26.bölüm "Kreşin Parkında Başlayan Hikaye, Ölüm İle Son Bulacaktı.."

22 2 1
                                    

Her zaman mucizelere inanmışımdır. Kötü birşey olduğunda bir mucizeyle düzeleceğini umut edip öyle devam ettirdim hayatımı. Mucizelere inanırım evet çünkü evren bana tam oniki yıl önce dört tane mucize gönderdi, ve ben mucizelerimi kurtarmak için herşeyi yapmaya hazırdım. Hiçbir zaman insanların şanssız olduğuna inanmadım, bana göre her zaman kendi şansımızı kendimiz yaratırız. Kolay pes eden bir tip değilimdir, her zaman daha iyisini yapmak için çabalarım. birlikte büyüdüğüm, en az benim kadar ayarsız dört mucize hayatımda aldığım en mükemmel hediyeydi. Bay everest, yani Emir. Her durumda soğukkanlı olduğundan ona everest deriz, insanlara karşı soğuktur ama bize gelince difrizden çıkıp çözünen kıyma gibi yumuşar. Doruk'a gelirsek, dışarıdan bakıldığında çok mutlu, mizahşör olsa da sadece bize döker içini, ve inanmayacaksınız ama, çok duygusaldır. Sürekli Can ile pubg oynar ve söverek bitirir oyunu, bu yazılı olmayan bir kuraldır. Kerem ise sürekli film izler, gece üçte beni arayıp en sevdiği karakter öldü diye ağladığını hatırlıyorum. Bize karşı Asla yalan söylemeyi beceremez, ama dışarıya karşı cin gibidir. Leş manyağına, yani Can'a gelirsek en bilindik özelliği Doruk'un leşlerini çalmasıdır, bundan çok zevk alsa da pamuk gibi kalbi vardır onun. Birde çok kıskançtır, hastalık derecesinde bir kıskançlık. Sevgilisinden ayrıldıktan sonra bir çocuk ona selam verdi diye hapörlörle tüm okulun karşısında çocuğa sövmüşlüğü var, He birde dövmüştü çocuğu. Okuldan uzaklaştırma yemişti, kovulmamasına şükür etmek lazım. Benim dört mucizemle çıktığım yolu, onlarla sonlandıracaktım, ne olursa olsun onları bulacaktım.
"işte burası" Furkan'ın heyecanla arabadan inmesiyle etrafıma baktım, orasıydı.. Aynı ev duruyordu karşıma, aklıma o gece geliyordu. Aşşağı inip eve doğru koştum hızla,Furkan da arkamdan koştu.
"herşey aynı, değişmemiş" bağırmaya başladım, aynı zamanda odalara bakıp duruyordum.
"biz geldik! Neredesiniz!" hızla Furkan'a döndüğümde kaşları çatılı etrafa bakıyordu, şaşırmış gibiyidi
"ne oldu?" kafasını bana çevirdi ne olduğunu anlamamış gibi bakarak
"herşey..olduğu gibi" etrafıma bakıp Furkan'a döndüm hızla
"bizimkilere mi odaklansak?"
"haklısın" o gece kaçırıldığımda uyandığım odaya daldım pat diye, ve karşımda dört mucizemi buldum.. Elleri kolları bağlı, ağızları bantlı bana hayır dercesine bağırıyor, başlarını sallıyorlardı. Mutlulukla onlara bakarken Furkan girdi odaya, kahkaha atmaya başladı. Ben mutluluk ve şok içinde onlara bakarken sanki birşeyler anlatmaya çalışıyorlardı. O an o kadar mükemmel hissediyordum ki, mutluluk kelimesi yanında yetersiz kalırdı. Kavuşmuştum onlara, kimse ayıramazdı bizi.. Aniden kapı kapanma sesiyle arkamı döndüm hızla, odanın kapısı kapanmıştı. Neler oluyordu burada? Buda neydi şimdi? Kapıya ilerleyip hızla kapı kolunu çektim, kapı kilitliydi..
"ne oluyor!" hepsi sanki bunun olucağını biliyormuş gibi bana bakıyorlardı. Hızla arkamı dönüp hepsinin Furkan ile birlikte ağzını ve elini açtıktan sonra konuşmaya başladım
"ne oluyor!" hapörlörden bir ses geldi, yine aynı değiştirilmiş ses..
"tuzağıma hoş geldiniz, sizi tuzağıma çekmek hiç zor olmadı. Arkadaşlarına da söylediğim gibi, ölüme geldiniz." şokla hapörlöre bakarken Emir konuşmaya başladı
"keşke size bağırdığımızda çıksaydınız, bu bir tuzak.." şok içinde Furkan'a döndüm, o da şoktaydı. Lütfen bir mucize olsun diye geçirdim içimden, lütfen bir mucize olsun..
"nasıl bir psikopatsın lan sen!" Furkan'ın bağırışıyla tekrar konuşmaya başladı
"sizi cayır cayır yakacak bir psikopatım" kapının altından ateş kokuları gelmeye başladı, korkuyla kapıya baktım ve alttan gelen dumanları gördüm, işte o an anladım, o an mucize bile zor kurtarırdı bizi..
"Allah kahretsin!" mutluluğumu attı bütün bedenim, onun yerini korku sardı..
"Hayır! hayır!" hepsi bir ağızdan bağırırken öylece kapıya bakıyordum
"n-ne yapacağız şimdi!"
"kapıyı kıracak birşeyler bulun!"
"sadece yatak var bu odada!" önüme döndüm yavaşça.
"hayır aslında, şurda gizli bir yer var, orda balta var, babam acil durumlar için saklardı" köşeye gidip yere eğildi, ahşap zemini kaldırıp içine baktı, kaşları çatılı bir şekilde bize döndü
"yok, çıkarmış.." endişeyle kapıya çevirdim başımı tekrar, hala duman sızıyordu içeriye.
"sen nereden biliyorsun?" Emir'in sorusuyla tekrar başımı o yöne çeviridim
"biz babamla gelirdik buraya sürekli, ondan. Ama aklıma takılan birşey var.." hepimiz Furkan'a baktık merakla
"normalde bu baltanın yerini kimse bilmez, sadece babamla ben bilirim. Nasıl burayı açıp baltayı çıkarmak aklına geldi?" baya meraklı görünüyordu, açıkçası bende merkak etmiştim bu sorunun cevabını. Ama şu durumda düşünmem gereken son şeydi bu. Başımın dönmeye başladığını hissettim, gözüm kararıyordu, herşey ters dönmüştü sanki.
" Ben..n-nefes,n-nefes al-" yere yığılıp kaldım öylece, gözlerim hafif Aralık bir şekilde onlara bakıyordum, bana doğru geliyorlardı endişeyle. Emir başımı kavrayıp dizine koydu, yanağıma hafif hafif vurarak kendime getirmeye çalışıyordu beni.
"Selin!" onları zar zor görüyordum, nefes alamıyorum, öksürüyordum sadece, elimden gelen tek şey buydu. Onlarda öksürmeye başladı, öksürmekten konuşamıyorlardı resmen. Kerem tişörtünü çıkarıp buruşturdu, burnuma tuttu bastırarak.
"kalsın bu böyle burda!" öksürmeye başladı tekrardan. Hepsi tişörtünü çıkarmadan, tişörtün ucuyla burunlarını kapatıyordu,Kendi tişörtünü bana verdiği için boşta kaldı Kerem.
"K-Kerem..çantamda..ceket.." devamını getiremedim, gücüm yetmedi.. Kerem hafifçe başını sallayıp çantamdaki ceket alıp burnuna tuttu. Öylece yerde yatıyordum, onlarda başımda bekliyorlardı. Ölecektim.. Bu sefer gerçekten ölecektim.. Başım ağrıyor, elim karıncalanıyordu. Etraf dumandan gözükmüyordu resmen, heryer duman altıydı. Gözümden yaşlar süzülmeye başladı, yana doğru akıyordu bu sefer göz yaşlarım, çünkü yere yığılıp ölmeyi bekliyordum öylece.. Aslında kendim için değil onlar için korkuyordum, çünkü onlara birşey olursa yaşasam ne anlamı kalırdı ki dünyanın? Nereye gitsem bir sorun çıkıyordu mutlaka.
"Selin.. Bırakma ken..." kafamın boşluğa düştüğünü hissettim, Emir de yığılmıştı..
"E-Emir!" hepimiz bağırmaya başladık zar zor, Emir den çıt bile çıkmıyordu, bayılmıştı..Doruk'a çevirdim başımı, bir noktaya bakıp gözlerini açıp kapıyordu, o da yığıldı yere, yine bağırış sesleri yükseldi, çıt yoktu, o da bayıldı.. Can da yere yığıldı bir anda, Sonra Kerem, Sonra Furkan..hepsi tek tek yığıldı yere.. Öylece bakabiliyordum onlara, içim içimi yiyordu ama tek kelime bile edemiyordum, sonunda benimde gözlerim kapandı yavaşça..

(Yazarın anlatımıyla)

Oda duman altı, hava karanlık, Selin, Kerem, Doruk, Furkan, Can, Emir ise baygın yatıyordu öylece, çığlık atamıyorlardı, atsalarda kimse duyamazdı zaten. Öylece yatıyorlardı, ellerinden hiçbirşey gelmezdi. Dumanlar her saniye zehirlemeye devam ediyordu onları, onlar ise gözleri kapalı, dünyadan kopmuşlardı.. Son birkaç ayda başlarına gelmeyen hiçbirşey kalmamıştı, hayat herşeylerini almıştı onlardan. Ve şimdi hayat, ta kendilerini almak üzereydi. Peki ya şimdi ne olacaktı? Kreşin parkında başlayan hikaye, Ölüm ile son bulacaktı..

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin