10. Bölüm

769 57 1
                                    

Akşam boyunca Kerem kızlarla birlikte kaldı, birlikte yemek yediler, film izleyip, oyunlar oynadılar. Aralarındaki ilişki çok güzeldi. Getirdiği oyuncakları her yere dağıtmışlardı, Meri fazla diyaloğa girmeden sadece sessizce etraflarında bulunuyordu. Bulduğu her fırsatta da kaçıp mutfağa Hülya ve Zahide'nin yanında bitiyordu. İki kadın haline gülmeye başlamışlardı artık. Aralarında fısır fısır fısıldaşırken, Meri geldiğinde hiçbir şey yokmuş gibi sadece gülümsüyorlardı. Kendi kendine kızdı Meri. Bu durumdan yanlış bir mana çıkarmalarını istemiyordu. Zaten ortada mana çıkaracak bir durum da yoktu da, stresi yanlış anlaşılıyordu. Neyse ki saatler sonra Sevinç Hanım ve Mehmet Bey geldi, Meri de izinlerini alıp kızları yatırdı.

Derin bir nefes almıştı kızlar uyuduktan sonra. Kerem Bey'in varlığı çok germişti. Cemal'i düşündü elinde olmadan, bitmemiş bir ilişki adı konulmamış bir ayrılık yaşamıştı. Hayatta mıydı, Meri'yi düşünüyor muydu ya da ona hala sadık mıydı emin değildi. Belki yaşananlar ve başındaki bela yüzünden onun da hayatı altüst olmuştu, nefret ediyordu hepsinden. Bilemiyordu... Aşk sözcükleri duymamıştı daha ama ilgisini belli etmişti hep Cemal, bir şekilde bir ilişkileri vardı ve şimdi Meri sırf bu ihtimal için bile hissettiği bu çekimden rahatsız olmuştu. Çalışanlara ait odada, yatağında sessizce uzanırken Zahide girdi içeri. Hafifçe tebessüm ediyor, kaçamak bakışlar atıyordu Meri'ye.

"Meri'ciğim sana bir şey söyleyeceğim ama bana kızmayacaksın."

İki haftadan fazla zamandır tanışıyor, aslında uyum içinde çalışıyorlardı. Şaşırmıştı Meri, Zahide pat diye, manalı bir ses tonu ile hem de onu kızdıracak ne söyleyecekti? Yatağında doğruldu kafasından biraz önce geçen karmaşık duygulardan çıktı ve esmer çekik gözlü kızın gülümseyen gözlerine dikti gözlerini.

"Sevinç Hanım ve ailesi, yani tüm aile çok iyidir. Sen de biraz tanıdın. Herkes burada çalışmaktan çok memnun. Ama bu eve daha önce senin kadar güzel bir kız gelmedi dürüst olayım. Şimdi, Kerem Bey biraz esprilidir, girişkendir ama çokta çapkındır zaten gazetelerde her hafta başka bir kızla çıkar. Dikkat et olur mu canım... Sen iyi bir kızsın..."

"Zahide, neden bunları bana anlattığını anlamadım. Benim böyle bir amacım olmaz, olamaz. Yani... Kerem Bey'e... Olmaz... Çok yanlış anlamışsın." Aklının sadece ucundan kısacık bir sürede geçmiş bu durumun hemen farkedilmiş olmasına inanamıyordu Meri. Hemen toplayacaktı kendini, daha iyi bir iş bulamazdı ve böyle bir saçmalık yüzünden işinden olmak istemiyordu.

"Ben seni tanıdım, biliyorum ama sen gene de dikkat et canım. Üzmesin seni, sana bahçede nasıl baktığını gördüm ben."

"Zahide kafama böyle şeyler sokma lütfen... Sen yanlış anlamışsındır, konuşmayalım böyle..."

"Tamam ben seni uyarayım da, içimde kalmasın..."

"Tamam uyardın, teşekkür ederim. Şimdi uyuyayım ben, kızlar erken kalkar."

Ani bir hareketle arkasını dönüp yatağına gömülmüştü Meri, kafasında dönen tilkiler yüzünden uyuması zordu ama en azından Zahide'yi daha fazla dinleyerek, anlattıkları ile kafasını karıştırmayacaktı. Burada olmasının sebeplerini hatırlaması zaten yeterdi bu düşüncelerden çıkmasına. Her gece olduğu gibi, dua etti annesi ve babası için ve sonra hayatta kalmış olmasını dileyerek amcası, yengesi ve Cemal için. Hepsini çok özlemişti, hayatını çok özlemişti. Kim bilir nerelerdeydiler, ne haldelerdi? Bu kadar eksikken, saçma sapan, üzüleceği ve sonucu olmayan flörtlerle uğraşamazdı. Ancak saatler sonra bu düşüncelerle uyuyakaldı.

Kerem Bey'in o gelişinin üzerinden günler geçmişti, tekrar gelmemiş olmasına memnundu Meri. Kafasını toplaması ve hatta kendine gelmesi için zaman vermişti bu durum. Bu sırada da Sevinç Hanım onu bir kaç davete kızları ile birlikte götürmüştü. Güzel vakit geçiriyordu, gün geçtikçe kızlara alışıyordu. Gittikleri her mekanda, her ortamda özenle ağırlanıyorlardı. Sevinç Meri'nin kullanması için ona bir sürü kıyafet aldırmıştı. Sade, iddiasız ama kaliteli kıyafetlerdi. Meri'nin Gürcistan'daki dolabından çok daha basit kıyafetlerdi ama bulunduğu şartlarda burun bükecek durumda değildi. İstanbul'da daha önce çalıştığı hiç bir yerde böyle muamele görmemişti, halinden kesinlikle çok memnundu ve böylece bir ayı tamamlamışlardı.

MeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin