O gece annesinin yanında, onların yatağında uyumuştu Meri, daha önce hiç yapmadığı şeyler yapıyordu zaten Leyla. Beraber yatmaları konusunda da ısrar etmişti. Tüm kapıları ve pencereleri tekrar tekrar kontrol etmiş, sonra yatak odalarının kapısını da içeriden kilitlemişti. Annesinin bu hali korkutsa da cesaret edemiyordu duyacaklarına, sormak istemiyordu daha fazla. Meri babası yokken korkmak bile istemiyordu...
Sabah yani doğum günü sabahı, Luka eve döndüğünde annesi ve babasının bir süre kapı önünde sımsıkı sarılışlarını izledi Meri. Ters giden bir şeyler vardı. Babası da en az annesi kadar telaşlıydı ve arkasında, hemen yanı başında Cemal'de ilk defa evlerine gelmişti. Göz göze gelmelerine rağmen ortamdaki gerginlik, bilinmezlik yüzünden tepki veremiyorlardı. En sonunda Luka Cemal'i de ciddi ama endişeli ses tonu ile içeri çağırdıktan sonra, salonda sessiz ve gergin bir ortam oluştu. Meri dışında herkes durumu biliyor gibiydi... O da artık dayanamadı ve bu sessizliğe bir son verdi.
"Baba! Neler oluyor?" Sorunsuz mutlu hayatının sonu gelmişti ama nasıl! Sormaktan bile korkuyordu ama kaçmanın bir faydası olmayacağı salondaki üç insanın yüz ifadesinden belliydi.
"Meri, yavrum... Biz... Yani amcan ve ben... Ve artık ne yazık ki Cemal, çok önemli ama bir o kadar da tehlikeli bir bilgiye ulaştık! Hiç birimiz artık güvende değiliz!" Kelimelerin arasında yutkundukça, sesi çatallaşıyor, yorgun bedeni her hareketinde kendini belli ediyordu.
"Gürcistan'dan gitmemiz gerekiyor! Bu bilgiye ulaştığımızı anladıkları an, belkide öğrendiler, bizi sağ bırakmazlar..." Son kelimelerinin ardından Leyla geceden beri tuttuğu gözyaşlarına artık hakim olamıyordu. Meri ise buz gibi olmuş donuk gözlerle babasına bakıyordu, kulakları uğuldarken o kelimeleri anlamaya, salonlarında, her zaman keyifle vakit geçirdikleri kendi salonlarında, korku içindeki ailesinin ve sevdiği adamın kendisi ile dalga geçtiğini düşünmek istiyordu. Onların sıradan hayatı altüst mü olmuştu! Saçmaydı!
İnanmayan, inanmak istemeyen bir yüz ifadesi ile fırladı yerinden! "Baba sen ne yaptın! Bize ne saçma bilgilerden! Kim ne ister bizden! Ben bir yere gitmiyorum..."
Harika bir hayatı varken, her şey çok güzelken şimdi ne demekti gidiyoruz? Kabullenemiyordu. Sinirle saçlarını karıştırıp salonu boydan boya geçerken ve kendi kendine söylenmeye devam ederken Cemal en sonunda sessizliğini bozdu. Eve girdiğinden beri tek kelime etmemişti zaten.
"Meri baban haklı, gitmelisiniz! Hem belki biz burada her şeyi yoluna sokana kadar fazla zaman geçmez..."
"Saçma! Hani sen ve amcam da tehlikedeydiniz! Sizi burada mı bırakacağız?" Cemal'in gözlerine yalvarır gibi bakıyordu Meri... Söylemek istediği aslında "Beni bırakmaydı!"
Leyla bir köşede ağlarken, Luka elleri saçlarında, oturduğu koltuğun ucundan masadaki bir noktaya sabitlemişti bakışlarını... Cemal ve Meri ise birbirlerine bakamıyorlardı bile... Kimse bir süre konuşamamıştı Meri'den sonra, çünkü haklıydı! Ortada bir tehlike vardı madem, hepsi beraber gidecekti...
Sessizliği Luka bozdu tekrar, hala çok bitkin görünmesine rağmen sesinin güçlü çıkması ilginçti. "Cemal sen Meri ile kal, güvende olmasını istiyorum. Çıkıp kalabalık bir yerde bir şeyler için, birlikte olduğunuzu biliyorum zaten, normal görünün. Biz Leyla ile Suliko'ya gideceğiz, kimse tek başına kalmayacak! Bizde normal görünmeye çalışacağız. Onun elinde neler var öğrenmem lazım ama telefonda olmaz."
Babasının sözleri şaşırtıcı idi ama bu gergin ortamda, üzerinde konuşulacak ya da açıklama yapılacak bir durum değildi. Meri sadece başıyla babasını onayladı ama Cemal tedirgindi.
"Efendim, aramızdakileri bildiğinizi bilmiyordum ama bu durumda hanımlar evden çıkmasın ben sizinle geleyim..." deyiverdi.
"Hayır Cemal, normal davran... Bu hareketlilik dikkat çekmemeli..." sesi netti Luka'nın, Cemal de ısrar edemedi ama hoşnutsuzluğu çok belliydi.
Kısa bir vedalaşmanın ardından Meri ve Cemal sanki her şey normalmiş gibi çıktılar evden. Mesafeli ve soğuk haline rağmen, kendini Cemal'in yanında rahatlamış hissediyordu Meri. Babasının kendisini emanet edecek kadar güvendiği bu adama olan duyguları daha da derinleşiyordu. Her zaman gittikleri sahildeki mekana geçtiklerinde ise Cemal hala pek konuşmamıştı.
"Cemal, bu bilgilerin ne olduğunu biliyor musun?" ilgisini çekmek için aslında öğrenmek istemediği halde sormuştu Meri.
"Biliyorum, ama sen öğrenmesen daha iyi..." hala durgundu ve ilk zamanlarındaki gibi değildi bakışları...
"Ama hepimizin hayatı söz konusu..."
"Evet! Onun için öğrenmemen daha iyi! Bekle beni, hemen geliyorum!" Sesi gereğinden fazla sert çıkmıştı, yerinden kalkıp uzaklaşırken Meri bu hali için onlarca şey geçirdi aklından ama en çok korktuğu şey, bu olanlar yüzünden, tehlikeye giren hayatı yüzünden Cemal'in kendisinden uzaklaşması idi. Kalbi korkuyla titredi.
Dakikalar sonra yine gergin bir halde yanına geldiğinde Cemal'in söyleyecek sözü yok gibiydi. Buz gibi bir sesle, oracıkta yerine geçmeden konuştu.
"Haydi seni eve bırakayım, akşama doğum günün var..."
"Cemal ama babam dedi ki, yani yanımda kalsan?"
"Biraz işim var, hem babanlar dönmüştür çoktan."
Cevap veremedi Meri, bu değişimin canını yaktığı kesindi. Tanıdığı kibar adam yerine bambaşka biri gelmişti. Kalktı ve sevgilim dediği, hızlı adımlarla, gergin bir şekilde önünde ilerleyen adamın arkasından devam etti. Eve geldiklerinde ise kimse yoktu ama yine de gitti Cemal.
Kalakalmıştı Meri, içinde oldukları durum zaten karmaşıktı bir de ilişkilerinin geldiği nokta kafasını allak bullak etmişti. Korkusunu bastırmaya çalışarak tüm kapıları gece annesinin yaptığı gibi sıkıca kapattıktan sonra elinde telefon salonun ortasında beklemeye başladı.
Saatler ilerledikçe içindeki sıkıntı boyut değiştiriyordu. Hayal gücünü zorlasa da olası ihtimalleri düşünemiyordu, onun basit hayatı böyle karmaşık tehlikeli durumlardan uzaktı. Sonra elindeki telefonun titreşimi ile kendine geldi. Arayan amcası Suliko idi ve sesi korku doluydu.
"Meri! Meri!" Bu basit iki kelime bile çok zor çıkmıştı yaşlı adamın ağzından.
"Amca! " Büyük salonun ortasında tek başına korku içinde gelecek cevabı bekliyordu Meri.
"Yavruum... Felaket! Hemen seni bulmam gerek! Neredesin? Yanında kim var?"
"Amca ne oldu annem ve babam nerede? Sana gelmediler mi? Ben yalnızım!"
"Tamam kimseyle konuşma! Neredesin?"
"Evdeyim, amca bir şey söyle!"
"Meri yanına alabildiğin kadar para al, pasaportunu da al bir kaç parça kıyafetle Sarp'a gel... Kimse ile konuşma kızım! Hemen o evden çık."
"Amca korkuyorum!"
"Çabuk ol, seni orada bekliyorum..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meri
General FictionBir kadının hayatta kalma hikayesi... Gerçek insanlardan ve hayatlardan ilham alınarak kurgulanmış, duygu yüklü, umut dolu, aşk kokan bir hikaye... Elif Meri ve Kerem'in hikayesi... ***Dünya'nın birçok yerinde bazı kadınlar ortak bir kaderi yaşıyor...