Ertesi sabah önceki sabahlar gibi Kerem erkenden çıkmıştı, Meri de evin kalabalık düzenine yavaş yavaş alışmıştı, kahvaltı masasında toplanan kadınlar gece katılacakları kına davetinin hazırlıkları için keyifle konuşuyorlardı ama Meri'nin aklı da kalbi de orada değildi sanki. Aynı anda hem huzurlu ve mutlu, hemde tedirgin ve korku içinde olmak sarsıyordu onu. Kuaför derdi, elbise ayakkabı seçimleri hiç çekmiyordu, Kerem'in yanında olmadığı tüm zamanlarda dikkatini ve ilgisini kızlara vermeye çalışıyordu ama bu da eskisi kadar kolay değildi. Günler sonra Sevinç ilk defa Meri'ye hitaben, normal sayılabilecek bir şekilde konuşmaya başlayınca, hala mahcup hissettiği genç kadının sözleri ile aniden kendine geldi.
"Meri kızlar da gelecek akşam, dalgınsın sanki biraz, sende gelmek ister misin?" Samimi bir tonda çıkan sesi, yüzüne direkt bakmasa bile kibar hali hem şaşırtmış hem de sevindirmişti Meri'yi. Gece yaşanılanlardan, abla kardeşin konuşmasından bihaber, Sevinç'in durumu hala onaylamadığını ama kardeşine karşı gelmek istemediği için şimdilik kabullenmiş olduğunu düşünüyordu.
"Sevinç Hanım bilemiyorum, pek hazırlıklı da değilim aslında ama bana ihtiyacınız olacaksa tabi gelirim." Sıkıntılı ile çıkmıştı sözler dilinden, zor bir durumdu. Hitap etmek, evet demek ya da hayır demek, kendini ezdirmemek ama saygılı olmak. Kesinlikle zordu.
"Hazırlık kolay, eğlenceli olacak bence gelmelisin." Görünüşte hala kibar ve samimiydi...
"Tamam o zaman geleyim, kızlar içinde yardımcı olurum size."
Kısa konuşma bittiğinde de küçük, biraz zoraki gülümsemelerle göz göze gelmişlerdi. Sonrasında sonbaharın ilk günleri olmasına rağmen hala pırıl pırıl parlayan güneşin, yoğun yeşilin sayesinde hafif serin olan güzel havanın eşliğinde bir de kahve keyfi yapıldı. Bir şekilde zaman geçiriyorlardı.
Selda Meri için kibar, ipek, mor bir elbise ve ona uyumlu bir çift ayakkabı hazırlamıştı, evdeki diğer kadınların aksine Meri eve gelen kuaförlerden yardım almamış kendi saçlarını ve makyajını kendi yapmış, tüm bu süre zarfında da odasında kalmıştı. Kız kıza geçecek bir gece için aşırıya zaten kaçmayacaktı ama Selda'nın doğum gününden beri yine ilk defa biraz bakım yapmak hoşuna gitmişti. Çok fazla gelgit yaşıyor olması, sürekli stresli olması psikolojisinin etkilenmesine ve hatta ruhen yıpranmasına sebep olmuştu. Bu basit hazırlıkta gelgitlerine eklenmiş onu kısa bir sürede olsa mutlu etmişti. Kızların da hazır olduğunu bildiğinden kalabalığın telaşına kapılmak ve etrafta dolaşmak yerine küçük odasının penceresinden kısa sürede hayran kaldığı manzarasını izliyordu, yine durgundu. Mutlu olduğu her anın ardından elinde olmadan bir hüzün kaplıyordu içini.
Kapı çalındı ve çalınmasıyla açılması bir oldu.
Kerem spor bir ceket ve pantolon ile çok şık giyinmiş buram buram kokusu ile odasını doldurmuştu. Hayran kalsa da sessiz, onu görünce kalbi hızlansa da sakin, biraz mahcup bir halde bakakaldı Meri, oturduğu küçük koltuktan bile kalkamamıştı.
"Sana her gün o günkü sarılışla karşılanmak istiyorum demiştim ne kadar çabuk unuttun sevgilim..." Meri mutluluktan konuşamazken yapabildiği tek şey gözlerine hücum eden yaşları içine akıtarak kollarına koşmak olmuştu. Sımsıkı sardı, uzun süre de bırakmadı. Kendini mutlu ve huzurlu hissettiği en güzel yerdi Kerem'in kolları. Ne kadar çabuk özlüyordu, ne kadar da çabuk dünyasına girmişti.
"Meri, benim Merim..."
"Efendim..."
"O kadar güzel olmuşsun ki, seni göndermeyebilirim..."
Afallamıştı birden bu sözlerle Meri, utanmıştı, sevinmişti, hatta gururu okşanmıştı. Gerçekten de ihtiyacı olan tek şey Kerem'di bu hayatta. Sözleri ile birlikte aralarındaki mesafeyi tekrar kapatan Kerem'in simsiyah gözlerindeki arzuyu görebiliyordu. Seni seviyorum diye fısıldarken kulaklarına, başka hiç bir şeye ihtiyacı yoktu artık Meri'nin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meri
General FictionBir kadının hayatta kalma hikayesi... Gerçek insanlardan ve hayatlardan ilham alınarak kurgulanmış, duygu yüklü, umut dolu, aşk kokan bir hikaye... Elif Meri ve Kerem'in hikayesi... ***Dünya'nın birçok yerinde bazı kadınlar ortak bir kaderi yaşıyor...