Biraz dinleneyim deyip ertesi gün bölüm atan yazar terörü...
Size dayanamayıp hıphızlı bölüm yazayım dedim çünkü etkileşim sayımız beni mutlu etti.
Anlatmaya gerek yok, yorumların ve oyların önemi...
Sizi seviyorum!
Oylarımızı hızlı hızlı verip bölüme geçelim ve sindire sindire okuyup yorum yapalım... Düşünceler önemli ;)
Bu bölümümüzü de kaybolan göz sağlığım için otuz oy yapalım olur mu?
Looking At Me- Sabrina Carp.
-
Güne gözlerimi araladığımda, üstümde derin bir yükten kurtulmuşçasına bir rahatlama vardı.
Bulanan midem benim için şartları pek kolaylaştırmasa da mental anlamda düne göre daha iyiydim. Sebebi, yan odada muhtemelen şu an uyumakta olan adam olabilirdi.
Midemden yükselen sıvıyla yüzüm ekşidiğinde doğrudan odada bulunan ebeveyn banyosuna koştum ve klozete doğru çöktüm. Boş midem yine sarsılarak içini dökmeye çalıştığında nafileydi çünkü söylediğim gibi, boştu.
Gözlerim yine istemsizce yanarken klozetten kalktım ve sifonu çekerek lavaboya uzandım. Pekala. Yakın zamanda bundan da kurtulacağımı biliyordum, dayanabilirdim.
Yüzümü yıkayıp ağzımı da çalkaladıktan sonra odadan çıktım. Ev tamamen sessizdi. İkisi de uyuyor olmalıydı.
Ben de sessizce aşağı kata yalın ayak indim ve doğrudan mutfağa yöneldim. William'ın ne zaman evden çıkacağını kestiremediğimden kahvaltıyı erkenden hazırlamak iyi bir seçenekti.
Saçlarımı bileğimdeki tokayla dağınık bir topuz yaptıktan sonra dolaptan çıkardığım yumurtaları ve diğer malzemeleri tezgaha koydum.
Hayat tuhaftı. Mutluluğumuz, huzurumuz ya da endişemiz; bizim haricimizde bir insanın iki dudağı arasından çıkan lafa bağlı olduğunda ise yıpratıcıydı. Yukarıda uyumakta olan adam beni iki kelimesiyle dağıtıyor, tek kelimesiyle de topluyordu. Akıl kurallarına aykırıydı fakat gerçekti.
Yumurtaları çırptıktan sonra çıkardığım biraz unla da pankek yapmaya başladım. Patates de kızartmalı mıydım? Evet. Onu da benim canım çekmişti.
Pankek hamurunu hazırladıktan sonra doğrudan birkaç patatesi de soyup doğrarken biraz şarkı dinlemiş, bolca da düşünmüştüm. Sonunda patatesler kızgın yağda kızarırken pankekleri tavaya dökmüştüm.
Aradan tam yarım saat geçtiğinde ise saat artık sekiz buçuk olmuştu. Masada her şey hazırdı. Pişirdiğim omleti, pankekleri ve patatesi masaya koymuş, üç servis açmıştım.
Tüm kıyametin ortasında dingin bir ev hanımı rolünü üstlenerek huzurla kahvaltı masası hazırlamak... Ne yalan söyleyeyim, iyi hissettirmişti. Belki de ihtiyacım olan yalnızca buydu. Sade, huzurlu bir hayat. Bir kahvaltı masasında buluşup gün içinde neler yapacağımızı konuşmayı da tüm bu atraksiyona tercih ederdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalan
قصص عامةDaha önce hiç görmediğime emin olduğum bu adamlar evime bir anda daldığında bir el hâlâ ağzımın üstüne kapalıydı. "Bay Benson size selam gönderdi," dedi elindeki silaha susturucu olduğunu düşündüğüm şeyi takarken. Duyduğum soyisim beynimde adeta bi...