-
"Arya'nın makyajı tamam, kostüme alalım!" Başımda dikilirken bağıran makyözün sesinin tizliğiyle yüzümü buruşturmak zorunda kalmıştım.Birkaç saattir burada işim bitmek bilememişti. Sürekli aksamadan dolayı ve elbiselerin rötuşları tamamlanamadığından beklemek zorunda kalıyorduk.
Birisi omzuma dokunduğunda ona döndüm. Çalışanlardan biriydi. "Buyurun sizi provaya alıyoruz," dedi. Başımı sallayıp yerimden kalktım.
Verdikleri odada bana verilen elbiseyi giydikten sonra aynada kısa bir an kendimi süzdüm. Göz makyajım, gözlerimin rengini ortaya çıkarmıştı.Verdikleri elbise ise oldukça cesurdu.
"Sen provaya geç, çekimler daha sonra olacak," dedi Persia.Başımı salladım. Podyuma adımlarken aklımda sadece evde bırakmak zorunda olduğum kızım vardı. Uyanmış olabilirdi. İçimde yaşadığım kaygıyı dışıma yansıtmamakta bir usta olduğumdan gülümseyerek sahneye çıkmıştım.
"Harikasın, bu elbise tam senin bedenin için tasarlanmış!" dedi Kate. Ona gülümseyerek baktım. Buradaki diğer mankenlerden biriydi.
"Sen de harika gözüküyorsun," dedim üstündeki mavi tasarıma hayranlıkla bakarken. Gülümsedi. "Hadi ama, doğumdan sonra bile böyle fit bir vücuda sahip olman beni çok kıskandırıyor."
Yaptığı itirafa kahkaha attım. "Sen hiç aynaya bakmadın galiba?" O da bu söylediğime gülerken merakla sordu. "Nerede benim bebeğim?" Sorduğu soru dişlerimi dudaklarıma geçirmeme sebep olmuştu.
"Uyuyordu, buraya peşimden sürüklemek istemedim." Doğruları kısmen aktarmıştım. Babasının yanında olduğu gerçeğinin dışında.
"Hadi kızlar, herkes sırasına geçsin. Başlıyoruz!" Persia'nın sesiyle sohbetimiz yarım kalmıştı. Ben de defiledeki sırama geçtiğimde provaya başlamıştık.
-Sarah ağlayan küçük kızla baş başa kaldığında ne yapacağına dair en ufak bir fikri yoktu. Kız, ağlayarak uyanmıştı. Rüya gördüğünü söyledikten sonra hiç susmadan ağlamaya devam ediyordu.
Bay Benson'un misafirlerinin gelmesine yaklaşık yarım saat vardı. Kızın tam olarak kim olduğunu bilmiyordu ama burada kalacaklarına göre William'ın bir yakını olmalıydı.
Birkaç dakika susmasını beklerken annesini göremediği için iyice şiddetlenen ağlamayla baş başa kalınca düşünür ifadeyle kapıya doğru baktı. Bay Benson misafirleri geldiğinde ortalıkta kimseyi görmek istemezdi. Sonra bu küçük kızın da bir misafir olduğunu hatırladı.
"Tamam tatlım, ağlama. Bak ben buradayım." Dedi sakin bir ses tonuyla kucağındaki kızın sırtını ovalarken. Uyandığı için sırtı terliydi. Derin bir iç çekti.
İçli içli ağlamaya devam edince kucağında küçük kızla odadan çıktı. Başka bir şansı kalmamıştı. Merdivenleri inerken onu kızdırmamayı diledi. Çünkü adam, her şeye sinir olan bir yapıya sahipti.
Salona girdiğinde diğer yardımcıların sofrayı sermiş olduğunu gördü. Bay Benson camın önünde elinde kadehiyle derin düşüncelere dalmış bir haldeydi.
Kızın ağlamasını duyunca başı onların olduğu tarafa çevrildi. Kızın ağlamasını görünce kaşları daha da çatıldı. "Efendim, ağlayarak uyandı. Susturamadım." dedi gerginlikten dudaklarını dişlerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalan
General FictionDaha önce hiç görmediğime emin olduğum bu adamlar evime bir anda daldığında bir el hâlâ ağzımın üstüne kapalıydı. "Bay Benson size selam gönderdi," dedi elindeki silaha susturucu olduğunu düşündüğüm şeyi takarken. Duyduğum soyisim beynimde adeta bi...