Bu aralar çok durgun ve yorgun hissediyorum. Fakat zihnimde çok yeni, harika bir kurgu var. ( Kapak yapmayı başarabilen birisi bana mesaj atabilir mi acaba?) Ama tahmin edersiniz ki zamanım yok. Sınava da çok az kaldı.
Sınavdan sonrası için (Her şey yolunda giderse) çok güzel planlarım var. Belki o zamana kadar çoğalırsak bir whatsapp grubu kurabiliriz. Hem kitaplar hakkında hem de şahsi konuşabileceğimiz. Tabii gelmek isteyen olursa. Finale kadar kurarsak da final için güzelce bir zaman belirler ardından yorumlar yaparız...
Sonra diğer bölümleri ve diğer kitabımı da yayına koyarım hızla. Şu an öyle kısıtlı bir dönemdeyim ki eminim üstümdeki yüklerden kurtulursam her şey çok daha iyi olabilir.
Bölüme geçmeden oy vermeyi ve sindire sindire okurken yorum yapmayı unutmayalım.
İyi okumalar.
Karanlık- Dolu Kadehi Ters Tut
Happier- Marshmello
-
Bir ay.
Tam bir ay geçtiğinde, William hâlâ ortada yoktu. İş seyehati olsaydı bile tam bir ayın içinde gelip gidebilecek duruma sahip olduğunun herkes pekâlâ farkındaydı. Gelmek istememişti, gelmemişti. Bunun herhangi bir mazareti olamazdı.
Ona öfkeliydim, kırgındım, yarı yolda bırakılmış hissediyordum ama diğer hepsinin yanında kocaman bir boşluktum. Özlemin getirdiği o boşluğu taşıyordum kalbimde.
Bu süre zarfında hayatımda hem çok şey değişmiş, hem de hiçbir şey değişmemişti.
Taşınmıştık. Neredeyse bir hafta sonra ev satıldığında çok beklemeden kendime yeni bir ev almıştım. Üstüne biraz ekleme yapmam yeterli olmuştu ve bu ev kesinlikle mükemmeldi.
Büyüklüğü, kendim ve iki çocuk için gayet idealdi.
İki katlı, arkasında kapalı bir bahçesi olan-ki beni en çok heyecanlandıran kısmı bu olmuştu- şirin bir ingiliz eviydi. Sakin bir sokakta yer alıyordu ve çok şirindi.
Çocuklar diyordum çünkü hamileliğimi sonlandıramamıştım. Bunun için tam üç kez teşebbüs ettiğimde her şey fazla zordu. İlkinde Martin'le birlikte yoldan dönmüştük. Yolun tam yarısında yapamayacağımı düşünmüş, belki de korkmuş bir halde durdurmuştum arabayı. İkincisinde biraz daha gücümü toplamış ve doktorun yanına gidebilmiştim. Fakat devamı yoktu.
O masadan bir hışımla kalkmıştım. Mantığım bunu onaylasa da bir güç beni tutuyordu. Ne istediğimi bilmiyordum, karmakarışıktım. Eğer bir hamilelik daha böyle sıkıntılı bir dönemde yaşarsam akıl sağlığımı kaybedeceğimi düşünmüştüm, nitekim de öyle olmuştu çünkü yeniden psikoterapiye başlamıştım. Kızım için sağlıklı bir yetişkin olmalıydım ve tüm bu durumların üstüne sağlıklı hissettiğim söylenemezdi.
Üçüncüsünde ise Martin beni evden çıkmadan durdurup karşısına almış ve 'Kaç kere denedik, yapamıyorsun. Demek ki bu bebekten vazgeçemiyorsun. Bence artık zorlama,' demişti. Gayet dostaneydi ve bu yüzden biraz daha düşündüğümde belki böylesinin daha iyi olacağını düşünmüştüm.
Düşünmüştüm, kısa bir an. Böyle olmayacağını zaten biliyordum. Bir şeylerin iyi gittiği var mıydı ki?
Yine de bundan pişman olup olmadığımı sorarlarsa henüz pişman olmadığımın farkındaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalan
General FictionDaha önce hiç görmediğime emin olduğum bu adamlar evime bir anda daldığında bir el hâlâ ağzımın üstüne kapalıydı. "Bay Benson size selam gönderdi," dedi elindeki silaha susturucu olduğunu düşündüğüm şeyi takarken. Duyduğum soyisim beynimde adeta bi...