7. Bölüm: "ZİYARET"

4.9K 202 6
                                    

-
Güne gözlerimi aralarken oldukça dinlenmiş hissediyordum. Daha sonra bebeğimin kokusu burnuma dolduğunda gülümsedim. Hâlâ mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu.

Ve ardından yatağın diğer ucunda onu görmemle irkildim. Dün gece burada uyumuş olduğumu hatırladığımda bakışlarım çıplak bacaklarımın ardından ayaklarıma indi. Ağrıyı test etmek için hafifçe oynattığımda düne göre daha iyi olduğunu hissettim.

Yatakta oturur pozisyona geldiğimde bir elimle gözümü kaşırken bakışlarımı bir süre daha kızımın ve William'ın üzerinde gezdirdim.

Lisa, oldukça dağınık uyuyordu. William'ın üzerindeki çarşaf ise beline kadar açılmış vaziyette uyuyordu. Uyurken bile kaşlarının çatık olduğunu fark edince  güldüm. Bu adam kesinlikle gülmek nedir bilmiyordu.

Birden gözlerini açtığında yüzümdeki gülüş asılı kalmıştı. Hemen kendimi toparladım. "Dikizlemen bittiyse odamdan çıkabilirsin."

Gözlerim söylediğine şaşkınlıkla büyüdü. Elimin altındaki ufak yastığı refleks olarak ona atarken tam olarak ne yaptığımı bilmiyordum. Üstümde hâlâ yeni uyanmanın vermiş olduğu mahmurluk vardı.

Ona fırlattığım yastık beklemediği için suratına çarptığında ağzımdan bir "hih," çıkmıştı. Bana doğru hareketlendiğinde korkuyla yerimden kalktım ve koşarak kapıya doğru kaçacakken bu ani hareketimle sızlayan ayağım yüzünden o beni yakalamadan olduğum yerde sektim.

Tam o sırada beni kolumdan yakalayarak duvara doğru yapıştığımda gözlerinin içine baktım. "Sen haddini bilmez misin?" diye sordu hiddetle.

"Bilmem, bilmiyor muyum?" diye sordum alayla. Sanırım akşam yürek yemiştim.

"Bana yastık atmak ha?" diye verdiği tepkiye göz devirdim. Alt tarafı bir yastıktı.

Bir kolum hâlâ elinin arasında duruyordu. Ve hâlâ duvara doğru yaslanmış vaziyetteydim.

"Ne olmuş attıysam?" diye sordum dik dik ona bakmayı sürdürerek. "Birisi sana yerini hatırlatmalı."  diye cevap verdi.

"Neresiymiş benim yerim?" diye sordum sakince. Bunu cidden merak ediyordum.

Bakışları koyulaştı. "Benim yatağım ya da odam olmadığı kesin." dedi alaylı bir ses tonuyla.

Alayla gülerken bakışlarımı birkaç saniyeliğine ondan ayırdım. "Keşke üç yıl önce de bunun bilincinde olsaydın." Ses tonum kısık ama keskindi.

"Bak sen şuna," dedi bir kaşı havalanırken. "Dili iyice açıldı."
"Azıcık sessiz ol," dedim bakışlarım yatakta hâlâ uyumakta olan kızıma çevrilince.

O da benim baktığım yere doğru kısa bir bakış atıp bana doğru döndü. Eli, kolumu serbest bıraktıktan sonra hâlâ önümde dikilmeye devam ediyordu.

"Bir daha çocuğu yalnız başına bırakıp bir yerlere kaybolma." Konuyu başka yere çekerken söylediği şeyin beni de rahatsız ettiinden haberi yoku.

Başımı onaylar bir biçimde salladım. "İnan, ben de onu burada yalnız bırakıp gitmek derdinde değilim."

"Öyleyse bir daha olmasın," dedi. Tekrar başımı salladım. "Dün ajansta ayağımı burkunca çok oyalandığımı söyledim. Normalde bu kadar gecikmezdim."

Aklıma gece Sarah'la olan konuşmamız geldi. William tam yanımdan ayrılmak üzereydi ki usulca koluna dokundum. Bu hareketimle önce başı koluna dokunan elime daha sonra da yüzüme tırmandığında başını 'Ne var?' dercesine salladı.

Senden KalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin