Nova Norda- Bakma bana öyle
-
"Tüyleri yumuşacık öyle değil mi?" diye sordum Lisa atları severken.Onu uyandığında güzelce banyo yaptırmış, oyunlar oynamış ve atları sevmesi için bahçeye indirmiştim. Akşam gideceğimiz kulüpten önce az vaktim kalmıştı fakat Lisa'nın kendisini daha iyi hissetmesi için bunu yapmam gerekiyordu. Böylece hem içim daha rahat ederdi, o da mutlu olurdu.
"Evet," dedi kıkırdayarak. Atın en ufak hareketinde bana dönüyor, kahkaha atıyor ve ona daha çok yaklaşıyordu.
"Çok mu seviyorsun sen anneciğim?" diye sordum onun huzurlu gilümsemesine karşılık. Başını salladı.
Uyandığında kısa bir süre bana sarılıp ağlamıştı çünkü çok içli bir kız çocuğuydu. Ve dün onu etkilemişti, bunu biliyordum. Ben de o sakinleşene kadar sarılmış ve ardından yatıştırıcı sözler söylemiştim. Sevdiği şeyleri yedirip çizgi film de izlemiştim.
Sara evden çıkarken hazırlanmamı söylemişti ama onlar çıkalı saatler olmasına rağmen hâlâ hazırlığa dair en ufak bir şey yapmamıştım.
Bir süre daha atları sevdikten sonra Lisa'yla birlikte içeriye geçtik. Bu sürede Bubbles da ortaya çıkmıştı. William'ın dediği gibi bir deliğe girmiş olmalıydı.
Lisa koridorda Bubbles'ı görür görmez peşinden koşturdu. Bir de o mesele vardı. William kediyi odadan çıkarmamamızı söylemişti ama bu kediydi. Odada ne kadar tutabilirdik ki? O da haklı olarak evin her köşesinde hüküm sürüyordu. Lisa'yla birlikte.
"Koşma anneciğim!" diye bağırdım arkasından. Takılıp düşmesi olasıydı.
Tam kapının girişinde durmuş Lisa'nın arkasından bakarken kapı açıldı. Gelen Williamdı.
"Aa sen mi geldin," dedim sanki görmemişim gibi.Bakışları önce beni baştan aşağı süzdü ve sonunda yüzüme çıktı. "Hazırlanmadın mı hâlâ?" diye sordu.
"Lisa'yla ilgileniyordum, birazdan hazırlanacağım. Saat kaç?" diye sordum yanımda telefon ya da kol saati olmadığından.
Bakışları bileğinde duran gümüş saate ulaştı. "Yedi," dedi. Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı.
"Oldu mu o kadar ya," dedim hayretle. Yarım saate çıkacaktık."Hemen hazırlanayım o zaman. Sana zahmet Lisa'ya bakar mısın? Koşturuyordu kedinin peşinden." dedim. Bubbles dediğimde sürekli O kim? diye bir soruyla karşılaştığımdan en mantıklısı ona kedi demekti.
Hiçbir şey söylemedi ama salona doğru ilerledi. Bu onun dilinde evet demek mi oluyordu? Sanırım öyleydi.
Ben de koşar adımlarla merdivenleri aşıp odaya ulaştım. İyi haber, ne giyeceğimin kararını vermiştim. Hızla üzerime daha önce seçtiğim lacivert elbiseyi geçirdim. Yine mini bir elbiseydi. Üstündeki düğmeler ona spor bir hava da katıyordu üstelik. Ne çok aşırıydı ne de çok soluktu.
Üzerime elbiseyi geçirdikten sonra hızla sarı saçıma kalın dalgalar yaptım. Zaten birkaç hamlede bittiğinden çok uzun sürmemişti. Hafif bir de makyaj yaptıktan sonra elime aldığım çanta ve telefonla aşağıya koşturdum. Saat yedi buçuk olmuştu bile.
Salona girdiğimde bakışlarım koltukta oturmakta olan William'la buluştu. Üzerimi inceledikten sonra ayağa kalktı. "Çıkalım mı hazırsan?" diye sordu. Başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalan
Ficção GeralDaha önce hiç görmediğime emin olduğum bu adamlar evime bir anda daldığında bir el hâlâ ağzımın üstüne kapalıydı. "Bay Benson size selam gönderdi," dedi elindeki silaha susturucu olduğunu düşündüğüm şeyi takarken. Duyduğum soyisim beynimde adeta bi...