15. Bölüm

750 53 5
                                    

Havaalanına geldiklerinde Meri farkında olmadan gözleri ile etrafta O'nu arıyordu, bu kendine bile itiraf edebildiği bir şey değildi belki ama elinde değildi. Kızların ellerinden tutmuş, Mehmet Bey'in ve Sevinç Hanım'ın yanına gelen şık giyimli kadını takip ediyorlardı. Onları alanda götüren ilginç araç bir jetin önünde durduğunda, hayranlık ve şaşkınlıkla bakıyordu Meri. Daha önce uçakla çok yolculuk yapmıştı ama ilk defa bir jet ile uçacaktı. Bu küçük uçak ilk bakışta hayran bıraksa da biraz ürkütmüştü. Küçük merdivenlerden onları kapıda karşılayan kibar hostesin yardımı ile çıktılar. İçi tam da beklediği gibi harikaydı ve çok konforlu görünüyordu. Osman Bey ve Filiz Hanım onlardan önce gelmiş çoktan yerleşmişlerdi. Torunlarını görünce de hemen yanlarına aldılar, alışık oldukları şekilde hepsi çok keyifliydi. Mehmet Bey ve Sevinç Hanım'da kızlarının diğer yanında karşılıklı iki koltuğa yerleşmişlerdi. Biraz tereddüt etse de en sonunda Meri'de en arkada biraz uzakta, tekli bir koltuğa oturdu, gergindi ama bu seyahat hali ona da iyi gelmişti. Kafasındaki tüm üzücü düşüncelerden bir şekilde uzaklaşmıştı. Kendi halinde camdan dışarıyı izlerken O'nun sesiyle hafifçe titredi, kalp atışları her zaman olduğu gibi hızlandı.

Kerem ve Selda uçağın girişinden itibaren herkesle teker teker selamlaşıyorlardı, beraber gelmişlerdi. Mina ve Sena da ne zamandır görmedikleri dayılarının boynuna sarılmış, onu sevgileri ile boğuyorlardı neredeyse. Meri yüzünde hafif bir tebessüm ile seyrediyordu onları. İki kardeşte spor kıyafetler giyinmiş, oldukça keyifli, rahat görünüyorlardı ki en sonunda sanki kısa bir an Kerem ile Meri göz göze geldiler. Kızlarla hala sarmaş dolaş uçağın içinde gülüşürlerken, bu ani bakışmanın etkisiyle kızaran Meri hemen tekrar camdan dışarı bakmaya başlamıştı. Yine bir çekim hissetmiş biraz kızarmıştı, bir de yanında olduğunu hissedince tamamen etkisi altına giriverdi.

"Merhaba kaçak... Yerime oturmuşsun..." Harika bir gülüşle elindeki çantayı tam karşısındaki koltuğun üstüne atarken, gözlerini gözlerine dikmiş Meri'nin çok yakınında tepesinden bakıyordu.

"Kerem Bey çok, çok özür dilerim, hemen kalkıyorum, bilmiyordum." Diyebildi, diyebildi ama bu sözleri bile zorla, hatta hafif hafif kekeleyerek söyleyebilmişti. Karşısından rahat bir şekilde, hatta keyifle yüzene bakarken Kerem, Meri neredeyse titriyordu.  Kalkması aralarındaki yakınlığı daha da arttıracaktı ki bu yüzden hareket de edemiyordu, nihayet Selda imdadına yetişti.

"Abii, bu sefer sen bu tarafa otur, nazlanma yine. Hadi... Biz Meri ile karşılıklı otururuz."

"Selda, ben kalkıyordum sorun yok bilemedim yani bilmiyordum Kerem Bey'in yeri olduğunu." Kerem'in hafifçe önünden çekilip Selda'ya dönmesini fırsat bilince Meri, hemen aradan geçip koridora geçmişti bile. Şimdi üçü de ayakta, koridorda, yer kavgası yapan çocuklar gibi birbirlerine bakıyorlardı.

"Selda, sorun yok, tamam! Meri benim yerimde oturabilir, bende her zaman olduğu gibi uçağın sağ tarafında ama bu sefer Meri'nin karşısında oturacağım." Arkasından onları izleyen ailesi ya da Selda umurunda olmadan rahat rahat hareket ediyordu Kerem. Konuşması biter bitmez de yine o rahatlıkla herkesin onları izlediği o anlarda kollarından hafifçe tutup Meri'yi yine aynı koltuğa oturtmuştu bile. Konuşamadan sadece itaat ediyor gibiydi Meri. Selda ve tüm aile gülüşürken o saf saf etrafına bakıyordu sadece.

"Tamam abii, yine senin istediğin olsun. Çocuk gibisin zaten..."

"Heyy! Küçük hanım dikkat et sözlerine! Daha yola çıkmadan başlamayalım istersen." Meri'nin tam karşısına kahkahalarla geçmişti bile Kerem, Selda'da ona şakalar yapmaya devam ederek yan tarafındaki kendi koltuğuna yerleşiyordu. Olanları sadece seyreden Meri ise Kerem ile  yüz yüze geçirecekleri yolculuk için şimdiden heyecanlanmaya ve hatta biraz da gerilmeye başlamıştı.

MeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin