Taylor Swift- Willow
-Tam altı ay sonra, her şeyin bittiği yerdeydim. Savrulmayı bir kenara bırakmıştım, her şeyin asıl şimdi başladığını anlamıştım. Tam olarak üç ay önce. Elimde tuttuğum o test geleceğime ve özgürlüğüme vurulan ilk prangaydı.
Kendimi bildim bileli özgür bir ruha sahip olduğumu anımsıyorum. Çocukluğumdan itibaren; Hayatımda beni sınırlayan her şeyi hayatımdan çıkarmam, ekonomik olarak özgür olmak için çok küçük yaşımdan beri yaptığım binlerce şey...
Bağımsız ve hür olmak benim hayatımın temelini oluştururken aklıma asla getirmediğim bazı şeyler vardı. Bunların arasında listede başı çeken şey, bir çocuk sahibi olmaktı.
Şimdi ise, karnımda benim ölüm emrimi tek nefeste veren düşmanımın bir parçasıyla doğduğum topraklardan uzak bir ülkedeydim. Sevdiğim her şeyden uzakta.
Başımı yasladığım koltuktan dışarıyı izliyordum. Sokaktaki çocuklar karla oynarken ben de onları izlemeye dalmıştım. Son zamanlarda hiçbir şey yapacak halimin olmadığını hissediyordum. Elimi hafifçe çıkmış karnımda dolaştırdım. Bu bana hâlâ tuhaf gelmeye devam etse de iyi hissettirmediğini söyleyemezdim.
Sonunda başımı pencereden uzaklaştırdım. Bugün burada son günümdü. Yarın oraya dönecek olmam tüylerimi ürpertiyordu. Evet, o günden bugüne çok şey değişmişti. Buraya belli bir süre kaçmak için gelsem de karnımdaki, tüm planları değiştirmişti.
Üç önce onu ilk öğrendiğimde geri dönmek üzereydim. Aldırmak için çok geçti, gerçi eğer geç olmasa aldırır mıydım bilmiyordum fakat şıklarda böyle bir seçenek olmadığı için çok da üzerinde durduğum söylenemezdi.
Elimdeki sıcak sütten bir yudum aldım. Burada aylardır yapayalnızdım. Eğer biraz daha kalıcak olursam, delirmekten korkuyordum. Son bir sene içinde yaşananlar üzerimde zaten yeterince travma yaratmıştı.
Telefonumun sesi kulaklarıma dolduğunda yerimden yavaşça kalktım. Üzerimdeki kalın ve bol sweatshirtü düzelttim. Arayan yine Paul'du. Gözlerimi devirdim.
Aptal adam karnımdakini öğrendiğinden beri bir saniye olsun rahat vermiyordu. Ona göre bu büyük bir kozdu. İstesek bunu başaramayacağımdan bahsedip sanki kendi çocuğuymuş gibi büyük bir coşkuyla karşılamıştı ilk duyduğunda.
"Efendim," dedim yılgın bir sesle. "Nasılsınız Aryacık?" dedi samimiyetsizliğinden bir kez olsun ödün vermeden.
"İyiyiz, toparlanıyoruz." dedim yaşadığım stresi belli etmeden.
"Bu çok güzel, burada yapacaklarımız için sabırsızlanıyorum," dedi sevinçle."Bunun doğru bir fikir olduğunu düşünmüyorum," dedim telefonu omzumla kulağım arasına sıkıştırıp eşyaları katlamaya başlayarak.
"William'ın bu habere sevineceğini de sana istediğini vereceğini de düşünmüyorum," Gözlerimi sıkıca yumup devam ettim. "Üstelik beni tekrar öldürmeye kalkmasından korkmuyorum desem yalan olur."
Derin bir nefes aldı. "Aptal olma. Birden sana karşı tüm kalkanını indirip köle olmasını beklemiyorum tabii ki de. Ama elindeki kozu iyi kullanıp hayatında bir yer edineceksin." dedi sakinlikle. Onu en son dinlediğimde karnımda bebekle bu ülkede yapayalnız kalmıştım. Çok bilmiş.
"Benim kızım bir koz değil." diye çıkıştım aniden. 'kızım' kelimesi ağzımdan döküldüğünde ürperdim. Bu annelik içgüdüleri beni günden güne değiştiriyordu. Sanki onu korumak için tüm dünyayı karşıma alabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalan
Aktuelle LiteraturDaha önce hiç görmediğime emin olduğum bu adamlar evime bir anda daldığında bir el hâlâ ağzımın üstüne kapalıydı. "Bay Benson size selam gönderdi," dedi elindeki silaha susturucu olduğunu düşündüğüm şeyi takarken. Duyduğum soyisim beynimde adeta bi...