kollarındaydım.
"sana.. Ne yaptırdı" Yavaşça gözlerimi açtım, midem bulanmaya başladı
"kana sokturdu elimi, öylece bekledim bir süre" midem gittikçe bulanıyordu
"şerefsiz!" sinirlenmişti.
"boşver sinirlenme" diye mırıldandım. gözlerini kapattı,Gözlerimi kapattım.
"hadi uyanın bakalım" Doktor'un sesiyle gözlerimi açtım yavaşça. Emir de hafiften kıpırdanıyordu. Karşımda doktor ve bizimkiler dikilmiş bizi bekliyorlardı
"sonunda uyandınız ya, öldünüz sandım!" Doruk'un lafıyla hafif bir kahkaha atıp doğruldum
" Emir'cim seni taburcu ediyorum" ne kadar mutlu olmuştum anlatamam!
"Allah'ım sonunda!" gülümseyerek yataktan kalktım. Emir'de gülümsüyordu.
"tamam" diye mırıldandı.
"Ben son bakımları yapayim, siz beni dışarda bekleyin." doktora gülümeseyip odadan çıktım, diğerleri de peşimden geldi.
"abi çok mutluyum şuan ya!" Kerem'e bakıp gülümsedim.
"o şerefsizin derdi ne bilmiyorum ama polise anlatıcam her şeyi. Hatta burdan çıkışta polise gidiyoruz." Aklıma o notlar geldi. Bunu yapmalı mıydık? Bence yapmalıydık. Bu iş böyle devam edemezdi, birilerinin birşey yapması gerekiyordu. O sırada odadan Emir'le doktor çıktı. Can ve Doruk Hemen Emir'in yanına gidip bir bir koluna diğeri öteki koluna girdi.
"abi seni eve bırakıp karakola geçicez haberin olsun" Emir itraz edercesine ağzını açtığı sırada Can atladı
"sus abicim hiç itiraz etme" Emir kabullenircesine başını salladı.
"annem gil nereye gitti?" gerçekten nereye gitmişlerdi? Ben uyandığımda yoktu.
"zorla eve gönderdim, Emir taburcu olcak eve gidince açmı kalsın diye falan, zuhal teyze gili de aynı şekilde ikna ettim" büyük bir kahkaha attım.
"delisin sen Can!"
"evet öyleyim" gülümsedi. Yavaşça hastaneden çıkıp arabaya doğru ilerledik. Ve arabaya binmeden bir not gördük arabanın sileceklerinde
POLİSE GİDERSENİZ ÖLÜRSÜNÜZ. EMİR'İN SAĞ TARAFINDAKİ CAN'I, SOL TARAFINDAKİ DORUK'U, EMİR'İ, SELİN'İ, HEPİNİZİ
notta aynen böyle yazıyordu. Bizden ne istiyordu bu adam? Neden bize acı çektiriyordu! Etrafımı inceledim hemen. Hiçkimse yoktu
"şerefsiz!" diye bağırdı Doruk
"abi bu ne şimdi ya!" Kerem notu alıp yırttı sinirle
"başlarım ben böyle işe!" Emir'e döndüm korkan gözlerle
"neden biz?" diye mırıldandım
"bilmiyorum selin.." Can'a döndüm hayal kırıklığıyla
"neyse siz Emir'i oturtun arka koltuğa." diye söylendim. Arka koltuğa Emir, Can,Doruk oturdu. Sürücü koltuğuna Kerem, yanına da ben oturdum. Sessizce Emir'in evine doğru ilerledik. Vardığımızda Emir'e destek vere vere eve bırakık. Annesi bize bir milyon kez teşekkür etti. Sonra arabaya tekrar binip bu sefer bizim evin orda durduk.
"teşekkür ederim" diye mırıldanıp arabadan indim.
"görüşürüz" Kerem'e gülümseyip eve doğru ilerledim, kapıyı çaldım.
"kızım hoş geldin!" annem heyecanla beni karşılarken ben içeri girip ayakkabılarımı çıkarttım.
"iyiyim anne, Emir'de iyi. Ama çok açım ben ne yaptın?"
"aklım sizdeyken yemek yapamadım ben. Döner söylicem şimdi geç otur" anneme gülümseyip oturma odasına geçip oturdum biraz instagramda takıldıktan sonra kapı çaldı
"Ben bakarım" diye seslendi annem. Zaten yerimden kalkacak halim yoktu.
"gel kızım hadi" annemin seslenişiyle yerimden kalkıp mutfağa ilerledim ağır ağır. Masaya oturup dönerimi yemeye başladım. Tıka basa doyduktan sonra masadan kalktım.
"eline sağlık anne"
"afiyet olsun" tam odama çıkacakken babam indi merdivenlerden
"kızım! Uykuya kalmışım hoş geldin! Birşey var mı!"
"hayır baba birşey yok, hepimiz gayet iyiyiz" bana gülümsedi
"tamam kızım" gülümseyip merdivenlerden ağır ağır çıktım,ve tuvalete gidip elimi yıkadım iyice. Kan lekesi çıkana kadar yıkadım. Kan lekesi çıktıktan sonra elimi kurulayıp odama girdim ve o manzarayla karşılaştım. Camımda bir postit vardı. Okumaya çok korkuyordum. Korkuyla gidip okumaya başladım
Herşey bitti sanıyorsun değil mi? Emir iyileşti herşey bitti sanıyorsun. Ama öyle değil. Siz bir oyunun içindesiniz, benim oyunumun. Ve bu oyunda kazanan ben olucam, kaybeden de siz. Bu oyun hala devam ediyor selin keser, her aşamada seviye atlıyor bu oyun, ve sizde her seviye atlayışta daha da güçsüzleşiyorsunuz
Notta aynen böyle yazıyordu. Nota bakarak öylece kalakaldım. Kim bizden ne istiyordu? Bizim ne gibi bir zararımız olmuştu ona? Evet biz bir oyunun içindeydik ve kazanan biz olucaktık..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİKAM OYUNU
Teen FictionKüçüklüğünden beri dört erkek ile büyüyen Selin'in, kendini dış dünyaya kapatmış, sadece dört arkadaşıyla takıldığı sıradan bir okul gününde ansızın başına gelen o olaydan sonra hayatı tamamen değişmiş, olaylar çok daha farklı bir hal almıştır. Eski...