-
Günün ilk ışıkları odaya sızarken uyanmıştım. İlk hissettiğim şey susuzluk ve baş ağrısı olsa da daha derinlerde yaşadığım yıkım zihnime doldu.Dün akşam korkunç geçmişti. Evime döndüğüm ilk gün zaten duygu geçişlerim bu kadar yoğunken boğazıma sarılan o elleri, öfkeyle dolu bakışları uzun süre unutamayacaktım. Bunu biliyordum.
Yerimden kalkıp mutfağa geçtim. Bardağa suyu doldururken gece William'ın sözlerinin tekrar zihnime dolmasıyla bardaktaki suyu taşırdığımı fark edip içten bir küfür savurdum.
Her şey olması gerekenden çok daha fazla ani gelişiyordu. Yaşadığım bir gün bile normal dünyada iki yıla tekabül ediyor olabilirdi.
Öğlene kadar savruk düşüncelerimle baş başa kaldıktan sonra çalan zil, düşüncelerime kısa bir ara vermeme sebep olmuştu.
Bu sefer akıllılık edip delikten baktığımda gelenin Paul olduğunu gördüm. Derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
Beni gördüğünde yüzüne içten bir sırıtış yerleştirip abartılı bir şekilde sarıldığında donup kalmıştım. Sonunda yalandan sevgi gösterisi bitip kollarını çözdüğünde içeri girip kapıyı kapattı.
"Aryacım," dedi bakışlarını karnımda dolaştırırken. Gözlerindeki pırıltı üç kilometre öteden bile fark edilebilirdi. "Nasılsın annelerin en güzeli?"
Gelen iltifata şok olmuş şekilde bakıp gözlerimi devirdim. "Bu samimiyeti neye borçluyuz Paul?" Bu dediğime ufak bir kahkaha attı. "Tabii ki karnındaki çocuğa!"
"Yalnız çocuk senin değil, hatırlatmak isterim." Bir kahkaha attı. "Daha iyi ya." Hâlâ kapıda dikildiğimizi fark edip içeriye yöneldiğimde o da peşimden geldi. "Dün gece çok kötü şeyler oldu."
Koltuğa oturup lafa girdiğimde o da karşı koltuğa oturup neler olduğunu sormuştu. "William'ın adamları az kalsın beni öldürecekti." Aklıma tekrar dolan anılar tüylerimi diken diken etti.
"Bu beklenmeyen bir durum değil," dedi soğukkanlılıkla. Bu haline şaşkınlıkla baktım.
"Ne demek beklenmeyen bir durum değil? Öldürecekti diyorum beni!"Oturduğu koltukta dikleşti. "Peki, öldün mü?" Yanımda duran yastığı alıp suratına fırlattım. "Aptal mısın, ya bebeğe bir şey olsaydı?"
Söylediğim mantıklı gelmiş olacak ki sustu. "Her neyse, sana planı anlatmaya geldim buraya."
Söylediklerim ona pek etki etmemişe benziyordu çünkü az çok söylediklerimi kavramış olsaydı elimden bir şey gelmeyeceğini bilirdi.
"Bu bebek elimizde çok büyük bir koz, Arya." Derin bir nefes aldı. "Ona bu sayede yakınlaşacaksın."
"Sen sanırım söylediklerimi idrak edemedin. Adam beni ve bebeğimi az daha öldürtüyordu, kendi bebeği olduğunu söyleyip kurtuldum."
"İşte," dedi elini şıklatırken. "Kendin söylüyorsun. Kendi bebeği olduğunu söylemen yetmiş. Demek ki bir ayrıcalığı var."
Bakış açısına şaşırıp kalırken merakla düşündüğü şeyi sordum. "Peki o çok istediğin planın nedir bay zeki?"
"Bak, sana daha önce bulmanı istediğim adamın ismini vermiştim hatırlıyorsan. Pascal, benim abim. William'ın eski ortağı. Şirketin yarısının hisseleri onundu, öldürülene kadar. Yakın zaman önce öldürüldü ne tesadüf ki öldürülmeden önceki gün hisselerinin tamamını William'ın üstüne geçiriyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalan
Художественная прозаDaha önce hiç görmediğime emin olduğum bu adamlar evime bir anda daldığında bir el hâlâ ağzımın üstüne kapalıydı. "Bay Benson size selam gönderdi," dedi elindeki silaha susturucu olduğunu düşündüğüm şeyi takarken. Duyduğum soyisim beynimde adeta bi...