"Sen?!"
Şok olmuştu Meri, aylardır eski hayatına ait, ailesinden, dostlarından kimseyi görmemiş konuşmamış hatta haber bile alamamışken, tam başından geçenleri Kerem'e anlatmış, ölümü bir kez daha çok yakınında hissetmişken kapısında Cemal'i görmek onu şok etmişti.
Saniyeler içinde kafasından onlarca şey geçmişti Meri'nin. Nasıl? En büyük sorun buydu. Nasıl bulmuştu onu? Niye gelmişti? Değişmişti sanki, hatta kesinlikle değişmişti, görüntüsü, saçları bakışları bile farklıydı. Sanki bir perde vardı bakışlarının önünde. Gördüğü ama göremediği bir giz vardı gözlerinde. Ve O da vakur bir sessizlikle kendisine ve Kerem'e bakıyordu. Sessizdi.
"Cemal? Sen nasıl, nasıl buldun?"
Kapının hemen önünde yaptıkları bu konuşma esnasında Kerem ise koruma içgüdüsü ile Meri'nin elini avuçlarına hapsetmiş farkında olmadan kendisine doğru çekmişti.
"Merhaba Meri... Seni iyi gördüğüme çok sevind..."
"Kes! Ne işin var burada?" Kerem cümlesini tamamlamasına bile izin vermeden sessizliğini sert bir şekilde bozmuştu. Meri'yi iyice arkasına doğru alırken hedefinde sadece kapısındaki avukat vardı. Meri ve Cemal'in bakışları ise bu sert çıkışla hemen ona dönmüştü.
"Sen kimsin?" Cemal yine aynı sakin tavırla ve korkusuzca cevaplamıştı Kerem'i.
"Kapımın önünde durduğuna göre kim olduğumu gayet iyi biliyorsun! Konuş ne işin var burada?"
Elini beline almış bir yandan burun kemiğini sıkarken sinirli bir halde ikisinin karşısında gülüyordu Cemal. Kısa bir süre ikisini süzdükten sonra yine gülerek devam etti.
"Sakin olun Kerem Bey. Sizinle bir işim yok. Meri ile konuşmak istiyorum..."
"İşte böyle! Kartlarımızı açık oynayalım. Kim olduğumu bildiğine göre Meri'yle bensiz konuşamayacağını da biliyorsundur!" Sert bakışmaların arasında Meri'de ellerini sımsıkı tutan, bedeni kendisinin hemen önünde duran Kerem'e döndü yüzünü. Gözleriyle bakışlarıyla sakin olmasını istiyordu bir yandan...
Usulca, sadece onun duymasını isteyeceği şekilde kulağına fısıldadı.
"Sakin ol Kerem, o kötü biri olamaz... Lütfen sakin...."
Sinirden seğirmekte olan çenesini boşta kalan diğer eliyle kavradıktan sonra yanı başında korkuyla kendisine bakan kadına döndü Kerem.
"Sakinim sorun yok sevgilim!" Sessizce kulağına fısıldadıktan sonra biraz daha sakinleşerek şakağına bir öpücük bırakıp bu sefer yüksek sesle ama Meri'ye bakarak devam etti.
"Derdi neyse öğreneceğiz!"
Yine sessizce gülüyor ve rahat davranıyordu Cemal.
"Haklısınız şaşırmış olabilirsiniz ama konuşacaklarımız önemli, çok önemli. Meri ne demek istediğimi anlayacaktır."
"Merak etme neyin ne kadar önemli olduğunu çok iyi biliyorum. Muhattabın bundan sonra benim."
Cemal şaşkınca kaşlarını havalandırmış dikkatle Kerem'i süzüyordu. Aklından geçenleri ise ne Meri ne de Kerem o anlarda anlayamıyorlardı ama kendine güvenen o duruşu ile ikisini de etkilemişti. Saniyeler içinde üçünün de hissettikleri çok farklıydı. Ortamın gerginliğini ise Cemal ilginç bir soru ile böldü.
"Beni evinize davet etmeyecek misiniz? Tekrar hatırlatayım konuşmamız gereken bazı durumlar var..."
Ufak hiçte sevimli olmayan bir gülüş çıktı Kerem'den... Yönünü Meri'ye dönerek sakinleşmeye çalışıyordu. Damarlarındaki garip kışkançlık bir yandan, öfke bir yandan karşısındaki adama bulunduğu tüm bu karmaşık duygularla saldırmak isterken. Masmavi bir çift gözün ona bakışı ile derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meri
General FictionBir kadının hayatta kalma hikayesi... Gerçek insanlardan ve hayatlardan ilham alınarak kurgulanmış, duygu yüklü, umut dolu, aşk kokan bir hikaye... Elif Meri ve Kerem'in hikayesi... ***Dünya'nın birçok yerinde bazı kadınlar ortak bir kaderi yaşıyor...