11.bölüm "Sen Ölürsen Benim Çocukluğumda Ölür.."

39 6 1
                                    


Doktorun ağzından çıkan kelimeler o kadar değerliydi ki benim için. İyi şeyler çıkması için yalvarıyordum Allah'a. Hayatım gayet normal bir şekilde ilerlerken bir anda bir oyunun içinde buldum kendimi. Biri bize bir oyun oynuyordu ama niye oynadığını hiçbirimiz bilmiyorduk. Bir insan beş liseli gençten ne isterdi ki, biz ona ne yapmıştık? Derdi neydi bizimle? Ama artık ruhum kaldıramıyorudu olup bitenleri. Kandan korkan ben, üstüm başım kan içinde doktorun ağzından çıkacak olan kelimeleri bekliyordum.
" kurşunu çıkardık, ama bundan sonra hayati riski hala var. Yoğun bakıma alıcaz ve elimizden geleni yapacağız." o an tuğlalarım daha da hızlı düşmeye başladı. Hayatımın bir parçası olan insan, şu anda hayati risk taşıyordu. Ölme ihtimali vardı. Bunları düşünmek mavediyordu beni. Şurda bayılıp kalsam yeriydi şu an. Korkan gözlerle adama baktım
" siz.. Siz neyden bahsediyorsunuz!" birinin çıkıp bütün bu olanların şaka olduğunu söylemesini bekliyordum, ama olmuyordu işte
"kardeşim ölmez benim!" bağırıyordu Can, deli gibi bağırıyordu.
"Ameliyatta kalbi durdu bir kez, yoğun bakıma aldığımızda da durabilir, siz sakin olun elimizden geleni yapacağız" kalbi durabilir.. Kalbi durabilir. Binlerce kez yankılandı bu kelime beynimde. Kalbi hep hızlı atan Emir'in şimdi kalbi durma riski mi vardı? Bu çok saçmaydı...
"kalbi felan duramaz onun, duramaz!" Doruk doktora doğru bağırırken gözlerimden normalden daha fazla yaş dökülmeye başladı.
" elinizden gelenin fazlasını yapın o zaman!" Kerem ağlarken yüzüne baktım halsizce. Yanlarına gittim, kollarımı açtım. Hepsi sarıldı bana. Ama bir boşluk kaldı kollarımda.. Emir..
" Emir bizi öyle bırakıp gidemez, iyi olucak merak etmeyin" geri çekilip yüzlerine baktım. Hepsi mahvolmuş haldelerdi.
" tabikii bırakıp gitmez selin!" Can'ın yüzüne baktım, gülümsemek istedim. Ama olmadı, gülümseyemedim. O an gülümsemek de haramdı bana, herşey haramdı. Ameliyathanenin kapısı açıldı, Emir'in haraketsiz bedenini sedyeyle dışarı çıkartıyorlardı. O an sanki zaman durdu, sadece beşimiz vardık dünyada, birimiz hayata tutunmaya çalışıyordu, ama yine de beşimiz birlikteydik.
"Emir.." diye mırıldandım. Onu öyle görmek öldürmüştü beni. Eli sedyeden sarkıyordu. Harsketsizdi, ağlıyordum sarılamıyordu bana. Normalde ne zaman ağlarsam sarılırdı.
" Emir, iyi olucaksın kardeşim!" Kerem'in yüzüne baktım, mahvolmuştu, hepsinin yüzünden anlaşılıyor zaten, Emir'in öyle görmek birkere daha yıkmıştı onları. Emir önümüzden geçip giti, bizde arkasından bakakaldık.
"beni takip edin yoğun bakıma götüreyim sizi" ağlayarak başımı aşşağı yukarı salladım ve doktoru takip ettik. Siyah, kıvırcık saçlı, gözlüklü bir tipti.
"burda bekliyebilirsiniz" yoğun bakımın önündeki koltuklardan birine yığıldım. Ellerimi başımın arasına koyup beklemeye başladım. Emir'in kalp atışını duymak isteyebileceğim tek şeydi o an. Hepsi yanıma dizildi tek tek. Yanımda Kerem vardı, başımı Kerem'in omzuna yasladım. Gözlerimden akan yaşlar Kerem'in pantolonuna damlıyordu.
"Kerem.. İyi olucak değil mi?" iyi olucak demesine o kadar ihtiyacım vardı ki.
"evet.. İyi olucak" diye mırıldandı. Onbeş dakika geçmişti, hiçbir gelişme yoktu. Yanımıza doktor geldi gülümseyerek.
"kalbi duralı otuz dakikayı geçti, birdaha kalbinin durması çok zor, ama imkansız değil. Tek tek içeri alabilirim sizi, sadece beş dakikanız var." ilaç gibi gelmişti o sözler bana. Kalbinin durması çok zordu. İmkansız değildi biliyorum ama yinede çok zordu. Ayağa fırladık hepimiz bir anda. Umut dolu gözlerle doktor'a bakıyorduk
" selin, sen gir önce" Doruk'a emin misin der gibi bakış attım. O da evet der gibi başını salladı. Kapıya doğru ilerledim yavaşça, açtım kapıyı ve içeri girdim. Haraketsiz bedeni yatıyordu öylece, içinde savaş veriyordu biliyordum, yaşamak istiyordu. Yanına doğru ilerleyip koltuğa oturdum, Emir'e doğru eğildim,elini sardım ellerimle.
"uyanıcaksın,biliyorum. Seni bekliyoruz dışarıda, gel hemen de eve gidelim" yalvarıyordum ona, beni duyuyor mu bilmiyordum ama konuşuyordum.
"bak bunu yapanı bulucaz, merak etme. Sen yaşiysacaksın, herşey güzel olucak." ağlamaya devam ediyordum hala.
" bak Emir, sen benim herşeyimsin hayatımın bir parçasısın.." yüzüne bakıyordum sadece
"sen ölürsen benim çocukluşumda ölür.." gözlerimden yaşlar süzülüp yere damlıyordu tek tek. Bedenim yorulmuştu, çığlık atmak istiyordum ama çığlık atamayacak kadar yorgundum. Gözyaşlarım çığlığımın simgesiydi..
"gözlerini aç Emir, gözlerini aç.." o kadar çaresizdim ki, yapabildiğim tek şey Emir'e yalvarmaktı.
"süren doldu küçük hanım" hemşirenin sesiyle elimi elinden çektim ağır ağır. Ayağa kalktım ve kapıdan çıktım. Benden sonra Kerem girdi içeriye. Duvara yaslandım ve yere doğru kaydım yavaş yavaş. Başımı öne eğip ağlamaya devam ettim. Hepsi tek Tek girip çıktı. Ben ise hala yerde ağlamaya devam ediyordum.
"hastane havası çok boğdu beni, biraz dışarı çıkıcam" hepsi tamam der gibi başını salladı.
Hastanenin arka bahçesine gitiim. Saat gece 3:00'e geliyordu. Telefonumu açtım.
*ANNEM adlı kişiden 38 cevapsız arama*
*BABAM adlı kişiden 283 cevapsız arama*
*ZUHAL TEYZE adlı kişiden 186 cevapsız arama*
Annem gili tamamen unutmuştum,nasıl açıklayacaktım bunu onlara. Annemi aradım hemen
" alo anne, sakin ol, anne iyiyim ben, sakin olur musun biraz, dinle bir beni, Emir vuruldu, anne dur bir dakika, hastanedeyiz yoğun bakıma aldılar, okulda, bilmiyorum, hayır gelme, gerek yok, anne biz iyiyiz, zuhal teyzeyi aramam lazım, görüşürüz, anne gelme, görüşürüz," telefonu kapatıp zuhal teyzeyi aradım hemen
" alo zuhal teyze, sakin ol, anlatıcam herşeyi, zuhal teyze ağlama, Emir vuruldu okulda, sakin olun yoğun bakımda şuan, İstanbul büyükşehir hastenesi, tamam" zuhal teyzeyi kapatıp babamı aradım hemen
"alo, baba sakin ol, evet başımıza birşey geldi baba,annem ağlamaktan konuşamıyor mu, tamam anlatıcam herşeyi, Emir vuruldu" sessizlik oldu telefonda, ikimizden de çıt yok.
"kim vurdu bilmiyorum baba, hayır görmedim, okulda, gelme hayır, peki baba" telefonu kapattım. Buraya gelmeye inat etmişlerdi, geri döndüremezdim onları. Ağır adımlarla hastaneye gittim geri. Hepsi yan yana dizilmiş ağlıyordu sadece. Çaresizdik, o hep bize yardım ederdi. Ama şu an onun yardıma ihtiyacı vardı ve bizim elimizden hiçbirşey gelmiyordu.
"oğlum nerde! Oğlumu getirin bana!" zuhal teyzenin sesiyle koridorun başına çevirdik kafamızı. Ağlıyordu
"zuhal teyze burda Emir, sakin olun iyi olucak" sakinleştirmeye çalıştım zuhal teyzeyi ama başarısızdı
"kim yaptı bunu! Oğlum nerede!" babası da ağlıyordu.
"lütfen sakin olun, iyi olucak" ne kadar sakinleştirmeye çalışsam da neye yarardı ki, bende ağlıyordum. Gülümseyerek doktor geldi yanımıza
"Emir'in değerleri gayet iyi gözüküyor, artık hayati risk taşımıyor. Birkaç saate kendine gelir" hani bazı anlar vardır ya,üstünüzden büyük bir yük uçup gider, hafiflersiniz. İşte ben tam o anı yaşıyordum. Sevinçten kahkaha atmaya başladım
"ne! Allah'ım çok şükür!" birbirimize sarıldık sıkıca, ama bu sefer ağlamıyordum, gülüyorduk.
"oğlum! Çok şükür!" annesi de sevinçten gözyaşı döküyordu
"selin!" babamın sesiyle sağa döndüğümde babamın koşarak bana doğru geldiğini gördüm, arkasından da annem geliyordu.
"selin! Kızım ne oldu herşeyi detaylı anlat bana!" annem ağlamaktan konuşamıyordu
" eve geçince anlatırım baba"
"hayır şimdi anlat!"
" Emir'i koridorda vurulmuş bir şekilde bulduk" yalan söylemek zorundaydım, ona bir zarar gelebilirdi
"kim yaptı bunu!"
"bilmiyorum baba!" babam hayal kırıklığıyla ve gözyaşları arasında önüne döndü
" k-kızım Emir nasıl" anneme gülümsedim
"iyi anne, hayati bir risk taşımıyormuş, birkaç saate uyanırmış" gülümsedi. Babamın da gülümsediğini görebiliyordum
Zuhal teyze ve Süleyman amca bize doğru geldi gülerek
" yaşıyacak mıymış!"
"evet!" gülümsedim
"ne zaman uyanır peki!" Süleyman amcaya döndüm gülerek
"birkaç saate uyanırmış"
"tamam kızım sağol" istediğim tek şey Emir'i görmekti o an, herkesin öyleydi. Doktor çıktı Emir'in odasından gülümseyerek.
"birkaç saat beklemenize gerek kalmadı, arkadaşınız gözünü açtı" o an düşen bütün tuğlalarım bir bir yerine oturdu. İlk baş ailesi girdi içeri, onbeş dakika sonra ağlayarak çıktılar.
"şimdi siz girebilirsiniz çocuklar" doktor gülümsedi. Emir'i gözü açık görücekitim. Kalbim deli gibi atmaya başladı o an. Birbirimize bakıp gülümsedik ve kapıyı tam açıcakken babam seslendi.
"kızım bir gelebilir misin?"
"siz girin ben geliyorum" babamın yanına ilerledim. Babam beni bir köşeye çekti
"kızım, bana herşeyi detaylı anlatır mısın?"
"buydu baba, herşeyi anlattım zaten" hayır baba biri bizimle oyun oynuyor
"tehdit edildiğin için mi söylemiyorsun?" meraklı gözlerle baktı bana
"hayır baba kimse tehdit etmedi beni, izin verirsen Emir'i görmek istiyorum" evet baba tehdit edildim ve söylersem ölebilirsin.
Babamın yanından ayrılıp Emir'in odasına doğru gittim, kapıyı açtım..

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin