9.bölüm "Sana Yıldızları Getirdik"

52 7 6
                                    

Selam #selininyüzlerceaskeri

Çok güzel bir bölüm ile geldim^^

Bu bölümden sonra her anınızda yanınızda olan arkadaşlarınıza benim yerime sarılın :)

İyi okumalar dilerimm <3
____

Çadırın içine girdiğimde karşılaştığım o manzara o kadar büyüleyiciydi ki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çadırın içine girdiğimde karşılaştığım o manzara o kadar büyüleyiciydi ki. Tavandan aşşağı kadar inmiş ipler, iplerin üzerinde ipi kapatacak kadar çok fazla, büyük ve parlak yıldızlar vardı. Ve birsürü vardı bunlardan. Ben o an yıldızların yanındaydım.
"sana yıldızları getirdik" Emir'e gülümsedim. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
"hep ağlardın burda, neden yıldızlara çıkamıyorum diye, bizde yıldızları sana getirdik" Kerem'e gülümsedim. Onlara bana yıldızları getirin dediğimde içimden imkansız diye geçirmiştim. o an anladım, imkansız denilen şey yalandı..
" siz.. Siz delirmişsiniz!" gözlerimden yaşlar süzülüyordu
"ağlamasana seloş, gülmen gerek şuan" Doruk'un lafına büyük bir kahkaha attım
"mutluluk gözyaşı bunlar!" gülümsedi
"sen mutlu ol, biz başka birşey istemeyiz" Can'a dönüp gülümsedim. Kollarımı açtım dördü birden sarıldı bana. Dünyadaki bütün antibiyotikleri unuttum o an, insana gelebilecek en iyi ilaç buydu işte.. Her yerimde, önümde, arkamda, sağımda, solumda yıldızlar vardı birsürü. İnsana ihtiyacı olduğunda gelen değil, ona yıldızları getiren arkadaşlar lazım.
"siz..iyiki varsınız" mutluluktan ağlıyordum o an, sanki buna çok ihtiyacım varmış gibi.
"Selin'in askerleriyiz!" ellerini asker gibi alınlarına koyup saygı duruşunda durdular. Büyük bir kahkaha attım. Bir süre bekledik öylece, her yerimde yıldızlar vardı. Bana yıldızları getirmişlerdi..
"gecenin ikinci sürprizine geçelim artık"
"ikinci sürpriz mi!" Doruk yanımızdan uzaklaştı, ve elinde pastayla geri geldi pastanın üzerinde beşimizin fotoğrafı vardı. Gözyaşlarımı tutamadım. Hepsi birden bağırıyordu
"İyiki doğdunnnn seelliiinnn" kahkaha atarak ağlıyordum.
Üfle hadi!" tam üfleyecekken Kerem bağırdı
" dur!"
" ne oldu?"
" dilek dile! " doğru ya, dilek dilenirdi böyle anlarda. Tamam diyip gözlerimi kapattım
" umarım şu felaketler sona erer ve sonsuza kadar beraber mutlu oluruz" diye geçirdim içimden. Gözlerimi açıp pastayı üfledim. Alkışlamaya başladılar. Kahkaha atıyordum. Emir ve Can çadırdan çıkıp masayla geri döndüler. Doruk pastayı masaya koydu.
"şu bıçağı al pastayı ortadan kes, bizde yanında fotoğraf çekilicez"
"tamam" gülümsedim. Doruk telefonu masada biryere sabitledi ve etrafıma toplandılar. Bende elime bıçağı alıp pastayı ortadan kesmeye başladım. Foroğraf ve video çekildik birsürü. Aşırı eğlendik. Müzik açtık dans ettik. İki saat geçmişti bile. Çadırdan çıkıp tepeye geçtik. Beşimiz yan yana dizilmiş manzarayı izliyorduk. Onların yanında hep güvende hissediyordum kendimi, ve öyleydim de.. O gün kreşin parkında düştüğüm için o kadar şanslıydım ki.. Normalde düşmekten nefret ederdim ben küçükken. Ama o gün İyiki düşmüşüm kreşin parkında, İyiki oyuna almamışlar beni, oniki yıl önce orda dizimin kanaması dört tane kardeş vermişti bana..
Saat 00:00 olmuştu.
"tamam hadi gidelim artık, annem merak etmesin"
"sen ne dersen o seloş!" gülümsedim.
"asker! İstikamet benim evim!" hepimiz kahkaha attık. Sonra arabaya ilerleyip yerleştik,yine aynı yerlere oturduk. Manzarayı izliyordum, çok güzeldi.
"çocuklar, çok teşekkür ederim hepinize"
"teşekküre gerek yok" Emir'e bakıp gülümsedim. Hepsi bana bakıp gülümsedi.
"yıldızları getirin dedin getirdik, sen ne dersen o başkan" Kerem'e bakıp gülümsedim. Hafiften gözlerim doldu.
"iyi varsınız.."
"sende.." dedi hepsi birlikte. Gülümsedim. Bizim evin önünde durdu araba.
"tekrardan teşekkür ederim, iyi geceler"
"iyi geceler" dedi hepsi. Gülümseyip indim arabadan. Eve doğru yürüdüm ve kapıyı çaldım. Annem karşıladı beni.
"hoş geldin güzel kızım, nasıl geçti" ayakkabımı çıkarırken cevap verdim
"çok güzeldi anne.." içeri girdim
"Ben sana bilerek sormadım ne yapmak istersin diye,çocukların emekleri boşa gitsin istemedim."
"iyi yapmışsın anne" gülümseyip içeri geçtim.
"nasıl geçti kızım"
"çok güzeldi baba"
"iyi bakalım"
"Ben yatıyorum, iyi geceler"
"iyi geceler prensesim"
"iyi geceler güzel kızım" merdivenlerden çıkıp odama girdim. Ve yine o manzarayla karşılaştım, Cama yapışmış bir postit vardı. Korkarak cama doğru ilerlesin ve postiti okudum
İyiki doğdun diye karşıladı bugun bütün herkes seni, bundan sonra keşke doğmasaydım diyeceksin, yok olmak isyeceksin selin keser, bende seni yok edeceğim
Notta aynen böyle yazıyordu, ağlamaya başladım. Kalbim yere düşücekti sanki, sonra da yok olucaktı. Ruhum ağzımda çıkıp uçuyordu sanki. Bir yanım savaşmaya hazırken diğer yanım pes etmek üzereydi. Ayaklarım benden istemsiz haraket ediyordu. Dizlerimin üstüne yığıldım, öylece ağlamaya devam ettim. Ama sakinleşmem lazımdı. Bu notta kimseye gösterme diye birşey yazmıyordu. Bunu onlara söylemeli miydim? Ne saçmalıyordum ben! İşimi sağlama almak zorundaydım. Bu her kimse her an herşeyi yapabilirdi. Kendimi toplamam gerekiyordu. Ayağa kalktım zorla, tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım ve odama geçtim. Yatağıma uzanıp kendimi serbest bıraktım..
"kalk hadi prensesim" annemin sesiyle gözlerimi araladım.
"keşke üstünü deşiştirseymişsin Selin!" gece okul formalıyla yatmıştım.
"bişey olmaz" diye mırıldandım
"neyse ne, hadi kahvaltıya gel"
"tamam" yataktan kalkıp tuvalete gittim, elimi yüzümü yıkadım ve kahvaltıya indim. Birkaç parça şey yedikten sonra üstüm zaten giyili olduğu için sadece çantamı alıp kapıya doğru yürüdüm
"görüşürüz"
"görüşürüz anne"
"görüşürüz"
"görüşürüz baba" kapıyı tam açtığımda eli havada bir Can, ve yanında bekleyen diğerleriyle karşılaştım
"seloş bende tam kapıyı çalıcaktım" gülümseyip evden çıktım. Arabaya doğru ilerledim ve arabaya, arkaya can ve Kerem'in yanına bindim, sürücü koltuğunda Emir, yanına da Doruk binmişti. Benim evime doğru sürdü Emir arabayı, öylece manzarayı izliyordum.
"geldik" diye mırıldandı Emir. Hepimiz arabadan indik ve sınıfa gittik.
"merhaba çocuklar, bugün ders yok, sürpriz sınav yapıyorum, kapatın kitapları" şok içinde adamın yüzüne baktım. Sınıftan uğultular yükseliyordu. Matematik sınavlarından nefret ederdim
"merak etmeyin bende" Emir sınav boyunca bütü cevapları verdi bize. Günün sonunda çantalarımızı alıp arabaya doğru ilerledik.
"abi var ya, kralsın sen!" Kerem'in lafına hafif gülümsedim.
"benim kankam diye demiyorum, öyledir. Kendisi" kahkaha attık hep birlikte. Arabaya bindik. Kafamı Doruk'un omzuna yasladım, bütün yolculuğu öyle geçirdim.
"in hadi" Emir'e döndüm hemen, etrafımı inceledim. Araba evimin önünde duruyordu
"görüşürüz"
"görüşürüz" dedi hepsi. arabadan inip kapıyı çaldım. Babam açtı.
"hoş geldin kızım, başına birşey geldi mi? Neden sürekli böyle sorular soruyordu anlamıyordum
" baba, birşey mi var? Baya endişelenmişe benziyordu
"h-hayır kızım ne olabilir"
"bilmiyorum hep aynı şeyi soruyorsun"
"yok birşey, geç sen hadi" eve girip odama çıktım hemen. Üzerimi değiştirip yatağıma geçtim. Telefonumu açtım, telefonumda gezerken camdan içeri birşey girdi. Yerimden sıçradı korkuyla. Yere baktım hemen. Yerde maşayla tutturulmuş bir kağıt vardı. Korkuyla gidip kağıdı okumaya başladım
Bu oyunda kurban sadece sen değilsin, senin değer verdiğin herkes. Sevdiklerime birşey olmaz diye korkma, hepinize sıra gelicek
Şokla kağıda bakıyordum. Bu her kimse benimle derdi neydi? Değer verdiğim insanlarla nasıl bir derdi olabilir? Bir insan neden böyle birşey yapar? Camdan dışarıya baktım hemen, hiçkimse yoktu. Sokak bomboştu. Yatağa oturdum yavaşça. Artık ağliyacak gözyaşım kalmamıştı. Şok içindeydim sadece. Ama bunları düşünmek istemiyordum. Yatakta uzandım ve uykuya daldım. Gözlerimi açtığımda saat sabah yediydi. Annem daldı odaya.
"Ay bende seni uyandırmaya gelmiştim, kalk hadi kahvaltı hazır" anneme tamam der gibi başımı salladım ve yataktan kalktım. Kahvaltıya inerken düşücek gibi oldum.
"günaydın anne, kahvaltı yapmicam bugün"
"olur mu öyle"
"canım istemiyor"
"peki madem, ama okulda bişeyler ye mutlaka"
"tamam" odama çıkıp üstümü değiştirdim.
Ve Emir'i aradım
"alo, ne zaman gelirsiniz, kahvaltı yapmadım da bugün, canım istemiyor, tamam, görüşürüz" oturup beklemeye başladım. Ve yarım saat sonra kapı çaldı. Kapıyı açtım ve anneme bağırdım.
"Ben çıkıyorum"
"görüşürüz kızım"
"görüşürüz" kapıyı kapatıp dışarı çıktım ve arabaya doğru ilerledim.
"günaydın başkan" Kerem'e bakıp gülümsedim
"günaydın" arabaya, arkaya Can ve Doruk'un yanına bindim. Emir sürücü koltuğunda, Kerem ise yanındaydı. Arabada sadece manzarayı izledim
"geldik" Emir'in sözüyle arabadan inip sınıfa doğru ilerledik. Sıralarımıza geçip oturduğumuz da anca kendime gelmiştim. Beş dakika sonra hoca girdi içeri. Ders bitene kadar kırk dakika boyunca o kadar sıkılmıştım ki anlatamam. Sonunda zil çaldı ve herkes çıktı, kimse kalmadı sınıfta. Sadece beşimiz vardık. Ve bir anda hiç beklemediğim birşey oldu, yangın alarmı çalışmaya başladı. Şoka girmiştim. Umarım tatbikattır, umarım tatbikattır! Dışarıdan çığlık seslerini duyabiliyordum
"abi ne oluyor gidip bakalım ya!" hepimiz Doruk'un fikrine onay verir gibi başımızı salladık. Kapıya doğru gidip kapının kulunu çektim, ve çok içinde kapıya baktım. Kapı açılmıyordu, kilitliydi...

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin