42. Bölüm

335 24 1
                                    


20 Mart 2016 

İki haftadır süren kovalamacada artık sona gelmişlerdi...  Uzun bir geceydi ama hepsinden farklı ve hepsinden daha zor bir yanı daha vardı bu soğuk gecenin. Bugün her şey ve herkes artık ortaya çıkacaktı. Baskın yaptıkları camide ve etrafta takibe aldıkları camilerden hiç bir sonuç elde edemedikleri için artık odak noktaları sadece Meri'nin amcası ile yapacağı büyük buluşmadaydı. 

Kerem ve Cemal sabaha kadar merkezde son detayların üzerinden geçmiş Galata'daki buluşma için planlar yapmışlardı. Amca'dan önce Meri'ye ulaşmak ilk hedefti. Çevreye yerleştirdikleri onlarca sivil polis dikkat çekmemek için girdikleri kılığa uygun şekilde iki gündür etraftalardı. Kuleye çıkan tüm sokaklara sivil polisler yerleştirilmişti. Mekanın kalabalık ortamı operasyon için hem kolaylık sağlıyordu hem de güvenlik açısından sıkıntılıydı. Ne yaşanacağını kimse kestiremediğinden her detayın üzerinden defalarca geçmişlerdi. 

Cemal mekanda olmamayı kabul etmeyeceğinden Kerem'e teklifte dahi bulunmamıştı ama onun ve Meri'nin güvenliğinden oldukça korkuyordu. İşbirliği yapacaktı ancak tek istediği mekanda yalnız olmaktı, o kendince Meri'yi ürkütmek kaçırmak istemiyordu çünkü yine emin olduğu bir şey var ise o da Meri'nin kendisini gördüğünde ondan kaçamayacağıydı. Yaptıklarının kendisini korumak için olduğunu mantıklı ve makul olmaya çalışan tarafı çoktan kabul etmişti. Kızgındı hem de çok ve hesap soracağı çok şey vardı ancak onun hayatta ve güvende olması şimdilik tüm hislerinden daha önemliydi. Teşkilatın tüm planı Meri'ye amcadan ve örgütten önce ulaşmaktı ama yaşanacaklardan kimse emin olamıyordu. 

Diğer tarafta Meri ise gördüğü görüntülerle aklı bulanmış şekilde amcası ile buluşacağı ve yüzleşecekleri güne odaklanmaya çalışıyordu. Onlarca zor gecenin ardından yorgun düşen bedeni bu garip ama sakin evde biraz toparlanmıştı. Ahmet Bey görüntülerden sonra kendisini kafa karışıklığı ile rahat bırakmış, doğum günü sabahına hazır olmasını isteyerek , onu amcasına kendi götüreceğine söz vererek yanından ayrılmıştı.  Meri anlamlandıramadığı bir şekilde bu adama güveniyordu  ancak hala elindeki belgeleri o da dahil kimseye vermemişti. Hayatını güvence altına alacağını söyleyen Ahmet Bey ile sadece amcasına ulaştıktan sonra masaya oturmaya söz vermişti Meri. En sonunda zorla biraz uyuduğu odada sabaha karşı gözlerini açtığında kaçınılmaz sona ulaşmanın yükü vardı omuzlarında. 

Güneş henüz doğmamıştı ve Meri'nin içindeki yangına inat etrafta keskin bir soğuk vardı. Odasındaki balkonun camını açmış bilmediği bu yerdeki uçsuz bucaksız ormana dikmişti bakışlarını. Düşünmekten artık yorulmuştu, kısa bir an kapattı gözlerini, yemyeşil orman onu Trabzon'daki günlerine götürmüştü.  Aşık olmaya cesaret edebildiği o harika günlere. Çok korktuğunu sanıyordu o zamanlar... Ölmekten başına gelebileceklerden... Ama korku o değildi, esas korkuyu şimdi iliklerine kadar hissediyordu. Amcası, belgeler yanındaki bu adam... Hiç biri korkutmuyordu artık onu, gerçek korku farklıydı. Gerçek artık kendi canından çok sevdiği ve bu dünyada artık güvenebildiği tek adamdı... O ve onun sevdikleri... Ona vereceği  belki de verdiği zararlar... Bu, genç kızı öldürmekten beter ediyordu. 

Biliyordu Meri, Kerem'in bir şekilde bugün Galata Kulesi'ne geleceğini karşılaşabileceklerini biliyordu ve amcası ile ilgili öğrendikleri yüzünden bu karşılaşmadan artık delicesine korkuyordu. Kabullenmesi ne kadar zor olsa da, kendisine bırakılan görüntüleri defalarca izledikten ve parçaları birleştirdikten sonra henüz itiraf edemese de amcasının örgütle bir ilişkisi olduğuna ikna olmuştu. Buluşacakları yerde örgütün de olabilecek olması, Kerem'e bir şekilde zarar gelebilecek olması, Meri'nin nefesinin kesilmesine sebep oluyordu. Amcasının kendisini böylesi bir tehlikenin göbeğine atmasına inanamıyordu.  

MeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin