18. Bölüm

628 46 5
                                    

Hala'nın akıllı büyük oğlu Serhat ve çapkın, serseri oğlu Sinan'ın dedikodusu dönüyordu Meri yanlarından ayrıldığında. Kerem'in aklı ise biranda ruh hali değişen ve adeta yanlarından kaçan Meri'deydi. Serhat için seviniyordu herkes, tam aileye uygun aklı başında güzel bir gelin bulmuş diye, kardeşi Sinan için de kuzenini beğenmişlerdi gelinin. Muhabbet uzadıkça uzuyor, herkes günün kritiğini yapıyordu ki, Kerem sohbete daha fazla katılamadan, Meri'nin arkasından düşünceli bir şekilde kalktı, kimsenin üzerindeki bakışlarına dikkat etmiyordu ama bu hareketi ile Selda dışında, Sevinç ve annesi Filiz'de Kerem'in Meri'ye ilgisinden şüphelenmeye başlamışlardı. Sert mizaçlı, genelde mesafeli biriydi Kerem, daha önce hiç görmedikleri bir tabloydu bu. Geldiklerinden beri tüm dikkatleri ondaydı çünkü adını koyamadıkları bir hali vardı. Kerem genellikle onunla tanıştırılan kızlara pek aldırış etmez ya da birini ciddiye almazdı ama Meri geldiğinden beri farklılaşmıştı. 

Sevinç en sonunda sıkmaya başlayan kuzen dedikodusunu bırakıp, kardeşiyle kendisinden daha yakın olduklarını bildiği Selda'nın ağzını aramaya karar verdi. Sormaya da duyacaklarına korkuyordu ama öğrenmek zorundaydı. 

"Selda, neler oluyor anlatacak mısın canım? Tedbir almalı mıyım?" Sesi son derece ciddi ve bir o kadar da netti. İsim vermemiş hiç bir şey söylememişti çünkü hepsi durumun farkındaydı. Filiz Hanım ise yanlarında sadece dikkatle dinleme halindeydi.

"Ablacım, aslında sen ne biliyorsan bende o kadar biliyorum ama şüpheliyim bir şeyler var gibi."

"Selda nasıl yani bir şeyler var gibi? Meri'yi daha tanımıyoruz bile, Kerem kaç kere gördü zaten... Olmaz böyle bir şey, yani Kerem yapmaz değil mi?"

"Bence abim yapabilir de Meri kaçıyor gibi abla!"

"Şaka olmalı!" Sevinç küçük bir kahkaha atmıştı, kardeşi gibi yakışıklı, varlıklı genç bir adamı Meri gibi bir dadının reddedebileceğine ihtimal vermiyor gibiydi, konduramamıştı, buz gibi devam etti. "Selda, Kerem mi peşinde diyorsun yani? Hemde Meri'nin..."

"Evet, hareketlerine bir baksana peşinden ayrılmıyor ama Meri hep mesafeli. Doğum günümde teknede de gördüm ikisini, partide de. Meri sürekli kaçıyor abimden ama bizimki aklına koyarsa biliyorsun..." Selda düşündükçe, parçaları birleştirdikçe durum aklına daha çok yatıyordu. "Abla, sana bir şey söyleyeyim mi? Meri çok asil bir kız, keşke olsa, bence yakışırlar da..."

"Selda, saçmalama... O bizim dadımız farkındasın değil mi? Öğretmenimiz! Anne bir şey söylesene..." Şaşkın halde tepki vermeden onları dinleyen annesinden destek almaya çalışıyordu Sevinç, biliyordu kardeşi de Kerem gibi inatçı biriydi ve böyle bir tartışmada tek başına baş edemeyebilirdi. Filiz Hanım düşünceli ama bir o kadar da sakin, asil bir tavırla son noktayı kısa ve net bir konuşma ile koydu.

"Kızlar, hiçbir şey bizim elimizde değil, bakalım gerçekten Kerem ne düşünüyor? Ortada bir şey yokken Kerem'in de aklını karıştırmayalım. Meri'yi bende sevdim, akıllı güzel bir kız. Bakalım zaman ne gösterecek. Size şunu söyleyeceğim ikinizde hiçbir şekilde karışmayın! Ben oğluma ve onun kararlarına güveniyorum."

Selda keyifli, Sevinç endişeli kalakalmışlardı, konuşmaya devam etmediler annelerinden sonra. Annelerinin bu kadar net davranacağını, durumu kabulleneceğini düşünmemişlerdi. Aslında hepsi biliyordu, Kerem'in Meri'yle ya da herhangi bir kadınla olmak isteyeceği bir durumda hiçbiri karşı duramazlardı ancak akıllarından geçeni söyleyebilir, ya yanında olur ya da onu karşılarına alabilirlerdi. Onu etkilemeleri mümkün olmazdı. Bu saatten sonra da bekleyip görmekten başka çare yoktu.

Akşam yemeği, tüm ailenin buluşacağı büyük bir sofrada özenle kurulmuştu. Evde bir kaç misafir de vardı ve Kerem ne yazık ki babası ile birlikte onlara hapsolmuştu. Aklı fikri Meri ile konuşmakken, nedensiz sessizleşmesini merak ederken, ne yazık ki dertlerini sevinçlerini anlatan, destek bekleyen akrabaları ile vakit geçirmek zorundaydı. Konuşulanlara dikkkatini veremiyordu bile. Yeğenleri de ortalıkta yoktu, onlara da soramıyordu, tam bir sıkıntı halindeydi. Nihayet herkes yemeğe geçtiğinde bir fırsatını bulup kaçtı yanlarından, odasına baktı yoktu, avluda zaten görememişti. İyice meraklanınca ablasına hiç çekinmeden soruverdi.

MeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin